Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Con Sinov
Con Sinov
Bu satırları sana okutmaya hiç cesaretim olmamıştı. Belki yan yanayken duygularını daha yakından hissetmek görmek istediğim içindir bilmiyorum. Şuan da görmeyeceğini biliyorum o yüzden bu rahatlığım. Keşke görseydin. Sana yeryüzünde hayatımda ne kadar değer verdiğimi keşke bilseydin. Bu duyguları sana hissettirdiğime eminim fakat okumanı da dilerdim. Bir tür "kusursuz geçmiş planlama" eylemiydi. Geçmişi temiz olmalıydı. Çünkü ancak geçmişi temiz olanlar yarının adamı olabilirdi. Yarının adamı Atam'ın yanına yarınlarımı birlikte geçirmeyi düşündüğüm adamla birlikte gitmiştik. 13.11.22 Hayatımın tam da hiç kimseye güvenmediğim, kırıldığım, yıprandığım, kızgın olduğum, kendim gibi olmadığım ve tabi sosyalleşmekte zorlandığım zamanlardan bahsediyorum. Evet minicik bir detay. " biz seninle ruh eşiyiz"... İlk cümlen bu olmuştu bana herkesten farklı olduğunu o an anlamıştım. Kalbimde hissettiğim tek şey yine kaybetme korkusu oldu. Tarihin tekerrür etmesinden çok korkmuştum. Dejavu hissi yaşayabilirim diye düşünmekten ellerim buz tutmuştu. Sonrası mı, devam etmeye başladık. En sevdiğim çiçek nergisdir mesela benim. nergisler sadece baharda açar, baharın gelişini müjdeleyen kokusuyla insanı sarhoş eden çiçeklerdir. İnsanoğluna güzel şeylerin olduğunu anımsatır gibi. Senin hayatıma girmeni de kalbimde minik nergizlerin yeşermeye başlaması diye anlamlandırmak istedim. Belki sana da çoğu insanın saçma bulduğu hatta komik geldiği gibi duygusal terimler bunlar tabi. Hatta inanır mısın benim de gülünç bulduğum. Yalnız konu sen olunca dünya da tüm güzel şeylerin birikmiş ve bana armağan edilmiş haliymişsin gibi hissediyorum ve kelimelere dökmek bana verilmiş bir görevmiş gibi... Uzun uzadıyla yolları aşıp yanına geldiğimde bir o kadar tedirgin, biraz korkak, güvensiz e tabi biraz da garipti, ta ki sana sarılana dek beni yıllardır tanıyormuş gibi kucaklaman... Belki bunu herkese yapıyosundur ama bebek gibi kokun, dokunuşun, yüzün, ellerin... Benim bunlara büyülenme sebebim sana dair her şeye anlam yüklemeye yemin etmiş gibi bir emire itaat edermişcesine duygularımı kontrol etmeye çalışmamdı belki bilmiyorum. O andan sonra dedim ki eyvah çünkü bu duygular hep bana korkuyu hissettirir. İlgimi çekmeyen şeylere yeniden ilgi duymaya başladığım anlar... Benim de hayatımda yıllardır varlığına alıştığım biri gibi hissetmeye başlamıştım. Seni tanıyormuşum edasıyla her alışverişe çıktığımda minicik detaylarla bile aklıma geldiğinde ya dudakları çatlıyordu çilek seviyor çilekli krem, elleri zarar görüyor bir krem daha ama küçük al ki dikkat çekmesin çünkü o da dikkat çekmesini sevmezdi. Ya da benim en sevdiğim rengin siyah olması ve kesin sana da çok yakışır hatta ikimize yakışır dediğim gömlek onu hiç birlikte giyememek öyle derinden yaraladı ki beni... En değerlisi neydi biliyor musun? Evet o kitap. Lavinia. Ben o kitabı hep birinden duygularımı tamamen anlayan birinden beklemiştim. Neden diye sorma kadınsal ego belki de bilmiyorum. Kitabı bir adam almıştı bana. Çok değer verdiğim aşık olduğum adam. İlk aşkım, babam. Bir gün öylesine bir yerde bir paylaşımda bulundum. " Özdemir Asaf' ın kitaplarını bana değer veren bir adam alana kadar okumayacağım" cümle tamamen buydu. Dört gün geçti ve sabah babam elinde bir kutu kitapla geldi. Set halinde almış tüm kitaplarını, öylesine büyülenmiştim ki kardeşimle düşünüp yapmaları, tabi bunları sonradan öğreniyorum. Bir bir her satırını okumuştum. Duygu katmadan okumuşum. Sen hayatıma girmeden önce. Bir de sen girdikten sonra okudum. Her bir harfi yeniden anlam kazanmıştı sanki. Her kelimesini sana itaf ettiğim büyülü sözlerden bahsediyorum... Tam o an karar vermiştim o kitabı sana hediye etmem gerektiğine. Sana seni görmeden bu kadar değer verip o kitabı sana hediye ettiğim için benimle evlenmelisin diye düşünmüştüm. Neyse geldim yanına... Karşımda bekliyordun. Çok soğuktu iliklerime kadar soğuğa teslim olduğum an gelip bana sarılmıştın. Her bir hücrem cehennem alevlerinden nasibini almış gibiydi... Önce ATAM' I ziyaret etmeye gittik. Daha girer girmez büyüsüne hatta büyünüze kapılmış, efsunlanmış gibiydim. Koskoca Anıtkabir'de tek kare fotoğrafımız olmadığı için çok üzülmüş olabilirim ama bana da hak ver lütfen. Sonuçta bir kalpte iki aşkı aynı an da yaşadığımdan bahsediyorum. Mesela tarihi o an a kadar sadece seviyordum. Çok ilgimi çekmediği gerçeği de var tabi. O konuda da sesinin payı çok büyük diyebiliriz. Anıtkabir'de her detayı büyülendiğim sesinle tek tek anlatmaya başladığında anladım. Öyle naif gelmişti ki o an gözüme, kulağıma, kalbime, her gün dinleyebilirim diye düşündüm. Her an, her saniye hiç bıkmadan... İnsanları sevmiyorum. Söylemiştim. Çoğunlukla evcimenimdir diye. Hatta çevremde fazla insana da tahammülüm yoktur. Fakat senin içinde ki bana gösterdiğin insanlar topluluğu tamamen farklıydı. Önce dost, sonra sevgili, sonra yakın arkadaş, dedikodu eşi bunlar inanılmazdı. Sanki yıllardır aradığım kayıp değerli bir emanetmiş gibiydi... Ruhumun tamamlanmaya can attığı diğer yarısı gibi... Benim tek bir günümü hayatımı dolu dolu geçirdiğime ilk kez ikna olduğum anlardan biriydi sanırım. Kokunla nefes aldığımda yaşadığıma şahit olduğum bir kaç saat... bu kadar akıllara ziyan bulutların üzerine çıktığım hislerin karşılığını görmem de beklenmedik bir olaydı tarafımca, ve son sözlerim... Bu benden duyacağın nadir cümlelerdir. Sadece bana değil hayatıma, düşüncelerime , ruhuma iyi geldiğin için teşekkür ederim. Cümlelere sığdırmaya çalışamadığım kadar satırlara dökemediğim kadar çok seviyorum "seviyordum" seni... ruhum
··
354 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.