Gönderi

Dücane Cündioğlu - Hakikat ile Hurafenin farkı ne? • Kötümserlik umuda yer bırakmaz ama karamsarlık/gerçekçilik insana kendini iyi hissettirir. • Ben nefsimi hakikatin onu incitemeyeceği şekilde terbiye etmeye çalışıyorum. • Düşünme yetkinleştiğinde şikâyeti bırakır. Düşünmenin işi çözümlemedir. Dolayısıyla kötümserlik var olandan şikâyet etmek anlamına gelir. • İyi olanla doğru olanı yan yana getirmek mümkün mü? Bize iyi olanla doğru olanın aynı şey olduğu öğretildi. • İnsanın bir toplumsal kimliğe sahip olması, yaşamını sürdürebilmesi bakımından bir gereksinim fakat bunun için kullandığı araçların hiçbiri doğru değil. • Doğru olanlar bizi üşütüyor. İyi olanlar bizi ısıtıyor ama karanlıkta bırakıyor. • Toplumlar karanlıkta yaşayabilirler ama soğukta yaşayamazlar. • Yalnızlık zihinde olan bir şeydir. Bir odaklanma biçimi, bir tutku, bir hastalıktır. • Düşünce adamlarının en büyük sorunlarından bir tanesi; odaklanma kabiliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Fakat odaklandıkları şeyin dışında kalanlara karşı da müthiş kör ve sağır olurlar. • İştah ve şehvet aynı kökten gelir. • Tasavvufta ölümü dörde ayırırlar: 1-kırmızı ölüm: şehvet 2-beyaz ölüm: iştah 3-yeşil ölüm: makam-mevkii 4-siyah ölüm: halktan uzak durmaktan vazgeçmek • Modern entelektüelin en büyük krizi, zihinsel olarak olup biteni kavramak ama bunun için bir bedel ödemekten (toplumla bunu paylaşmanın yükünden) kaçınmak. • Entelektüelin yalnızlığı toplumsal olarak paylaşılabilecek bir malzemeye sahip olmamalarıdır. • İnanç erbabını (peygamber-veli) birer entelektüel kabul edemeyiz çünkü onlar sözlü kültürün mensuplarıdır. • İnancın üzerine yaslandığı toplumda paylaşılabilir bilgi analitik bilgi değildir. • Düşünmek ortak kanıları/sanıları kavrama yükseltmek demektir. • Halk nedenler üzerine konuşmayı gevezelik olarak algılar. • Düşünme, sorgulama, odaklanma iyi yaşamak isteyen insanların harcıdır. Bizim ülkemizin insanı, yaşamda kalma mücadelesi vermekten, “iyi yaşama nasıl olur?” diye sormuyor. • Göçebelerde ve dağlılarda “iyi yaşama” amacı olmaz. • Deniz, halkların kendileri gibi olmayanlarla birliktelik yeteneklerini artırır. • “Fransızlar düşünme başladıklarında Almanca konuşmaya başlarlar.” – Heidegger • Düşünme biraz da genelleme yapmak demektir. • Aristoteles’in iki sözünü tümüyle yanlış anladım ve 30 yılıma mâl oldu. “İnsan toplumsal/siyasal canlıdır.” “İnsan düşünen canlıdır.” Bunları 30 yıl sonra şöyle düzeltmeyi aklettim. “İnsan düşünebilme yeteneği olan bir canlıdır.” “İnsanın toplumsallaşabilme yeteneği vardır.” • Aristoteles’in tanrısı hareket etmeyen hareket ettiricidir. Klasik Yunan metafiziğine göre ruh ve tanrı hareket etmez. Çünkü hareket olumsuz bir şeydir. Harekette değişim ve dönüşüm vardır ve bu da çürüme demektir. • Ölüm kaygısı, hastalanmadıkça mümkün olmaz. Bunu dindar bilinç merkezi bir sorunmuş gibi sunar. • Felsefe ölüm korkusunu en az abartan uluslarda başladı. • İnsanın düşünmeye olan ihtiyacı çok abartılıyor oysa düşünme iyi bir şey değildir ve düşünme