Gönderi

248 syf.
1/10 puan verdi
·
Read in 109 days
Hangi noktada insanların iyi niyetinden şüphe edersiniz?
Black Swans’ı okurken aklıma takılan esas soru buydu: kişilerin iyi niyetinden hangi noktada kuşku duyulmaya başlanır? Sorumun nesnesi yalnızca Babitz değildi, belki de çok daha büyük boyutta yazarı yerlere göklere sığdıramayan her sosyal medya kullanıcısıydı. Büyük beklentilerle başladığım bu kitabın ve yazarının iyi niyetinden şüphe duymaya henüz Sweetbitter’ın yazarının kaleme aldığı girişi okurken başladım. “Belki çok toplumsal duyarlılığımız veya herhangi bir farkındalığımız yok, ama biz Los Angeleslıyız, şehrimiz gibi genç ve enerjiğiz, bu yüzden tamamen affedilebiliriz,” cümlesiyle özetlenebilecek bu giriş yazısı bende büyük bir antipati uyandırmak için yetti ve arttı bile, ancak insan olarak ‘kötü’den başka şekilde nitelenemeyecek pek çok yazarı okuyan biri olarak bu yazı beni sadece Sweetbitter’ı okumamaya ikna etti; Black Swans’ın bu kadar övgü toplayabilmesi için kesinlikle çekici bir yanı olduğuna hala inanıyordum. Keşfettiğim ise birbirinin aynı formatı izleyen ve Babitz’in kötülüğüyle dolu olan, bir noktadan sonra tamamen sıkıcılaşan ve Wattpad’deki pek çok şeyden daha berbat yazılmış kurgulaştırılmış anılar idi. Bu hikayelerde Babitz kendisini yiyip bitiren kıskançlığının öfkesini kusmak için kullandığı mizojinisinden ırkçılığına berbat bir insan olduğunu su götürmez bir şekilde ifşa ediyor. Tek derdi “ay bakın vücudum ne kadar harikulade, ay bakın ben ne kadar farklıyım diğer kadınlardan” demek olan bir ‘pick me girl’ kendisi. Kendisinden daha başarılı ve mutlu olan kadınların da dış görünüşlerinden kendisini en ufak şekilde ilgilendirmeyen davranışlarına kadar her şeylerine kuduz bir canavar gibi saldırıyor. Bir kadının başka kadınlar hakkında bu kadar iğrenç şeyler yazması, söylemesi beni öfkeden midem bulanacak kadar rahatsız etti. Bununla da yetinmeyen Babitz, olabilecek en felaket ırkçı düşüncelere de sahip gerek HIV gerek Los Angeles ayaklanmalarıyla ilgili olarak. Tüm bunlar, kitabı nihayet bitirecek kadar sinirlerime hakim olmayı başardığımda beni bu sefer pek çok kitap bloggerının da iyi niyetinden şüphe etmeye itti, çünkü bu kişiler Babitz’i iyi bir yazar olarak değil (ki en iyi koşullarda ancak yavan denilebilecek bir kaleme sahip kendisi, birebir aynılarını Harper’s Bazaar makalelerinde rahatlıkla bulmak mümkün) doğrudan kişi olarak övüyorlar. Kötü bir insanın kötülüğünü farkında olarak yazarlığını övmenin, yazar ölü olduğu (yani kitaplarının tanıtılmasından herhangi bir gelir elde edemeyecek olduğu) sürece bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. Ama kadın düşmanlığından çatlayan, ırkçılığından tiksindiren bir insanın “esas havalı kız” gibi şekillerde övülmesi, bunu yapan kişilerin iyi niyetli olmalarını imkansız kılıyor. Bir kitap incelemesinin çok dışına çıktığımı düşünebilirsiniz, ancak sahiden kitap hakkında “sıkıcı, yavan, boş” dışında söylenebilecek hiçbir şey yok. Vaktinizi daha kabiliyetli yazarlara ayırın.
Black Swans: Stories
Black Swans: StoriesEve Babitz · Counterpoint Press · 20187 okunma
·
57 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.