At gözlüklerimizi bir indirsek offf neler var neler
Jakc London hayatı itibari ile de zorluklar yaşamış çok eziyetler görmüş halkın içinden görerek, yaşarak ve hisederek olayları değerlendirebilmiş bir yazar. Çocukluğu ve yaşamı hakkında Google kısa bir araştırma yaparak görebileceğiniz gibi eserleri yaşantısından çok uzak sayılmaz.
Bu okuduğum 2. Kitabı okuduğunuz zaman göreceksiniz ki 
Martin Eden kitabı kendi hayatı ile tamamen bir paralellik içerisinde hata zaman zaman yazar Kendi hayatını mı yazmış diye sorarken bulursunuz kendinizi.
Yazarın iki kitabında da ana erkek karakterler güçlü kuvvetli inançlı ve azimli kişiler, hayatları inandıkları değerler uğruna mücadele ederek geçiyor.
Gelgelelim şimdi mevzu bahis kitabımıza 
Demir Ökçe kitap distopik bir kitap olarak geçiyor ve hatta distopik kitaplara öncülük ettiği söyleniyor. Ki muhtemelen öyledir de fakat kitap aşağı yukarı 1903 yılında başlayıp 1917 yılına kadar olan bir dönemin anlatıldığı bir anı defterinin 2700 yılında bulunması olarak anlatılıyor yani yaklaşık bir 7 asır sonra fakat günlükte anlatılan şeyler aslında ütopik değil sadece belki biraz abartı diyebiliriz. Ütopik olan kısım anı defterinin 7 asır sonras bulunması neden böyle diyorum çünkü merak edip o dönem Amerikas'ına baktığımda hemen hemen aynı olaylar yaşanmış hatta buna benzer bir film izlemiştim oda beni çok etkilemişti. Zenginlerin banka sahiplerinin halkı borçlandırıp topraklarına iş yerlerine el koyması ve tamamen kendilerine bağlı bir köleler sınıfının oluşmasını sağlaması gibi
İşte Jack London bunu öyle bir ustalıkla ve gerçekçilik ile işlemiş ki kendinizi olayların içinde buluyorsunuz o isyan ederken sizin isyan sesiniz kulaklarınızda duyuluyor oligark sınıfın hilelerini ve düzenbazlığını anlatırken sinir damarınız kabarıyor içinizde bir öfke patlaması yaşanıyor. O halkı aydınlatırken siz evet bu böyle diye bir iç ses duyuyorsunuz roman kahramanının çevresi sefalete sürüklenirken siz bir çaresizlik yaşıyorsunuz hele ki sokaklar kan ve ceset gölüne dönerken siz sanki o kan ve ölüm korkusunu duyuyorsunuz. Acı gerçek yüzünüze bir tokat gibi iniyor.
O kadar sizden o kadar yalın bir hikâye ki çünkü her köşe başında sizden bir şeyler oluyor hikaye okadar tanıdık ki ezenler ve ezilenler bin yıllık bir hikâye bu dillerde dolaşan ve kendini tekrar eden
Şöyle bir kalksak başımızı etrafımızda dolastırsak ne göreceğiz acaba hakkaniyetle bakarken
Kalemine yüreğine sağlık diyorum.
Tavsiyemdir mutlaka Jack London okuyun
·
34 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.