Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Başıboş hayvan sorunu
Sokakta yaşayan kedi ve köpeklerle ilgili yeni uzun bir yazı daha yazacağım. Çünkü az önce sanırım tek gözü kör ve diğer gözü de normal olmayan bir kedi gördüm ve yine yeniden üzüldüm. Geçenlerde topal bir kedi ve köpekte görmüştüm 3-4 gün içinde yani. Şimdi arkadaşlar sorunu temelinden bir eline alalım. Bu köpekler nereden çıktılar? İlk başta biz onları evcilleştirdik karşılıklı fayda sağlayacağımız bir şekilde beraber çalıştık geliştik. Tamam sonra ne oldu? Eskiden köylerde yaşarken bu hayvanların sayısı nispeten kontrol altında olabiliyordu. Çünkü vahşi yaşam bu kadar tahrip edilmemişti ve gıda sorunu vardı. 6 köpek yavrusunun 1i hastalıktan 1i açlıktan 1. diğer köpekler tarafından boğularak 1i tilki veya kurda yem olarak kapılıyordu. Kalan 2 köpek ise zaten sürüye yapılan bir saldırıda vs. zamanla ölüyor ve sayı kontrol altında duruyordu. Kediler için ise insanlar yerleşik hayata geçtiğinde onların gıda depolarının etrafında çoğalan kemirgenler vb. hayvanlar kedileri insanların etrafına çekmiş zaman içinde de bir birimize alışmışız. Aynı şekilde yine kedilerde doğal yollardan sayıları kontrol altında duran hayvanlardı. Peki sonra ne oldu? Bizler şehirler inşa etmeye başladık kocaman beton yerleşkeler öyle ki artık burada ne kurt var ne de doğal bir avcı. Yani yavrular ölmüyor. Bu bizim neden olduğumuz bir sorunlardan 1. si. Sonra çok büyük insan guruplarının çöplerinin bertaraf edilme sorunundan sokaklarımıza açık çöplükler yaptık. Bizim çöplerimiz bu hayvanların gıdasını oluşturdu. Haliyle açlık sorunu da çözüldü hayvanlar için. Birde teşvik ettik onları besleme istasyonları kurarak her markette mama satarak sokakta ki hayvanlara öyle kafamıza göre mama dökmeyi iyilik saydık. Ya sonra ne oldu? Olacak olan oldu tabii ki bütün hayvanlarda üreyebildikleri kadar üremeyi sürdürdü ve sayıları patladı. Bu onların suçu değil bakın insanlar bile hala bakabileceklerinden fazla çocuk yapıyor. Hayvanlardan böyle bir öz denetim beklenemez yani. Sayıları patlayınca ne oldu? Neden oldukları veya olabilecekleri halk sağlığı sorunlarına değinmiyorum orası akıl sahibi herkes tarafından zaten anlaşılabilir diye umuyorum. Bir sokak düşünelim besleme istasyonları, açıkta bırakılan çöplerle dolu hayvan sayıları hızla artar. Arttıkça bölgede ki gıda maddeleri azalır. Normalde doğal hayat bozulmamış olsaydı bu hayvanlar bölgeleri terk eder yeni alanlar arardı ve sorun olmazdı. Ama doğayı bozduğumuz gibi onun parçası olan bu hayvanları da bozduk. Temel içgüdülerini hızla yitiriyorlar bütün gün yatarak mamanın gelmesini gelmiyorsa ise kalkıp çöp kovalarını gezmeye başlıyorlar. Artık burada düzeltilebilecek bir şey kalmamış. Bu hayvanlar yeni koşullara uyum sağlamaya başlamışlar. Yeni koşullar küçük alanlarda çok fazla hayvan barındırıyor. Küçük alanlarda asla yeterli besin olmayacak çünkü sayıları kontrol altında değil. Küçük alanlarda kendi aralarında hızlıca hastalık yayacaklar. Mesela ben askerdeyken yemek hanenin önünde yatan 20-30 köpeğin hepsi uyuzdu sadece uyuzun derecesi değişiyordu. Çünkü sabit yaşama geçiliyorsa doğal sistemden ayrılıyorsan uygun bir sağlık sistemi kurman gerekir çünkü doğal sistemi terk ettin. Şimdi ne olacak milyonlarca kedi köpek hastaneler mi kursunlar? Veya biz mi onlara bakmayı sürdürmeliyiz? Eğer onlara bakmayı sürdüreceksek yapılması gereken hepsini numaralandırmak isimlendirmek düzenli takibini yapmak. Tedavileri ve beslenmelerini üstlenmeliyiz. Bunu yaparken devasa miktarda kaynak ve iş gücü gerekecek bütün bu enerjiyi 4 ayaklı dostlarımıza harcamalıyız diye düşünüyorsan. Anlaşalım çünkü ben bu hayvanlara para harcamak istemiyorum sen gelirinden bir pay ayır bunu düzenli olarak vergi olarak öde. Adaletli olan budur çünkü bu senin tercihin artık banane. Bence akıllıca ve mantıklı olan. Bu hayvanlara bu kadar kaynak ayrılamayacağı açıkken bunu zorlamanın manası yok. Barınak vb. çözümler işe yaramaz çünkü asla yeterince ilgi göremeyecekler asla yeterince destek alamayacaklar onlara eziyet etmiş olacağız. Tek yapılması gereken kısa sürede örneğin 1 yıl gibi bir sürede yakalanabilen bütün başıboş hayvanların yakalanıp acısız bir şekilde uyutulması. Yeni düzenlemelerle örneğin kapalı çöp kovaları gibi tekrar artmalarının önüne geçilmesi gerekiyor. 