Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kuraklık, deprem ve sel gibi felaketlerin ard arda gelmesi, hatta iç içe geçmesi hiç şüphe yok ki rastgele değil, asla tesadüf olamaz. Hep ifade ettiğimiz gibi, bu afetlere ve yol açtıkları kayıplara iki cihetten bakmalıyız: Biri, Allah’ın koyduğu ve fenlere konu olan âdetullah kanunlarına riayet edilmemesi. Nitekim sellerin vurduğu şehirlerimizdeki alt ve üst geçitler fennî kurallara uygun olarak inşa edilmiş; çadırlar suyun biriktiği çukur alanlara kurulmamış ve konteynerler dere kenarındaki kaygan zeminlere konulmamış olsaydı bunca can kaybı olur muydu? İşin diğer ciheti yine Rabbimizin koyup en son ve mükemmel şeklini Kur’an ve İslamla bildirdiği İlahî kanunlara da uyulmaması. Kâinatta cari kılınan yaratılış kanunlarıyla da tam bir uyum içinde olan dinin prensipleri, öncelikle Kur’an’ın dört temel esasından biri olan adaleti kesin olarak emrediyor. “Adaletle hükmedin ve emanetleri ehline verin” diyor; “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” ikazında bulunuyor. “Kul hakkıyla huzuruma gelmeyin” İlahî emri olağanüstü bir hassasiyet gerektiriyor. Son dönemde bilhassa bu hususlarda İlahî ölçülerden çok uzaklaşılması, yapılan bütün ikazlara rağmen zulümlerin ve hak gasplarının devam etmesi ve bunlara büyük bir ekseriyet tarafından duyarsız kalınması, hatta bir şekilde destek verilmesi gadabı celb etti. Deprem sonrası Hollanda’dan gelen arama-kurtarma ekibindeki bir elemanın “Sizler ne yaptınız ki Allah’ı bu kadar kızdırdınız?” sualinin cevabı bu inatçı hukuk tanımazlıkta. Depremden sonra bile zulümlerin, ayrımcılıkların, duyarsızlıkların ve fırsatçılıkların devamı, toprağın ardından su unsurunu da harekete geçirdi; huzur, sükûnet ve sekînet menzili olan Balıklıgöl’ü bile bu hale getirdi. Bütün bu afetler bize verilen “Hâlâ mı aklınızı başınıza almayacaksınız?!!” mesajları... İbret alabilenlerden olmak duasıyla. Kazım Güleçyüz
··
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.