babamın mezarına gitmek istiyorum,
mezarın başına oturup kitap okumak istiyorum,
ait olduğum yer oradaymış gibi hissediyorum.
eskiden ona gidemezdim ama şimdi,
şimdi nerede olduğunu biliyorum.
Belki mezarından aldığım taşları ona geri veririm.
Mezarına koparılmamış çiçekler ekerim.
belki ona bağırıp, kendisini sevmediğimi söylemek,
onu asla affetmeyeceğimi gözyaşları içinde
fısıldamak yerine,
artık seviyorum
diyebilirim.
ama bunu denedim,
ve ben de inanmadım buna.
ayrıca, oraya gitmek zor.
yaşarken de zordu sana gelmek.
ıssız ve uzak.
yalnız gidemiyorum.
ama kendimi tehlikeye atıp bunu yapıyorum
başıma bir iş gelme ihtimaline karşın yapıyorum
çünkü çocukluğum, ergenliğim ve nihayet yetişkinliğim boyunca
her şeyi yalnız yapmam gerektiğini
zorunda kalarak
öğrendim.
ve tüm bu zamanlarda
sen
yanımda
değildin
ama ben, bu güçlü ruhla,
gücümü yerle yeksan eden sana
geliyorum.,
neden hüsran edene çekilirim, anlamam.
neden öylesine gamsız görünürken yaptıkların,
dilinden başka sözler, gözlerinden yaşlar düşmekte
anlamam.