yeteneği güçlü olan insanlar genellikle yaşamları itibariyle örnek olma yetenekleri zayıf olan insanlardır. Çünkü düşünme yaşama rağmen olan bir şeydir. • Aristoteles’e göre sığır yaşamı (haz yaşamı), yeme-içme, barınma-bürünme ve üremeden ibarettir. • Aristoteles’e göre 3 yaşam biçimi 1-Haz yaşamı 2-Onur yaşamı: makam-mevki 3-Teorya yaşamı: felsefe • İnanç düşünmenin daha ilkel bir belirlenimidir. • Ussal eleştiri ortaya çıkmadıkça hurafe ortaya çıkmaz. • İnsanın en temel ereği nedir diye sorulsa toplum olmaktır denir. Birlikte yaşayabilmek için erdemlere ihtiyacı vardır. O erdemlerin ortaya çıkması için alışkanlıklar elde edilmesi lazımdır. Toplum olmak kolay bir şey değildir. • Bazı uluslarda iş bölümü olmadığı için toplum ortaya çıkmıyor. • Homeros Yunanların peygamberidir diyebiliriz. • Yunan toplumu Homeros’un şiirleriyle toplum olmayı başardı. • Teolojinin mitosa karşı ilk başkaldırısı tanrılara kötülüğün yakıştırılmaması gerektiği idi. • Toplum olmak masallara ihtiyaç duyar ama bu masallar mantıklı değildir. • İnsan ussal bir canlı değildir. Ussal olmaya ihtiyacı olan bir canlıdır. • Hakikat daima toplumların kendilerini oluşturmak için ürettikleri masalların eleştirisiyle başlamıştır. • “Bilim düşünmez.” –Heidegger. Burada düşünmekten kastedilen kavramsal düşünmedir ve bilim buna elverişli değildir. Çünkü bilim kendisi üzerine düşünme becerisine sahip değildir. • İnancın insanın en temel ihtiyaçları arasında yer almasının nedeni insanın düşünmesini engellemesidir. • İnanç ve ibadetin asıl sebebi düşünmeyi engellemesidir. • İslam dünyasında çıkan ilk ihtilaf siyasidir. O yüzden doğuda din ve siyaset ayrılmaz. Doğuda tartıştığınız her siyasi problem dinsel bir problemdir. • Tanrı us’ta haksızlığın kendisine yüklenememesi gereken bir ilke olarak ortaya çıkar. Muhayyilede böyle değildir. • Ucuz klişeler, soğukkanlı bir eleştirinin oluşmasını engelliyor. (Gazzali bahsi üzerine) • Devletin imanı arttığında aklı azalır. • Ussallık, evrensellik ve zorunluluk demektir. • Toplumların ve devletlerin kuruluşunda temel ilkeler ussal olmaz. Ama toplumun ve devletin varlığını sürdürebilmesi için ilkeleri ussallaştırması lazımdır. • Rasyonelleştirme, neden-sonuç ilişkisine bağlı olarak açıklamak demektir. • Bugün Türk siyasi hayatında hala iktidarın devri sorunu devam ediyor. • Karizmatik liderlikte devir-teslim töreni olmaz. • Dindar bilincin en temel refleksi muhaliflerini azizleştirerek yok etmesidir. • Dindar bilincin laboratuvarda söz hakkı olduğunu düşünmem. • İslam dünyası söz konusu olduğunda tarikat türü yapılanmalara karşı çıkılmasını us-dışı buluyorum. Bu bir fantezi. • Bizde tarikatlar daima askeri örgütlenmenin bir parçası olarak var olmuştur. • Devlet evrensel değerlere dayanmalı. Hükumetler milli-manevi değerlere dayanabilirler. (oy toplamak için) • Asıl kutsanması gereken ortak iradedir. • Tanrı daima bir kültürel, kurumsal yapının içerisinde ortaya çıkar. • Us-dışılıkla ancak ussal olarak mücadele edilir.
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.