Gönderi

430 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Herkesin önerdiği bu kitapla tanışmam biraz geç oldu ama her şeyin bir zamanı olduğu gibi bu kitapla karşılaşmam da doğru zamanı bekliyordu bence. Hayatımın başka bir döneminde okusaydım bana bu kadar tesir eder miydi bilmiyorum. Fazla uzatmadan başlayalım; Kitap, ilk olarak alt tabakadan denizci bir çocuğun(Martin Eden) Ruth ismindeki kızın, erkek kardeşini serserilerin elinden kurtarmasıyla başlar. Daha sonra kurtardığı genç, Martin ‘i evlerine yemeğe davet eder. İşte her şey burada başlar çünkü Martin burjuvalarla burada tanışır ve kendinin ne kadar eğitimsiz ve kaba olduğunu anlar. Bu evdeki insanlarla arasında sanki bir uçurum var gibi hisseder. Martin o evde ayrıca bir şeyi daha hisseder ‘’ aşk ‘’ Kurtardığı çocuğun kardeşi olan Ruth’ a ilk görüşte aşık olur. Sevdiği kız için kendini geliştirmeye çalışır, entelektüel bir yaşam için kendini kitap okumaya teşvik eder ve okudukça daha da açlık hisseder bilgiye ve öğrenmeye olan aşkı Martin’e inanılmaz bir zevk verir. Okudukça kendi sınıfından olan insanlardan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Bir yandan ait olduğu sınıftan kopma mücadelesi verirken bir yandan da burjuva sınıfını tanımaya başlar. Bu tanıma süreci onu eski sınıfına yabancı kılar ve her iki sınıfa da uzaklaşma başlar. "Yalnızlığını daha güçlü ve kendini daha yorgun hissetti." Martin, zor durumda kaldıkça kitaplara sığındı mutlu olmak için daha çok okudu ama okumak insanı mutlu kılmıyor her zaman. Aksine daha çok düşünmesini, hayata ve insanlara dair daha çok kafa yormasını sağlıyor, bu da beraberinde mutsuzluk ve huzursuzluğu getiriyor. "Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü." Bu okumalara devam ederken bir yandan da yazma serüveni başladı içindeki alev sanki yazdıkça sönecekti, öyle ki yazmak ona zor gelmiyordu aksine uyurken bile yazabiliyordu sanki. Günlerin 24 saat olması bile ona yetmemeye başladı, günlerinin 5 saatini uyku 19 saatini yazmak ile geçiyordu. Bu zamanların birinde çamaşırhanede ütü yapan Joe ile tanışır ve onunla birlikte çalışmaya başlar çünkü hayatını devam ettirmek için paraya ihtiyacı vardır. Joe’nun yanında çalıştığı süre boyunca hiç yazacak zaman bulamaz ve bu durum canını sıkar. Bir süre orda kalıp çok ağır işler yaptıktan sonra makineleşmeye başladığını fark eder, her gün aynı işleri nefes almadan zamanla yarışarak yapmak onu okumaktan ve yazmaktan uzaklaştırmış hatta insanlıktan çıkarmıştır. Bir motorun çarklıları gibi işleyen düzende yok olmak istemeyen Martin işten ayrılır. Daha sonraları yavaş yavaş okumaya tekrar başlar okudukça yine yazma serüveni de devam eder ve dergilere yazdıklarını bıkmadan usanmadan postalar her defasında ise o incecik zarflarla karşılaşır. Sanki makine tarafından yazılan bu yazılar soğuk bir ret cevabından başka bir şey değildir. Ve birden martinin yazdıkları yavaş yavaş satmaya başlar eline para geçtikçe borçlarını öder sonra biraz daha satılır yazdıkları biraz daha derken Martin artık kitapları basılmış ünlü bir yazar haline gelmiştir. Dergiler ısrarla Martin’den yazı ister ancak Martin’in anlam veremediği bir şey vardır, bu yazıları daha önce yazmış ve dergilere defalarca yollamış olmasına rağmen her defasında ret cevabıyla karşılaşan yazıları, şimdi ne oldu da kıymete binmişti? Martin bu süreçte sevdiği kadınla da görüşmemişti aslında ona aşık değil onu sevmeye aşıktı, Ruth hep Martın için sevilmeye değer bir kadın olarak kalacaktı. Her şeyin sonu gelmişti, kitapları milyonlarca kez satılmış, başka dillere çevrilmiş, ve zamanında yiyemediği birçok yemekle karnı doymuş, tüm borçlarını ödemiş ve üstüne de bankaya para yatırmıştı peki şimdi ne olacaktı? Hayatına nasıl devam edecekti tekrar yaşam heyecanına nasıl kavuşacaktı işte bunu merak ediyordu Martin. Bizler, önümüze gerçekleştirmek için hedefler koyarız ve hedefimize ulaşınca aslında bizi mutlu eden şeyin hedefe ulaşıncaya kadar verdiğimiz çaba olduğunu anlarız. Martın de böyleydi, hedefine ulaşmış olması onu sevindirmedi onu sevindiren o uğurda verdiği mücadeleydi, o halde artık neyi bekliyordu ki? Hikâyesi bitmemiş miydi? Geldiği yer olan maviliklere gitmek ona huzur verecekti ve öyle de oldu, son soluğunu mavinin derinliklerde verdi.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Martı Yayınları · 200893,1bin okunma
··
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.