Kitap, 2. Abdülhamid Han'ın tahttan indirildikten sonra Selanik'teki Alatini Köşkü'ne sürgüne gönderilmesi ve burada doktoruna anlattığı hayat ve saltanat hikayesinin kurgulanmasından oluşmaktadır. Sabık Sultan bir gece yarısı getirildiği terk edilmiş köşkte üç buçuk yıl dış dünyadan yalıtılmış bir şekilde ev hapsi yaşamıştır. 33 yıllık saltanatın ardından yaşadığı bu süreç yorgun ve yaşlı hükümdarın bünyesine çok ağır gelmiştir. Sürgün hayatında karşılaştığı muameleler ise hükümdarın ruhunda iyileşmesi mümkün olmayan yaralar açmıştır. Kimine göre eli kanlı bir "Kızıl Sultan" olan despot ve vehimli bir hükümdar. Kimine göre ise Osmanlıyı ayakta tutan kusursuz ve muhteşem bir hükümdar... Günümüzde iki kutba bölünen Türk siyasetinde ve toplumunda da 2 farklı Abdülhamid figürü karşımıza çıkıyor. Ama ideolojik körlük ve saplantıardan ayrılarak Abdülhamid Dönemi'ni değerlendirdiğimiz de iki görüşün de eksik ve hatalı olduğunu görebiliyoruz. Üç buçuk yıl boyunca Sultan'ın doktorluğunu yapan Doktor Atıf Hüseyin hiç sevmediği Sultan'ın doktorluk görevinin kendisine verilmesi üzerine büyük bir şok yaşar. 33 yıl boyunca bitmek tükenmek bilmeyen şüpheleriyle İmparatorluğu yöneten ve insanlardan sürekli jurnaller toplayıp insanları sürgüne gönderen halkı inim inim inleten birinin doktorluğunu yapacaktır. İlk başlarda büyük bir nefretle başladığı görevine Sultan ile yaptığı konuşmaların ardından dört elle sarılmaya başlar. Sohbet edip tanımaya başladığı Sultan aslında hiç de düşündüğü gibi birisi değildir. Avrupa kültürünün etkisinde yetişmiş, Alafranga müzik dinleyen, Alafranga saat kullandıran, Operaya bayılan, Avrupa'dan sürekli polisiye roman çevirten, marongozlukta mahir olan, hayvanlarla arası çok iyi olan ince ruhlu bir insan olduğunu kavrar doktor. Bu düşünce ve ruh halinde olan bir Sultan'ın nasıl İslamcılık politikası ile koca İmparatorluğu yönettiğine anlam veremez. Ama ilerleyen sohbetlerde kafasındaki sorulara hükümdar birer birer cevap verir. Doktor askerlere belli etmeden her sohbette küçük notlar alıp evindeki not defterine her şeyi kaydetmektedir. Böylece 12 defter tutulmuştur. Bu defterler zamanın ruhunu anlayabilmek için çok değerlidir. Sultan adeta bütün yasaklamalara rağmen bir yolunu bulup hatıratını doktor üzerinden yazdırmış ve geleceğe ve gelecektekilerin vicdanına bırakmıştır. Tarihi şahsiyetler bugünün şartlarıyla ideolojik körlüklerle degerlendirilip yorumlanamaz. Dönemin ruhunu ve şartlarını göz önüne almak ve ona göre tarihi kaynaklardan degerlendirme yapmak gerekir. Tarihi şahsiyetler üzerinden ideolojilerin şekilendirildiği günümüzde çıkar odaklarının bizim hakikati görmemize engel olmalarına müsade etmemeliyiz. 2. Abdülhamid'e farklı bir pencereden bakmak isteyen herkese tavsiye edebileceğim bir kitap. İyi okumalar dilerim ...

Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,6bin okunma

·

36 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.