Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gece
Zihnin dar ve soğuk sokaklarında üşüyerek dolaşan düşünceler. Avare ve biçare hayaller gönülün kapısında, ne içeri gire biliyor ne de kapıdan vazgeçipte çekip gide biliyor. Bir zamanların bir sözü vardı hatırımda " dünyanın en büyük uçurum insanın gözleriymiş, düşenin parçası bile bulunmazmış." Garip cümle bu mu dünyanın en büyük uçurumu? Gerçekten mi? Bu bir uçurum mu? Kimsesiz sahipsiz sorular daracık fikirlere haps olmuşlar.... Asıl olan neydi acep? Evet o bir uçurumdu hatta dipsiz bir uçurum du ama en değildi eminim ben daha enini gördüm diye bilirim hem de eminlikle derim, şahitlerim bile vardır buna bana inanmayanlara inat. Anlatır mısın diye lütüfkar sesler duydum kalbimde. Tamam kardeşim, o yorgun gözlerle bu satırlara bakıp bir şeyler arayan harflere bana onu anlamam için yol göster diyen insan tamam anlatırım. Ben bir uçurum gördüm cihanı yaratan alemlere Rabb olan Allah'ın (c.c.) kıblegahı olan o koskocaman kalbin sıkışarak o Rabb'e olan bağının kopub gitmesiyle arasında açılan, ve adına kul dediğimiz o boynu bükük varlığın arasında gördüm onu... Öyle derindiki, öyle dipsiz, sınırsız derler ya o misal tarifsiz derler sürekli insanlar ama tarifsizi gördüler mi hiç ben birzat yaşadım ve dahi gördüm. Ama o garip kul kimseyi alamadığı o uçurumu kapatmaya çalışırken de gördüm. Düşünenler olur o güçsüz, çelimsiz, öksüz, kimsesiz, yalnız, sınırlı varlık olan kul mu kapatmaya çalışır? Ey okuyan güzel göz, ey dinleyen kulak, ey şahitlik eden gönül ben en önünde dedim ya koskocaman alemlerin Rabbini taşıdığı bur kalbe sahip o kul, dışına ne aldanırsın içini bilmeden. Ama kızmam sana kulun kendisi bile bilmezken, gaflete dalıp uyurken nasıl kızayım sana? Yüce kalpli Mevlananın güzel bir kelamı vardır dünyayı dert edinenin dünya kadar derdi olur diye, belki bu cahil benliğe yakışmaz ama bu yüreyi yakan şu cümleyi ilave etmek isterim o satırlara dünyayı dert edinenin derdi dünya olur güzel insan.... Yorgun ve biçare gözler satırlar arasında dolaşan kalemin hatalarını bulmaya çalışırken yazdığım şu dakikalarda anlam veremiyorum zihnimdeki şu soruya peki neden yaşarken bulamıyoruz hatalarımızı, neden aramıyoruz hastalıklarımızı? Her gördüğüne üzülen şu gözler duyduğu söz ve konular arasında kalbini sıkca kıran kulaklar, başka başka susmuş kimselerin susan dillerine tercüman olan dilim bir kendine mi gecikirsin? Nasıl duymadın çatlayan kalbin depremini, nasıl duymadın gözlerinden akan selleri, nasıl bilmedin katl olunarak susturulan dili? Ben çok küçük bir beldede öksüz ve kimse.... bir küçük çocuk tanıdım ve sadece tanımakla kaldım.... Ne büyüte bildim ne de....
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.