1 yılın sonunda ise bütün belediyelerde sahipsiz hayvan birimleri kurulmalı istisnasız bir şekilde başıboş hayvan tespit edildiği anda yakalanıp barınağa konulmalı. 1 ay içerisinde sahiplenilmeyen hayvanlar uyutulmalı. Bu hayvanların sorumluları varsa tespit edilmeli ve ağır yaptırımlarla cezalandırılmalı. Yapılması gereken budur. Şimdi diyebilirsiniz ki ya sağlıklı gencecik kediyi uyutmayı söz edebilecek kadar nasıl canavarlaşabiliyorsun? Arkadaşlar ben canavarlaşmıyorum insan olarak zaten hepimiz bunu yapıyoruz. Kurdumuz şehirlere bakın doğaya bakın kaç tane hayvan bıraktık ortada düzeni değiştiriyoruz ve bunun da sonuçları oluyor olacak. Kuzu eti diye bir şey var. Yavru koyunun eti. Bunu yerken kaç kişinin boğazı düğümleniyor? Yani bizler buyuz yani kalkıp ta sokağa mama dökünce sen değişmiyorsun. Bu sistemi de biz kurmadık. Yani kediler gelişip güçlenseydi eminim onlarda insanları tüketirdi. Yani bu düzeni biz kurmadık ama parçasıyız ona göre hareket etmemiz gerekiyor. Yapılması gereken bu yapay başı boş hayvan sürüleriyle uğraşmak yerine henüz bozulmamış ekosistemleri korumak doğal alanları arttırmaktan oluşuyor. Şehirde barınakta 500 köpek beslemektense doğal bir alanda yaşayan 10 tane kurdu hayatta tutabilmek çok çok daha önemli ve değerlidir. Kedi ve köpeklerle kurduğunuzu düşündüğünüz bütün iletişim çeşitleri ilahi bir şey değil evrimsel süreçte karşılıklı iletişim kurabilmemizi sağlayan bir çeşit etkileşimden oluşuyor buna ne derseniz diyin. Sevgi vb. Onların da duyguları var diyenler peki? Doğru onlarında duyguları var. Ve o yüzden sahiplenilen bakımı üstlenilen bütün hayvanların en iyi koşullarda yaşadığından emin olunacak. Sahiplenilmeyen hayvanlar ise sorumlulukları kişiler tarafından üstlenilmediği sürece asla ama asla kurduğumuz şehirlerde güvende olmayacaklar. Peki kısırlaştırma? Bu çok maliyetli bir iş üstelik antibiyotik kullanılıyormuş. Antibiyotiklerin belki de 20-30 yıla kadar etkisi kaybolacak hal böyle iken bu çok değerli kaynağı neden olduğumuz bir soruna dökmek bence çok yanlış. Maddi yükü de var. Ve hala halk sağlığı problemleri devam edecek çünkü düzenli veteriner kontrolleri olmayacak ki? Aşıları yapılmayacak ki? Zaten bunların hepsini ancak sorumluluğu bir kişi tarafından alınırsa olur. O zaman da başıboş olmaz. Yani sorun başıboş hayvan sorunu bu ve çözümü de bu. Ben leş yiyen köpek gördüm. Açlıktan yiyor diyorlar. Olabilir ama benim zaten onun ne yediğiyle bir derdim yok ki. Benim derdim o köpek birisini ısırırsa ne bulaştıracak nasıl bir hastalık çıkarak bu. Leş yiyen bir köpek tarafından ısırılmak ister misiniz? Kedilerde öyle zamanında bilinçsizce sokak kedilerine besleme yaparken bütün dışkısı kurtçuk dolu kediler gördüm videosuyla veterinere gidip onlara ilaç aldım. Bana da bulaşabilirmiş dikkatli olmalıymışım. Ben ilacı veriyorum da döküyorlar 2-3 ay sonra yine çıkıyor. Çünkü aynı yerden yiyip aynı yerde yatıyorlar bu şekilde hastalıkla mücadele edilemez ki. Şu an yaşayan başıboş köpeklerin çektikleri acılara sebep olan biziz. Bizler şu an zalimlik yapıyoruz. her yaralı sakat hayvanın sorumluluğu bizde nasıl bu kadar duyarsız bir toplumda yaşıyorum böyle. Yani işte akıl ortada, mantık ortada geriye ne kalıyor zanlardan başka.
·
116 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.