Gönderi

324 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 33 hours
Tarihî Hesaplaşma
Yazar, Osmanlı tarihinin en tartışmalı ve hakkında muhtemelen en fazla yazı yazılan ve yorum yapılan padişahı II. Abdülhamid’in tahttan indirilişini müteakip Selanik’e sürgüne gönderilmesi ile Balkan devletlerince Selanik’in işgal tehlikesinin baş göstermesi üzerine Selanik’in tahliyesi kararı çerçevesinde Selanik’ten İstanbul’a dönüşüne kadar olan zaman dilimini konu olarak ele almıştır. II. Abdülhamid’in sürgün yılları, sürgün doktoru Atıf Hüseyin Bey’in kalemiyle anlatıma kavuşmuştur. II. Abdülhamid ve sürgündeki hanedan üyelerinin doktoru olan Atıf Hüseyin Bey, her günkü rutin sağlık ziyaretlerinde Padişah’ı konuşturmakta ve konuşulanlar doktorun eve dönmesini müteakip kâğıda dökülmektedir. Romana özelliği veren temel konu hesaplaşmadır. Adeta eserde otuz üç yılın hesabı tarih karşısında okuyuculara sunulmaktadır. Osmanlı’nın en kritik otuz üç yılının 320 sayfaya sığdırılması mümkün mü? Asla mümkün olmamakla birlikte temel suçlamalar ve II. Abdülhamid’in bunlara yanıtları kapsamında genel bir çerçeve çizilmektedir. Yazar esasında tarihimizde ideolojik yaklaşımların en fazla görüldüğü netameli bir alana el atarak cesur bir girişimde bulunmuştur. Efsanelerin, doğru ve yanlışların, ak ve karanın karıştığı, herkesin kendi açısından baktığı ve gerçekliği bir şekilde bilinçli veya bilinçsiz görmek istemediği tarihin bu tartışmalı alanına el atmak gerçekten büyük bir cesaret işidir. Gerçekliğe son derece susadığımız süreçte bir nebze de olsa tarihî hakikatlerin ortaya çıkmasını sağlamasıyla eserin önemli bir işlev gördüğünü söylemek mümkündür. “Bir karış toprak kaybedilmedi.” efsanesinden İmparatorluk’un satıldığı yaygarasına kadar gerçeklikten uzak ve her türlü suiistimalin olduğu bir alanda kalem oynatmak kolay olmasa gerek. Böyle durumlarda doğrucu Davut rolünü kimse kabul etmek istemez. Böyle durumlarda ön yargıların yıkılmasının atomun parçalanmasından daha zor olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Tarihî olayların değerlendirilmesinde ve anlaşılmasında, bizde ihmal edilse de, konunun psikolojik boyutu önem arz etmektedir. Eser bu anlamda yeterli düzeyde olmasa da II. Abdülhamid’in hâlet-i ruhiyesini irdelemesi bakımından önemlidir. Merhum Faruk Erem’in “Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar.” vecizesinden hareketle bir adli vakanın bile tam olarak anlaşılmasında psikolojik boyut son derece önemli iken tarihî bir şahsiyetin anlaşılmasında da bu unsur göz ardı edilemez. Hele hele otuz üç yıla dair bir hesaplaşmada konunun psikolojik yönlerine değinilmemesi mümkün değildir. Eserdeki psikolojik analizler sathi kalsa da bu yönde önemli bir adım atılmış olması bakımından bunu belirtmek gerekir. Eserde üslup akıcıdır ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Kurgu büyük ölçüde tarihî gerçeklikle bağdaşmaktadır. Yazar, kurguda tarihî vesikaların ötesine çıkmayı pek tercih etmemiştir. Bununla birlikte eserde yazım kurallarına gerekli riayetin gösterildiğini söylemek mümkün değildir. Yazım yanlışlarından noktalama işaretleri hatalarına kadar birçok konuda özensizliğe eserde rastlanmaktadır. Bu tür eserlerin yayımlanmadan önce emektar bir musahhihin elinden geçmesi son derece faydalı olacaktır. Konuyla ilgili aşağıdaki birkaç örnek söylenenleri kanıtlayacak niteliktedir: - İki tırnak içerisindeki doğrudan alıntıların virgülle bitmesi: Normalde iki tırnak arasındaki ibareler hakkında cümleyse sonunda nokta kullanılması gerekirken bu konudaki kurallara uyulmayarak genellikle tırnak arasındaki ibareler virgülle bitirilmiştir. (s. 16, 17) Ayrıca bu virgüllerin de koyu olmasının sebebi anlaşılamamıştır. - Doktor Atıf Hüseyin Bey’den doktor olarak bahsedildiğinde “doktor” kelimesinin ilk harfi büyük yazılırken II. Abdülhamid’den bahsedilirken padişah kelimesinin ilk harfinin büyük yazılmaması yanlıştır. (17, 42) Aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğu’ndan bahsedilirken imparatorluk kelimesi kullanıldığında ilk harfin küçük yazılması doğru olmamıştır. (s. 19, 33, 41, 180) Aynı şekilde Hz. Muhammed yerine peygamber kelimesi kullanıldığında ilk harfin büyük yazılması gerekir. (s. 29, 223) Aynı şekilde Allah yerine yaratan kelimesi kullanıldığında ilk harf büyük yazılmamış ve tamlama eki kesme işareti ile ayrılmamıştır. (s. 253) - Allah Resulü derken r harfinin küçük yazılması ve kesme işaretinin kullanılmaması (s. 27) - “öğlene doğru” değil, “öğleye doğru” şeklinde yazılması gerekir. (s. 42, 193) Eserde maalesef yanlış kelime kullanımı ve bilgi yanlışları da yer almaktadır. Hz. Muhammed’den sonra ülke yönetiminin başına geçen kimse “halife” olarak adlandırılmaktayken “halef” (sonra gelen) ve “vekil” kelimelerinin kullanılması doğru değildir. (s. 27, 134, 256) aile anlamındaki “al” kelimesiyle Osmanlı ailesi yerine tamlama kullanıldığından “Al-i Osman” denmesi gerekirken “Al-Osman” denmesi hatalıdır. (s. 29, 30) Eserin en fahiş hatası Tevfik Fikret’in ünlü “Bir Lahza-i Teahhur” adlı (Bir Anlık Gecikme) şiirinin “Bir Anlık Hatırlama” olarak ifade edilmesidir. (s. 35) Mithat Paşa’nın Arabistan’a değil de Yemen’e sürgün edildiği bilgisi önemli bilgi yanlışlarındadır. (s. 166, 200, 309) Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun ilk beş paragrafının tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir.
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229.9k okunma
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.