Gönderi

129 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Dışarıya bakmak istiyorum, işlerin bu kadar zor olmadığı yerlere
Sürgün Günlükleri, Yannis Ritsos'un Yunan İç Savaşı sırasında sürgün edildiği kamplarda yazdığı kimi uzun kimi kısa şiirlerden oluşuyor. Neredeyse her gün yazılmış. Ayrıca bir isimleri yok, yalnızca tarih atılmış üzerine. Şiirden ziyade, kitap isminden de anlaşılacağı üzere bunlar daha çok günlük olarak nitelendirilebilir. Maalesef ki Ritsos gibi binlerce kişi bu kamplarda sürgünmüş. Ritsos bu günlüklerde orada vaktin nasıl geçtiğinden, neler yaptıklarından, neler hissettiklerinden, o sınırlı alanda görebildiği her şeyden yalın ve etkili bir dille bahsediyor. Kitabın kapağında yer alan dikenli telleri şiirlerde de sıklıkla görüyoruz. Örneğin: "Nerede bu tel örgünün sonu? Salyangozlar öldürülenlerin giysileri arasında sürünüyor. Ama sadece ölmek için gelmedik bu dünyaya. Gün ağarırken limon kabuğu kokusu geldiğine göre." Kitapta sanırım en beğendiğim kısım burası oldu ve son dizeler bana tatlı bir umut verdi. Kamp şartlarına da değinmek istiyorum. Sunuştan şu kısmı alıntılıyorum: "Erkek, kadın ve çocuklardan oluşan yirmi bin sol görüşlü sürgün çadırlarda kalıyor, önce bir yerden başka yere, sonra tekrar eski yerine taş taşımak gibi anlamsız ve aşağılayıcı işlerde çalıştırılıyordu. Kamp aynı zamanda egemen sınıfların ideolojisini benimsetme amacını güden bir yeniden eğitim merkezi işlevini de görüyordu. Sürgünler Ritsos'un imzalamayı reddettiği bir 'pişmanlık dilekçesi' imzalamaya zorlanıyordu. İşkence ve idamlar gündelik hayatın bir parçasıydı." Geçirdiğimiz korkunç günlerde okumak, daha da etkileyici kıldı Ritsos'un yazdıklarını. Yaşananlar farklı olsa da acılar çok benzerdi. Ritsos bana çok umutlu biri gibi geldi, yazdığı bazı şeyler iyi hissettirdi. Yukarıda belirttiğim gibi. Sonlara doğru ise bu umudun azaldığını sezdim, ki sunuşta da bundan şöyle bahsediliyor: "Sürgün Günlükleri'nin üçüncü kitabında şiirlerin boyutları küçülür, içerikleri daha karamsar, daha içekapanık olur. Ama şairin inancına göre güzellik var oldukça umutsuzluğa kapılmamak gerekir." "Bir bulutu geyiğe benzetmek istiyorum. Yapamıyorum. Zamanla güzel yalanlar azalıyor." Bu dizelerde ve yine bazı başka dizelerde Ritsos'un umudunun kırıldığını, artık pek de iyimser düşünemediğini anladım. Beni etkileyen kısımlardan biri oldu bu yüzden. Ritsos'un sürgün dışındaki hayatına bakacak olursak maalesef büyük kayıplar yaşamış. Sunuşta ailesinden şöyle bahsediliyor: "Şair on iki yaşındayken ağabeyi ile annesi arka arkaya veremden öldü. 1922'de Ritsoslar bütün topraklarını yitirdiler, aile yoksul düştü. Kendisinden bir yaş büyük ablasıyla Atina'ya yerleşen şair de vereme yakalanarak üç yıl sanatoryumda kaldı. Hukuk fakültesine kaydolduysa da hiç okuyamadan okulu terk etti. Geçimini sağlamak için dansörlük ve tiyatro oyunculuğu dahil çeşitli işlerde çalıştı, ancak 1932'de ailenin başına yeni bir felaket geldi. Babası aklını yitirerek ölümüne kadar akıl hastanesine kapatıldı. Onu birkaç yıl sonra çok sevdiği ablası Lula izledi, uzun süre akıl hastanesinde kaldı. Bunun üzerine yazdığı 'Kız Kardeşimin Şarkısı' (1937) şiirini okuyan dönemin büyük şairi Kostis Palamas, 'Geçmen için kenara çekiliyoruz Şair!' diye yazdı." Buraya kadar okuyup daha da fazlasını merak edenler araştırabilirler. Ben bu kadarını paylaşmakla yetineceğim. Ben Ritsos'tan, yaşamından, yazdıklarının bir kısmından haberdar olabildiğim için mutluyum. Bende muhakkak bir etki bırakacak. Tereddüt dahi etmeden okunmasını tavsiye ederim.
Sürgün Günlükleri
Sürgün GünlükleriYannis Ritsos · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021230 okunma
·
286 görüntüleme
orhan demir okurunun profil resmi
Cok guzel inceleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.