Gönderi

204 syf.
4/10 puan verdi
Hoş bir aşk kitabıydı. Bu kitabın çok ama çok fazla alıntısını görüyordum o sebeple yüksek beklentilerle başladım okumaya. Beklediğim yerden, yani kurgusundan değil de dili itibariyle etkiledi kitap ama. Zaten bu incelemede kurgusuna değinmeyeceğim. Sonunda ne olduğu belli olan, karakterlerin yaptığı davranışlarının hepsinin sebebi gayet açık olan bir kitaptı bence. O sebeple, hiç vay bu da böyleymiş olmadım. Bu yüzden olayların gidişatına 'ne olacak, ne bitecek' tarzı odaklanmak yerine 'nasıl yaşanmış, güzel mi, hoş mu' kafasında okursanız sizi daha çok tatmin eder. (Bu arada kitap yaşanmış bir olay, gerçek yani. O sebeple samimiyetin okuyucuya geçebilmiş olması normal hani.) Gelgelelim diline, bu yazardan ilk okuduğum kitaptı ve büyük ihtimalle de son olacak. Fakat dili o kadar güzel o kadar samimiydi ki. Olaylara olan bakış açısı çok yalın ve sadeydi. Mesela bir Tolstoy okurken beyninizin belli yerlerde yandığını ve yorulduğunu hissedersiniz. Ama bu kitap öyle değildi. Çok rahat ve yer yer ilginç, kullanması güzel tabirleri vardı. Uzun zamandır dili kendi kişiliğime benzeyen bir kitap okumamıştım. Bu kitap o açıdan çok güzeldi o yüzden. Demem o ki; bu kitabı kafanız yorulduğunda, tatlı bir şeyler göreyim dediğinizde okuyabilirsiniz. Kesin okuyun der miyim, hayır. Çünkü bu kitabın anlattıklarını veren tonlarca aynı tür kitap getirebilirim size. Kurgusu çok sıradan zaten. Yalnızca bu kitabın tek farkı, diğer kitaplar gibi, dili için yazar özel olarak edebi olacağım endişesine girmemiş. O yüzden de çok rahat hani. Bu tarz şeyler okumayı seviyorum. {Öneri:Bu Romanda Herkes Ölüyor} (Bu kadar düşük puan verdiğime bakmayın, her zamanki halim.) Sadece keşke kamelya çiçeğinin olayını öğrenebilseydik, şu kırmızı-beyaz muhabbeti. Ama gerçek olay olduğu için yazar da bilmiyor o yüzden çok da bir şey diyemem. Not: Ben kamelya kelimesinin sadece şu çatılı bank olan halinin anlamını biliyordum fakat burda çiçek adı olduğunu da öğrenmiş oldum. Woah. Not2: Siz siz olun Armand gibi düşünmeden eyleme geçmeyin, sonuçları böyle olar sonra. Not3: Kitap kapağındaki kız hayalimdeki kıza hiç benzemiyordu cık cık... Not4: (Bir önceki nota ithafen, üç noktayı öyle bir kullanım alanı olmamasına rağmen hüzünlü, üzüntülü şeylerin sonuna kullanan insanları daima kınarım.) Not5: Ben Armand'dan ziyade ikinci metrese kızdım; canım benim, sen ne alaka, ne havası yaşadın orda ya? Not6: Olan Dük ve N... Kontuna oldu yazık yazık. Not7: Keşke ana karakterimizde aşk falan yaşasaydı da göreydik, ana karakteri sevdim. Hm hm. Not8: Ay şu hep bize yardımcı olan kadını hiç sevemedim ya evden gönülden her yerden ırak olsun. Not9: Bu kadardı. Not10: Keyifli okumalar ^^
Kamelyalı Kadın
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Sentez Yayıncılık · 200817,8bin okunma
··
222 görüntüleme
Yüksel Yüksel okurunun profil resmi
Önce güzel incelemeniz için teşekkürler.. Not 1 e bir cevap olsun .. Parklar da gördüğümüz çatılı bank'ın adı Kamelya değil, --Evet doğrudur halkın dilinde Kamelya diye kullanılıyor-- doğrusu Kameriye dır.. Kamer .. yani Ay.. Şemsiye gibi Şems, güneş.. gibi.. aslında Şemsiyeyi yağmurlu havalarda kullanmaya kalkıyoruz.. rüzgardan da katlanılıp kırılıyor telleri.. ilk kullanımı sayfiye yerlerinde yazın dolaşırken güneşten korunmak için idi.. Kameriye de gece vakti serin serin oturulan yerden geliyor ..
Iaevimsti Loarsgar okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, üzerine araştırma yapmayı düşünmediğim için fark edememişim. Şimdi baktım. Çiçek olan kamelya da Josef Kamel'den geliyormuş. “Filipinlerin bitki örtüsünü inceleyen Alman asıllı Jezüit rahibi" diye bir açıklama var. Kendisini araştırdım fakat Türkçe kaynaktan ziyade İngilizce kaynaklara rastladım maalesef. Tekrardan çok teşekkür ederim 💮
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.