Gönderi

192 syf.
5/10 puan verdi
Yonca Kız, Türkiye’ de çocuk edebiyatı eserlerinin yeni yeni oluşturulduğu, yazarların pedagojik bilgilerinin düşük seviyede olduğu bir dönemde yazılmıştır. Kemal Bilbaşar eserlerinde, çok çalışan ama az mutlu olan köy insanlarının hayatlarını anlatır. Eserlerinde, Anadolu kasabalarının ruhunu görebilirsiniz. Bu eserindeki aşırı duygusallık ve rastlantılar da bizlere Yeşilçam filmi havası verir. Yonca’nın kasabasındaki insanların fakirliği, şehirden bihaber yaşamaları, şehir hayatına uyum sağlayamamaları, Yonca’nın şehirde yaşayan fabrika sahibi amcası ve paşa torunu karısının kötü kalpli olup onları ezmesi, çingenelerin Yonca’yı kaçırıp kırbaç zoruyla ona dans etmeyi öğretmeleri, Yonca’nın babasının tam güzel bir hayat kuracaklarken haksız yere çıkan bir kavgada öldürülmesi buram buram Yeşilçam filmi kokar. Kitapta Yonca, çingenelerin elinden kaçıp kurtulacak ve bir karı kocanın evine sığınacaktır. Bu karı kocanın, Yonca’nın İzmir’e ilk gelişinde yolda gördüğü gelin ve damat olması kitaptaki olağanüstü rastlantılardan sadece biridir. Eser, çocuk kitabı olarak yazılmasına rağmen içerisinde şiddet unsurları da vardır. Örneğin, Yonca’nın kırbaçlanması bir çocuğun düşünce dünyasını olumsuz etkileyebilir. Ama o dönemde yazarların pedagojik bilgileri düşük olduğundan bu tarz sıkıntılar yaşanmıştır. Eserde birey ve toplum, aile, dayanışma, sevgi temaları işlenmiştir. Yazar, eserin yazıldığı dönemin toplum yapısını ve Anadolu halkının sorunlarını dile getirerek toplum ve birey temasını gözler önüne serer. Fikrimce bu temayı, günümüz çocuklarının hepsi kavrayamayabilir. Çünkü o dönemin toplum yapısıyla bu döneminki arasında farklılıklar vardır. Örneğin günümüzde, çingeneler tarafından kaçırılıp meydanlarda dans ettirilen kız çocukları ve hayvanlar yok. Teknoloji ile birlikte köyde yaşayan bir çocukta, şehirde yaşayan çocuğun gördüklerini görüp yaşadıklarını yaşayabiliyor. Günümüzde, farklı kesimler arasındaki kültürel farklar gittikçe azalıyor. Bunun yanında Bibaşar, Yonca Kız ile ailesinin arasındaki sevgi bağını, aile bağını bizlere çok güzel göstermiş. Yonca Kız’ın babasının ona ‘’Yonca kızım, yonca kızım, uğuru, kısmeti bolca kızım.’’ Tarzındaki seslenişleri içimi ısıttı. Yani Bilbaşar, eserini okuyan çocuklara aile ve sevgi kavramları üzerine düşünme fırsatı da vermiştir. Kahramanımız Yonca Kız akıllı, becerikli, yardımsever bir kız çocuğudur. Bazen küçük çocuklara ablalık ediyor bazense çeşitli ev işlerinde annesine yardım ediyordur. Ayrıca okulunda da yemeklerini arkadaşlarıyla paylaşıyor, herhangi bir kavga olursa araya girip sorunu güzellikle çözüyordur. Yonca’nın böyle bir kız olması, kitabı okuyan çocuğa da örnek olabilir. Neden olmasın ki? Sonuçta bu davranışlarıyla Yonca, arkadaşları ve ailesi tarafından çok sevilen bir kız. Ayrıca, yine kitabın yazıldığı dönemden kaynaklı kitapta belli başlı tipler mevcut. Bu tipler Yeşilçam filmlerindeki klasik tiplerdir. Yonca’nın annesi ve babası sürekli çalışan fakat mutlu olamayan, ezilen köylü tipidir. İbrahim Bey fabrikatör, kendini beğenmiş, işçi sınıfını ezen, gözü paradan başka bir şey görmeyen erkek tipidir. İbrahim Bey’in karısı padişah torunu, kendini beğenmiş, insanlara etek öptürtmeye meraklı bencil kadın tipidir. Yonca kız ise, işçi sınıfının çocuğu olarak doğan masum ve iyi kalpli çocuk tipidir. Bu kitabı okuyan bir çocuk, bu tiplerden faydalanarak o dönemin toplumsal yapısı hakkında da yorum yapabilir. Hatta ailesiyle karlı bir yılbaşı akşamı Yeşilçam filmi izlerken film hakkındaki yorumlarıyla anne ve babasını gururlandırabilir. Hangi anne baba, çocuğunun Yeşilçam dönemi hakkında yorum yapmasından gurur duymaz ki? Bilbaşar, eserde halk söyleyişlerini de sıklıkla kullanmıştır. Türklerin, eski zamanlardan beri kullandıkları öğütlere eserde bolca rastlamak mümkün. Örneğin Yonca Kız ve ailesinin, İbrahim Bey’in evinde rahat edememelerinin üzerine birinin ‘’Bir gaşık aşım, kaygısız başım.’’ Demesi. Daha sonra, yine eserde geçen ‘’Çıkrık benim, tel benim, kahyam mıdır el benim…’’ ‘’kul kapısı, el kapısı’’ tarzındaki söylemler çocukların kelime hazinesini, zenginleştirir. Bu kitabı okuyan bir çocuk günlük hayatında, başkasına muhtaç olmakla ilgili bir olay yaşadığında bu söyleyişlerden faydalanabilir. "Yonca kız adam olmaya bir türlü akıl erdiremiyordu. Ama Kocanine'sine de niye kadın değil de adam olacağını bir türlü soramıyordu." Alıntısında gördüğümüz gibi yazar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de eleştirmiştir. Çocuklar, bu kitabı okuduktan sonra toplumda hala sıkça kullandığımız adam olmak kalıbını duyduklarında durup düşünebilirler. Yonca Kız, başından geçen onca kötü olaya rağmen kitabın sonunda mutluluğa kavuşmuştur. Kötü kalpli İbrahim Bey ve karısı ise hapse girmiştir. Bu durum çocuklara, kötülerin er ya da geç cezalandırılacağını gösterir. Sonuç olarak bu kitabı okuyan çocuk aile, sevgi, dayanışma üzerine düşünebilir. İnsanları hor gören, para düşkünü, yalancı insanların eninde sonunda hak ettiklerini bulacaklarını kavrayabilir. Türkçemizin güzel söyleyişlerinden birkaçını hayatına katabilir. Yonca Kız ve annesine sahip çıkan Hatice Hanım’ ın ‘’ Hayvanları sevmeyen, insanları sevmesini bilmez.’’ Sözleriyle hayvan hakları konusunda bilinçlenebilir. Yonca Kız, yazıldığı dönemden kaynaklı bazı eksiklikler barındırmasına rağmen çocuklara birçok değeri aşılayacak önemli bir eserdir.
Yonca Kız
Yonca KızKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 2015386 okunma
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.