Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Nergihan Yeşilyurt İle Yaptığım Röportaj
Nergihan Yeşilyurt 7 Nisan 1985 Trabzon/Maçka doğumlu. İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsünde yüksek lisans yapıyor. İstanbul’da yaşıyor. İlk Şiirleri Hece, Mahalle Mektebi, Hacı Şair, Sahte Vefa, İzdiham, Dergâh gibi dergilerde yayımlandı. Arkadaşlarıyla Davud’un İnsanları e-dergisini çıkarttı. İlk şiir kitabı “Otomatların Marşı” Hece Yayınları etiketiyle Haziran 2016’ da yayımlandı. Welcome To The Machine Üzerimizde gücenikliğimizden başka ağaç ürünü bulunmuyor başka metal ürünü bir güzel sürüldüğümüzün mahsulü Yeni yetme leşlerle yaklaşıyor ekranlar sokaklardaki, evlerdeki, kendimize kendimizi gösterdiğimiz ekranlar bugünlerde aynı şeyleri söylüyor olmanın ekranları, bulanık ve tuhaf bulunmanın alay konusu olmanın, acısız ve yüzüksüz parmakların ucunda ekranlar Ana maddesi bilinmeyen bir gülüşler içinden çıktığımız insanlar iyileşiyor manzara, başka insan ardında her şey birinci sınıf yırtılır duvar kâğıdı, koşul içeren sevgilerle, bakıp büyüttüğümüz tuğladan ve damardan insanodalarında bu önerme kaybolmuştur içerden yakılmış sokakların cebinden çıkardığın putun var bir son kullanma tarihi bu kısmı atlayalım. Bugünlerde Market Tanrısı Bakkal Tanrılarından daha çok dileği kabul ediyor. (Şiirlerin yayımlanması konusunda şairden izin alınmıştır) Nergihan Yeşilyurt Röportajı Soran: Emre Gül - E.G Cevaplayan: Nergihan Yeşilyurt - N.Y E.G: İlk soru biraz kendi açımdan bireysel olabilir. Soru şu: Benim de takip ettiğim Buzdokuz dergisinde (altıncı sayı) bir görsel şiiriniz yer alıyor. Şiir ne anlatırsa anlatsın, kelimelerle yazılır. Ki bu şiirde kelime de vardı ama yine de kâğıda dikili bir yaprak bulunuyor. Neden böyle bir yolu tercih ettiniz ve görsel şiir hakkında ne düşünüyorsunuz? N.Y: Görsel şiir aslında çok uzun zamandır kafa yorduğum, okumalar yaptığım, Türkiye’den ve dünyadan işleri takip ettiğim ama cesaret etmediğim bir işti. Bir şeyler yapmak istiyordum, ama bunun tam olarak ne olacağını kestiremiyordum. Uzun zamandır resimle de ilgiliyim. Suluboya resimler yapıyorum. İlk görsel işim Moero’da yayınlandı. “Herkesin Kendi Güneşi”. Şiir iki kısımdan oluşuyordu, güneşlerden görsel parça, düzyazı şiir olan “baykuş” bölümü. Ardından “somut şiir” dönmeye başladı kafamda. Yığın Ağacı da böyle ortaya çıktı, “Yığın Ağacı” bir “somut şiir”dir. Geleneksel kavramların modernize edilmesini severim. Çünkü aslında hepimiz çocukluğumuzdan besleniyoruz. “Yığın Ağacı”nda birden fazla ağaçtan toplanmış yapraklar bulunuyor. Yaprakları henüz yeşil iken kırmızı iple diktim kâğıda. Oldukça acı veren zor bir dikiş oluyormuş, bunu da tecrübe etmiş oldum. Yığın ağacı, Karadeniz kültüründe sembolik bir ağaçtır. Orada anlatmıştım zaten, etrafına mısır çalıları, dallar yığılarak oluşturulur, aslında bir ağaç değildir, bir nevi insanların icat ettiği bir ağaçtır. Ben de yapraklardan bir ağaç ürettim. Ama tabii ki amacım tabiatın ürettiği gibi olmayacağını vurgulamaktı, insanların bir şeyler üretirken zarar verdiğini ironik bir şekilde dile getirmek. Görsel şiiri, daha doğrusu şiirle resmi birleştirmeyi son zamanlarda