Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kimbilir kaç kez beddualar okudum şu var olusuma...
Marry Shelley Ünlü kadın hakları savunucusu Mary Wollstonecraft ile filozof William Godwin in kızıdır. 18 yasında bu eseri yazmaya başlar. 1818 yılında yayınlanır. Baslangıçta kendi ismi ile yayınlamaz çünkü dönemin şartları için bir kadının yazması iyi karşılanmaz. Bilimkurgunun ilk örneklerinden sayılsada felsefi içeriği ve betimlemeleriyle edebi tarafı da ağır basar. Ve kendisinin en keyif aldıgı şeyin hikaye yazmak oldugunu söyler : hayal kurmak ve hayallerini zihninde canlandırmak. Kitap Walton un kardeşine yazdığı bir mektup ile baslar. Yalnızlığından dem vuran Walton bir gün gemisine Victor Frankenstein gelir. Ve onun hayat hikayesi ile devam eder. Başlangıcta Walton dan ilerleyeceğini düsündüğünüz kitap Frankenstein'ın hikayesiyle sizi alır götürür ve kitabın sonuna geldiğinizde Wattson karakterinin silinmiş oldugunu fark edersiniz. Hikayeyi kısaca şöyle özetlemek gerekir. Doktor Victor Frankenstein bilim aşığı, bilgi tutkunu olan bir adam olarak karşımıza cıkar. Frankenstein genellikle yaratığın ismi olarak anılır halbuki onu yaratan karakterin adıdır. Frankenstein annesinin ölümünden sonra ertelenen Ingolstadt yolculuğuna çıkar. Birçok profesörden ders alır ancak aldığı eğitimler kendisini tatmin etmez. Kendisinden önceki bilimin ısığını takip edip kendisi bilinmeyen güçleri araştıracak, yaratılısın en derin sırlarını keşfedecekti. Ve doğa felsefesi ile kimya ile uğrasmaya başlar. Yaşam ve ölüm ile ilgili çalışmalar yapan Frankenstein cansız varlıklara hayat verebilmenin fikriyle karşı karşıya bulur kendini. Bunda hem karakterin hemde yazarın erken yaşta annesini kaybetmesinin bir etkisi olduğu akla gelebilir. Ve zorlu bir sürec kendisini bekler. Ceset mahzenlerinden topladığı kemikler ve parçalarla evinin çatı katında yaptıgı atölyede çalışmalarını sürdürür. Nihayetinde cansız bir varlığa can vermeyi başarır. Bu yaratık insandan daha iri cüsseli, iğrenc görünen bir varlıktır ki kendisi de cok korkar. İnsan cansız bir varlığı can vererek Tanrı yerine mi geçmek istedi? Bilim tanrının yerini aldığını söyleyebilir miyiZ? İnsan kendi yarattığı varlıktan neden korkar ki? Ya da neden kötü/çirkin yaratır? Yaratıcısı dahi yarattığından korkarsa onu istemezse yaratılanın tavrı ne olmalı? Bu sorular surdan doğuyor : Yaratık başlangıcta iyi. Henuz bir şey bilmiyor. Karışık ve belirsiz duygular içinde. Anlamlandırmayı arıyor. Tıpkı yeni doğan bir insan gibi. Deneyimleriyle, gördükleriyle öğrenmeye başlıyor. Baslangıcta iyi olan, yardım eden, insanları anlamaya calısan yaratık karşılaştığı kötü muameleye karşı kötülüğü öğreniyor. "Kimseyle bir bağım ya da ilişkim olmazsa payıma düşecek şey ancak nefret ve kötülük olur. Halbuki başkasından göreceğim sevgi işlediğim suçların günahlarını ortadan kaldıracak.... Hainliklerimin hepsi tiksindiğim zorunlu yalnızlığımın ürünü. Dengim olan biriyle yasadığımda erdemlerim mutlaka ortaya çıkacaktır. Hassas bir varlığın yakınlığını hissettiğimde şimdiki halimle dısarıda kaldığım hayat zincirine ve olaylara bağlanabileceğim. " Her suçlu kişi kötü olarak düsüne bilir miyiz? Kötülüğe sebebiyet cıkaranında en az onun kadar sucu yok mudur? Kitap iyi, kötü, özgür irade kavramlarıyla ahlaki açıdan değerlendirebileceğimiz aynı zamanda yaratan/yaratıcı arasındaki ilişkiyi de ele alabileceğimiz tarzda çok iyi işlenmiş. Kitaba bu açıdan yaklaştıgınızda etkisinden cıkamayacağınız bir eser. İyi okumalar.
Frankenstein ya da Modern Prometheus
Frankenstein ya da Modern PrometheusMary Shelley · Can Yayınları · 201813,9bin okunma
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.