girmeyin buraya, ikiyüzlüler, yobazlar,
kartlamış maymunlar, kalleşlerBu şahesere uygun görülen puanı görünce okuyup okumamakta bir ara tereddüte düşsem de, edebi olarak doyuma ulaşınca , o kadar mutlu geçti ki haftam, lezzeti halen damağımda. Bir boğa burcu olunca düşündüğüm tekşey “ LEZZET”. Kitapta bolca yeme, içme olması kabartmadı iştahımı öyle düşünülmesin. Nasıl olurda bugüne kadar bu kitabı tanımamış olmak, keşfedilmemiş olması beni çok cezbetti. Halen salyalarım akıyor….
Bugüne kadar eleştirdiğimiz her şeyi ama her şeyi 1500 yılında tastamam dibine kadar, kanırta kanırta eleştirmiş canım yazarım.
Ezberci eğitimimizi, öğretilenlerin hiçbir kapı açmadığını, bize anlatılmayan bilginin ve aklın değerini, kıskandığımız diğer eğitim sistemlerinde yalnız olmadığımızı Rabelais gözümüze sokmakta bu kitapta.
Yazarımız ortaçağın son demlerinde doğmuş. İçinde taşıdığı arayışını manastır manastır gezerek bulmaya çalışsa da, bilgi açlığını doyuramayarak üniversiteye gitmek isteyince dinsiz ilan edilmiş. Günümüzde de olduğu gibi , din otoritelerinden yediği vetoyla, yazdıkları yasaklanmış. ):
Sistemle derdi çok fazla olmasına rağmen vazgeçmeyip, doktor olmuş, Yunanca öğrenmiş.
Yazarımız yaşayamamış olsa da, aradığı , istediği hayatı yergi ve ironilerle dolu bu kitabında anlatmış.
Kitabımıza gelecek olursak;
Gargantua, annesi babası gibi bir devdir. Annesinin 16 ton işkembe yediği gün, sol kulağından doğuverir. Doğduğu gibi de ağlamak yerine ‘İçki!’ 'içki' diye bağırmaya başlar (çılgın).
Günlük süt ihtiyacı için on yedi bin dokuzyüz on üç inek gereken bir devden bahsediyoruz. Gerisini siz düşünün. Bu kadar yeme içme detayları veren yazarımızın çok başka göndermeleri vardır aslında (:
Anlatmak istediği belki Rönasans insanının bilgiye açlığı, belki o dönem din adamlarının aç gözlülüğü bilemem.
Babası ile yaptığı kaka muhabbetinden sonra, babası zekasını keşfeder , eğitim almasını ister.
Yıllarca aldığı ezber eğitimleri Gargantua’yı geriye götürür. Bu eğitim sisteminin değişmesi için Paris’e gider. Paris’teki eğitiminde hiçbir dakikası boş geçmez, astronomi gözlemleri, özgür tartışma ortamları, oyunlarla matematik, gerçek örneklerle konuların tekrarlanmasına fırsat tanınan eğitimi ile öğrenmekten, çalışmaktan hiç olmadığı kadar keyif alır.
Ve Gargantua yepyeni bir deve dönüşür. Bilgiye aç hepimizin istediği, ütopyamız olacak kadar güzel, hayal edilesi, okuması ilham verici Theleme Manastırını kurar.
Yazarımızın önsözünde dediği gibi, bu kitabı okurken gülmek yetmez. Bir köpeğin kemiğin iliğini çıkardığı gibi okunmalı.
Eğitim sistemimizi değiştirmek için yanımızda Gargantua gibi bir devin olduğunu, çizdiği yolda dev adımlarla, el birliğiyle Theleme gibi okullar inşa edebileceğimizi, hiç de zor olmadığını gösterir bize.
O zaman ne duruyoruz , yazarımızın istediğini yerine getirip Rabelais ruhuna kaldırın kadehleri