Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uzun yollardan, dik yokuşlardan, keskin virajlardan geçip geldim bu yaşıma. Çok severek, çok deneyerek, çok sanarak, çok kırıp dökerek, çok parçalanarak ama az vazgeçerek yürüdüm yolumda. Yaşadığım her ana sahip çıkmaya çalıştım, istediğim şeyler için ödemem gereken her bedeli hiç çekinmeden ödemeye gayret ettim. Deneyimlerim o kadar benimdi ki iyi kötü diye ayırmadan hepsini kabul ettim. Yaş aldıkça ben bana daha çok yettim. Bana keyif vermeyen olayları, insanları, ortamları bir çırpıda eledim. Azalırken aslında ne kadar çoğaldığımı farkettim. Kalp kırıklıklarım, gönül dargınlıklarım iyileşmez belki ama, önce kendimi sonra hüznünü sırtıma kambur ettiğim herkesi ve her şeyi dilimde affettim, ama unutmadım. Değiştirebileceğim durumları değiştirdim, değiştiremediklerime ise adapte olmayı seçtim. İnsanları değiştirmeye çalışmak gibi boş çabalarım da oldu elbette. Büyüdükçe ya da bilemiyorum belki de gerçekten görmeyi isteyince anladım kimsenin istemeden değişmeyeceğini. Değişim gelişimdir felsefesinin penceresinden bakarak heba edilmiş bir ömrün pişmanlıklarla dolu hatırası utandırmasın diye beni, onu bunu bırakıp kendimde neyi değiştirebileceğime odaklandım. Bazı şeyleri fazla takmayacak ve umursamayacamıkmışım, öyle emrediyor ilerleyen yaşım. Yıllar geçiyor, sen dur desen de, varını yoğunu geriye almak istesen de.. Sadece hanendeki yaş sayısı ve pastandaki mumlar artmıyor; hayallerin, beklentilerin, sorumlulukların da seninle beraber artıyor. Sorumlulukların arttıkça sıkıntıların büyüyor. Ayakta kalma savaşın başlıyor, eskiden gördüğün iyi kötü insan ayrımın dallara ayrılıyor; hırslısı, kıskancı, çıkarcısı, nankörü.. Hayat sana onlarla baş etmesini zorla da olsa öğretiyor. İyi ki de öğretiyor. Dönüm noktan neresi diye sorarsanız; kendimi sevmeyi, kendime saygı duymayı, kendime değer vermeyi ve kendimi olduğum gibi kabullenmeyi öğrendiğim an derim. Milat denir ya, işte benim miladım orası. Aslına bakarsanız buna hayatta kendimi konumlandırdığım yer de diyebilirim. Hoş geldin yeni yaşım! Bazen yorulduğum, kendime kapandığım, kendimi dinlediğim, bazen gömüldüğümü hissederken ekildiğimi anlayıp sonra yeniden filizlenip canlandığım yıllara zamanla sendeleyerek, bazen emin adımlarla yürüyerek nasıl da geldim. Koştuğum, ulaştığım, ulaşamadığım yolları düşe kalka, yara bere içinde devam ettiğim o yıllar benim bu hayatta en değerli hediyemmiş meğer. İnsanın yanına tek kâr kalan şey kendi deneyimleri, kendi yaşadıkları, kendi tecrübeleriymiş. Bana göre en güzel armağan deneyimlerinle kendi yolunu çizmekmiş. Kendi çizginde, kendi doğrularında, kendi ışığında doğruca ilerlemek.. Sanırım yeni yaşımda da kendime ilke edindiğim tek şey bu olacak. Bir de Regina Brett’in tavsiyeleri. Şubat ayı derin şeyler yaşattı bizlere, bir boşluk hissi, bir çırpınık devinim çaresizliği gibi bir garip hâl hâsıl oldu, istemsiz bir iç muhasebesi içerisinde, buruk bir kalp, hüzün dolu bir gönülle giriyorum bu yaşıma. Yaprak döker de her yanım, bir yanım bahar bahçe olsun ister umudum.. Umudum baki.. #HoşGelYeniYaşım #ÇeyrekAsırYaşındayım
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.