"Tanrılaşan Hayvan: İnsan"
"Oysa Tarihte Adalet yoktur."
Tarihi seven-sevmeyen birçok kişi tarafından dünya çapında okunan ve beğenilen bir eser olan 
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens kitabı nihayet bende okuma fırsatı buldum.
Kitap 4 ana başlıktan oluşmakta;
1. Bilişsel Devrim
2. Tarım Devrimi
3. İnsanoğlunun Birleşmesi
4. Bilimsel Devrim
Kitabı incelemeden önce yazar hakkında birkaç birşey söylemem gerekirse Yahudi kökenli bir yazar olan 
Yuval Noah Harari popüler tarihçi tanımına cuk oturuyor. Bakış açısı ve tespitleri genel olarak postmodern doğrultudadır. Bu kitabı beğendiğimi söylemekle birlikte bu kadar abartılmasına da gerek olmadığı kanısındayım.
Geçelim kitaba, öncelikle Yuval Noah Harari kitabın isminden anlayacağınız üzere evrenin oluşumuna dair otomatik sırtını Big Bang e yaslayıp oradan Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens 'in nasıl evrildiğini uzun uzun ballandıra ballandıra anlatıyor. Yani çokta şaşırmadığım şekilde başka bir alternatifi göz önünde bulundurmadan doğrudan darwinist/materyaslist bakış açısıyla, evrim ön kabulüyle ele alıyor insanlık tarihini.
Tabi Tarihin bir bilim olup olmadığı yönünde eskiden beri süregelen tartışmalar şöyle dursun metafiziki konuları içermemeside anlaşılabilir bir durum. Ama tamamen göz ardı edilmesi ve(ya) bu kitapta olduğu gibi dinlere karşı düşmanca bir tavır sergilenmesi bilimden çok, Tarihin, kişiye göre değişen, subjektif yorumsal boyutunu gözler önüne seriyor.
` İnsanlık Tarihi Hayal Kurmayla Başlar `
Burada İnsanlık Tarihinin bilişsel (d)evrimini "Hayal Kurmaya" başlamasına dayandırıyor. Yani insanların örneğin hayvanları evcilleştirmeyi bir yere toplamayı hayal etmeye başlamasının insanlığın aslında Bilişsel Devrimin en önemli dönüm noktası sayıyor. Genel görüşten farklı olarakta evrimsel süreçte Homo Habilis > Homo Erectus > Neandertal > Homo Sapiens şeklinde sırayla bir evrimleşme sürecinin olmadığı bunların farklı bölgeler de yaşayan insan türleri olduğu ve zamanla Sapiens'in diğerlerine galip geldiğini onları katlettiğini veya diğer insan türlerinin çevre/mevsim şartlarına dayanamadıkları için yok olduklarını belirtmektedir.
Ben tarih öncesi arkaik dönemlere her zaman ilgi duyuyorum, okumayı araştırmayı da severim. Fakat şunu söylemeliyim bahsedilen milyon yıllar öncesine dair olan yaşamsal olayları, bizden çok çok uzak zamanları, bilim adamları henüz ampirik olarak kanıtlayabilmiş değil. Çoğu, deneyden çok, elde edilen buluntular üzerinden yürütülen tahminlerden ibaret. Yani tarih öncesine dair olaylar arasında bağlantı kurarken belki, muhtemelen, ihtimal odur ki kelimeler kullanılıyor. Bazı yerlerde ise gereksiz bir şekilde hipotezlerinin doğru olduğunu teoriye vardıracak şekilde savunmaya çalışıyor. Nihayetinde bütün canlılar doğal seleksiyon ile bir şekilde ihtiyaçlarına karşılık hep evrim geçirmişler şeklinde bu düşüncenin ekseninde olayları döndürüyor. Neyse ki bazı kısımlar da o dönemlere ait gerçekten ne olduğunu belkide asla bilemeyeceğimizi itiraf ediyor. Zaten insanlık tarihine dair kalıntılar elimizde 10 15 bin yıl öncesine aitken çok uzak geçmişe dair birşeyler bilebilmek biraz uçuk kaçıyor. Ama tabiki bende merakla bu dönemle alakalı araştırmaları yakından takip etmeye devam edeceğim.
İkinci bir husus dinini bilmiyorum ama şunu biliyorum ki özellikle hıristiyanlık ve Müslümanlıktan hoşlanmadığı hatta (bence) nefret ettiğini söylemeliyim. Bunu açık açık da çekinmeden yazmış. Ama ilginçtir ki Yahudilik inancına dair herhangi olumsuz bir cümle göremedim. Dinle alakalı olumsuz cümlelerinde Hıristiyanlık ve Müslümanlık özellikle kullanılıyor. Bu durum rahatsız edici bütün dinlere karşı olsa sorun yok fakat bu iki dine düşmanlığı azılı bir siyonist olduğunun emaresi.
Tarım Devrimini genel olarak bilişsel devrimin devamı üzerinden güzel tespitler ve farklı noktalara temas ederek anlattığını söylemeliyim. Aynı şekilde insanların bir topluluk/uygarlık oluşturma amacına dair birleşme sürecinide güzel işlemiş.
Özellikle İnsanlığın iki ayrı dönemine dikkat çekiyor harrari bunlar; Bilişsel ve Bilimsel Devrim bu ikisin de de insanların kendi içinde zihinsel evrimine, uyanışına ve gelişimine dair en önemli dönüm noktaları olduğunu söylüyor. Bilimsel Devrim den günümüze kadar gelerek özellikle Kapitalizm/Emperyalizm gibi sistemlerin işleyişini çok güzel bir şekilde önemli tespitlere anlatmış. Özellikle aslında günümüzde insanoğlunun içinde yer aldığı / kullandığı / işlettiği; markaların, şirketlerin, devletlerin, paranın, yasaların, kuralların vs hepsinin aslında insanların zihinlerin de yaşayan birer "Hayal İmparatorlukları" olduğu ve insanların zihinlerini, düşünce akışlarını bir anda değiştirebilsek hepsinin bir anda yıkılıp gideceğini güzel ele almış ve bölümlerde bu konuya sıkça vurgu yapmış. Yani herşeyin hayal etmekle başladığı ve bittiği üzerinde durmak istemiş.
Harrari kendine has yorumlarıyla ve Tarihe farklı bir perspektiften bakabilmesi dolayısıyla takdiri hak ediyor. Kitap Akademik dille yazılmış bir kitap değil, bol yorum içermekle birlikte adeta bir Roman okuyormuşçasına sıkılmadan okuyabilirsiniz. Tarih okumayı sıkıcı bulanlara veya yeni başlayacaklara okumalarını tavsiye edebilirim.
Unutmayın istesekte istemesekte sevsekte sevmesekte bu Tarih hepimizin...
·
983 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.