daha çok seviyorum. Zaten oldum olası şiirin başka formlara dönmesi ile ilgili hep olumlu fikirlerim vardı. Terry Eagleton, “Bütün sanatlar şiirden doğmuştur,” der. Yani resim de şiirden doğmuştur, heykel de müzik de. Hepsi bir şiiri, şiirin bir formunu temsil eder. Ben şiirin yalnızca kelimelerle yazıldığını düşünmüyorum. Bu geçişlilik şiiri formlar üstünde bir yere taşıyor. O nedenle asla ölmüyor ve her badireden yara almadan çıkıyor. EG: Özellikle “Welcome To The Machine” isimli şiirinizde insanın teknoloji yoluyla insana yaptıkları ve insanın yabancılaşmasının izleri görülüyor. Kitabınızın kapağında yer alan el çizimini zamanında Dadaistler de kullanmıştı ve Dadaizm’de “makine fikirleri”, makinenin yeniden üretilmesi, biçim gibi konular üzerinde de duruldu. Bu açıdan, Welcome To The Machine’i ve genel olarak şiirinizi nasıl değerlendirirsiniz? N.Y: Sondan başa doğru cevap vereyim. “Welcome To The Machine” özelinde de Otomatların Marşı’nın tamamında da benim teknolojinin yoz kullanımı ile ilgili bir derdim var. İnsanların makineleşmesiyle ilgili, duygulanımın yitimi, düşüncelerin tektipleşmesiyle ilgili dertler bunlar. İnsanın temel unsurlarını tanımadan bunları korumadan kendini makineleşmenin içinde bulması, daha sonra yine hazırlıksız olarak dijitalleşmemiz… Tüm bunlar felsefi düzlemde bir anlam ve amaç sahibi olmadan teknoloji bağımlılığı içinde kalmamıza yol açıyor. Yakın geçmişte de bugün de hâlâ en büyük problemlerin başında bu geliyor. Bu nevden bağımlılıkların insan ilişkilerindeki yıkımlarını da şiirlerime taşımaya çalıştım. Elbette, benim şiirlerim Dadaizm perspektifinde yazılmış şiirler değil. Ama kapaktaki her sembolün bir anlamı var bende ve bilinçli olarak konulmuş semboller. Tasarımcıyla beraber çalışırken zaten bunun üzerine bayağı bir kafa yorduk. Sonuç olarak böyle bir kapak ortaya çıktı. Kitabın söylemek istediğine dair ipuçları vermesini ve benim estetik görüşümün bir yansıması olmasını çok önemsiyordum. Öyle de oldu. Benim için böyle bir kapakla çıkabilmek büyük bir şanstı. EG: Genç şairlere hangi isimleri ve yayınları önerirsiniz? N.Y: Genç şairlere şiir basan bütün yayınevlerini öneririm. 160. Kilometre, Ebabil, Nod ve şu anda yeni yeni İthaki ve Everest de yoğun bir şekilde şiir basıyor. Kuşaklarının, çağdaşlarının, üst kuşakların şiirini çok iyi okumalarını tavsiye ederim. Bu okuma okuyup geçmek değil yalnızca, şiirlere mesai harcamak da… Dünya şiirini ve şiir gelişmelerini takip edip son zamanlarda çıkan şiir eksenli dergileri de takip etmek de önemli. E.G: Dinlemekten en hoşlandığınız metal müzik türü nedir? Testament’in son albümü yeterince iyi miydi (Titans of Creatıon)? N.Y: Çok güzel bir albümdü. Tavsiye üzerine dinlediğim, bütün stresinizi alan türden. “Thrash metal” benim tarzım değil, ama ben çok beğendim. Genellikle kuzeyli grupları seviyorum ben. Senfonik metal, gotik metal, folk metal, prograsif ve heavy metal türlerini çok severim. Epica, Nightwish, Haggard, Rammstein, Dream Theater, Skald vb. gibi pek çok grup var listemde
Otomatların Marşı
Otomatların MarşıNergihan Yeşilyurt · Hece Yayınları · 201612 okunma
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.