Modern Felsefe çağında Newton'un evren ve dünya anlayışında yaptığı devrimin felsefi temellerini açıklamaya çalışmış olması İmmanuel Kant'ın felsefe tarihinde önemini arttırmıştır.
Rasyonalist filozoflar, doğru bilgiye akıl yoluyla, empirist filozoflar da deney yoluyla varılabilir düşüncesindeydi. Kant bu iki düşüncenin metafizikle olan bağlantısında bir boşluk olduğunu ve bu boşluğun Ortaçağda ki dogmatik metafiziği daha da güçlendirdi diye eleştirir.
Ahlâk filozofu olduğu için, bilinmeyenin üzerinden yapılmış ontolojik düşünceyi epistomojik düşünce ile sınırlandırmak amacındadır.
Metafizik çerçevesi içinde rasyonalist ve emprik düşünceleri taşıyan dogru bilgiye ulaşmak için sağlam bir zemin arayışına girer.
Ne bilebirim?
Ne yapmalıyım?
Neyi umut edebilirim?
İnsan nedir?
Bu dört soru onun felsefesinin temel düzlemini oluşturur.
1781 yılında da yazdığı " Saf aklın Eleştirisi " adındaki temel yapıtında; tüm bilgiler deneylerden geldi düşüncesine karşı hiçbir deney malzemesi karışmamış olan bilgilerin ele alınması ya da bu bilgileri ortaya koyan akıl yetilerinin yani saf aklın kapsam ve kaynak sınırlarını gösterilmesidir.
Metafizikle ilgili soruları akıl ürettiği için kendi kendine bitmeyen bir kavga içindedir. Kant kitabın da bu kavgayı bitirmek için akla aynı bir mahkeme de gibi kendi kendine sınır çizdirerek aklın kendini yargılatır. Bilimi göz önünde bulundurarak metafizik düşüncenin kaynak ve kapsam sorunlarını yok etmeye çalışır. Aklın sınırlarını çizerken bilme yetilerini ele alır.
Bilgi oluşturulan birşeydir.
Doğuştan gelen bilgi yoktur. Ama bu bilgileri ortaya koymak için uygun koşullar vardır.
Deney birseyi varlığını gösterir. Ama bu şeyin neden başka türlü değilde böyle olduğunu bilemiyoruz emprik bilgi bu yüzden kesin bilgi değildir.
Kesin bilgiye ulaşmak için deneyden kaynaklanmayan ama deneye olanak kılan apriori saf bilgiyi bilme yetisini ele alarak emprik bilgiden ayırıyor. Deneyden gelen bilgiye aposterio terimini kullanır.
Nesnelerin kendisi ile ilgilenmez ama aklın nesneleri bilme yetisiyle ilgilenir.
Analitik ve sentetik yargılardan bahsediyor.
Analitik yargılar içerik açısından açıklayıcı, doğru ve apriori yargılardır.
Sentetik yargılar deneylerden geldiği için genişleticidirler.
Kant bu iki yargının çeşidini yeterli bulmaz ve her ikisini de içine alan Sentetik apriori terimini bulur.
Kant' göre olan bitenin nedeni görülmüyor.
Neden kavramı olan biten dışındadır. Neden Sentetik olduğu için bu yargı Sentetik apriori yargı adını alır. Bu yargı çeşidi Matematik, Geometri, fizik ve doğa bilimi alanında kullanır.
Tranzandantal adını verdigi kavramla bilme tarzına ilişkin koşulların sınırlarını belirliyor. Rasyonelde ispat edemediği şeylere, kendiliğinden zorunlu var olan ama kendiliğinden nasıl olduğunu bilemediğimiz kavramsal varlıkları açıklaması için kullanır.
Kant'ın görüşüne göre Tanrı Tranzandantal bir terimdir.
Zaman ve mekân da tranzandantal unsurlardır.Kavram değildirler . Her ikiside nesnelerin algılama koşulu olduğu icin onlar olmadan zihinsel görünüş imkansız olur. Dışarıda olanları kendi zihni içinde insan düzenliyor. Bunlar bilgiyi oluşturmada iki temel algılama biçimidir yani insan zihninde var olan duyusallık yetisinin saf a priori formlarıdır. Emprik değildirler deneyden gelmezler.
Mekân nesnelerin göründükleri biçimde insanın öznel koşullarıdır. Bizdeki olan tasarımdır. Bizdeki uzam şeylerin kendinde olan özelliğini, içeriğini bilme olanağı sağlamaz
Nesnelerin aralarındaki ilişkiyi kuran forma sokan insandır.
Zaman algılama biçimidir. Zihnin kendisini etkileme yoludur. Zaman eğer zihinde bulunmasaydı eş zaman ve farklı zaman ayrımı yapılamazdı. Dışımızda ki nesnelerin bunu bildirme yetisi yoktur. Farklı zamanlar aynı zamanda olamazlar, ardı sıra olurlar. Bu bilgi zorunlu ve kesin a priori bilgidir. Kant'in zamanı arda arda süreklilikle ilişkilidir. Bu ard ardalıkla matematiğe gönderme yapıyor. Aritmetik bir ilişki kurarak zamanında sayılar gibi ard arda gelen sonlu zamanların sonsuza açıldığını gösteriyor. Bu niteliği öznenin kendisi belirler. şeylerin kendisine bağlı değildir. Hareketini ölçmez. Bir şeyin nesne olabilme koşuludur. Çünkü bütün görülerin temelinde yatan saf apriori görünümdür. İç duyumuzdur.
Zaman mekân algısının da temelini oluşturur.
Metnin devamında kavramlar ve görüler bilgiyi oluşturan temel unsurlar olarak göstermekte.
Yargıların ve kategorilerin çizelgesi, sentez sorunu, bilinç, öz bilinç, algı, imgelem, şematizm başlıkları altında bilginin kurulmasını anlatıyor.
Kant 'in1781 tarihinde yazdığı ilk metni anlaşılması zor olduğu için eleştiri almış 1787 de değiştirerek tekrar yazmış.
kitap; Ave B diye ad verililerek eski ve yeni tam metinden oluşturulmuş.
Okul yıllarında okumuş olmama rağmen bu okumamda da detayların çokluğunda bazen kayboldum bundan dolayı ek okuma ve araştırma yapmak zorunda kaldım. Çok zor bir metin ama anlayınca Kant'ın dahice düşüncesine saygı duymamak elde değil.
Kant'a karşı veya Kant'tan yana felsefe yapılabilir, fakat Kant'sız felsefe yapılamaz deyişi ile bitirmek istiyorum.
Keyifli okumalar dilerim.