Gönderi

evrim açısından bakıldığında, arzunun ''neden''i açıktır şüphesiz. insanlığın evrimi boyunca maruz kaldığı zor koşullar, iştahın öncelik kazanmasına yol açmıştır: en fazla sekse, en fazla besine ya da en fazla eşyaya sahip olanın, soyunu sürdürme şansı da daha fazlaydı. ama bu durum artık tümüyle değişti. çogumuzun - hatta belki sürekli bir tatminsizlik içindeki mick jagger'ın bile arzularımızı tatmin etme imkanı giderek artmakla birlikte, arzularda herhangi bir zayıflama emaresi görülmüyor. aksine, arzulanmız daha da doymak bilmez hale geldiler. daha fazla şeye sahip oldukça daha fazlasını istiyor ve istemeyi istemeye daha eğilimli oluyoruz. bir an için bile olsa arzulamayı bıraktığımizda olabilecekleri görmekten korkar gibiyiz. psikiyatrlara göre, kronik obezler büyük ölçüde kilo kaybettiklerinde dehşete kaplıyor, yıkıcı bir güce maruz kalmışçasına kendilerini kırılgan hissediyorlar — kurtulmaya çalıştıkları kilolar, sanki aslında kendilerini koruyan bir zırhmış gibi. standart orta sınıf tüketiciler olan bizler de, bıngıl edinme oranımızda herhangi bir azalma tehlikesiyle karşılaştığımızda, aynı türden sefil korkulara kapılıyoruz. öyle ki; tatmin elde etme kabiliyetimizle ve gezegenimizi nefessiz bırakan biyokütlemizle birlikte düşünüldüğünde, bir zamanlar hayatta kalmamızı sağlayan arzular şimdi artık hayatımızı tehdit eder hale geldiler. ya biz ne yapıyoruz? oturmuş içkimizi yudumluyoruz.
Sayfa 18
·
9 görüntüleme
Tenebrous.