Gönderi

Var mıyız? Yok Muyuz? Yaşamda olabilen bazı insanların görünmeyen yükleri olabilir. Bunu her insanın anlayamayacağı boyutta sırlar ile ilgisi vardır. Bu durum yine de hakikatin o insan olduğunu söylemeye yetmez. İnsan hakikatin kendisi değil aracısı olabilir. Halden anlayanı yoktur o insanların. Her insanın kendi işine geleni değil tüm varlığın işine gelen yararı söyledikleri için kendilerine uzak bulurlar. Varlığı ortaya koyan fiziksel olarak boşluk doldurmak demek değildir. İçimizde taşırız kendimizi. İnsanın en ağır yükü içinde taşımak zorunda kaldıklarıdır. Son nefesi en ağır yüküdür insanın. O nefesi doğru, gerçek, erdemli ve ilkeli yaşam adına taşıyan insan hakikate yaklaşabilir. Birbirimize o kadar muhtaç ve çaresiz varlıklar olduğumuz halde birbirimizden çaldığımız maddi güçler ile birbirimize muhtaç olmadığımızı zannederiz. Oysa yan yana değilsek birbirimizden çalmak o o gücü hissetmek bile mümkün olmadığı halde yok olduğunuzu bir türlü idrak etmeyiz. Birbirimizden hileler ile güç çalarak aşırı bir ego ve benlik sanrısı içinde boğuluyoruz. Her gece kendimiz ile yanlışlarımızı bir yere asabilsek her sabah yeni umutlara sarılmayı hak edecek durumda uyanabiliriz. Hakikat'ın ne olduğunu insanlık tam olarak tanımlayabilmiş değil. Aslında herkesin işine gelen farklı olduğu için hakikat tanımlanamaz şeklinde yaygın bir kanı oluşmuştur. Bu durumda ne desek, ne düşünsek, ne yazsak eksik kalır, tam olmaz. Hakikati tek bir kişi söyler yanlışı içine düştüğümüz müddetçe koro halinde bir hakikat yankısının ses yükseltme olanağı ortadan kalkıyor. Hakikati her devirde o zaman yolcularından biri söyleyebilir. Söyleyenden çok söyletene bakmak gerekir. Söyleyenin enerji yoğunluğu hakikate bağ kuran bir frekans ile buluştuğu anda o gücü durdurmaya hiçbir dünyevî güç yetmez. Hakikat bir enerjidir. Zamanın içinde farklı insanlarda farklı durumlar ile bedenlenir ve erişilmesi zor bir ruha bürünür. Hakikati doğal yasalar hepimize us ve duyunç aracılığıyla söyler. Biz neye kulak veririz? İşimize gelene! Hakikat ile yolumuz bu sebeple kesişmez. Yolu hakikat ile kesişen insanlar o sese kulak verdiği ve duyuncunda onu hissettiği için bu yoldan kendisini almaya bile kendi gücü yetmez. Kimse tüm varlığın dışında ve üstünde değil ki dışarıdan bakıp hakikat budur diyebilsin. Düşünsel yazın çabalarını bu uyanışı insanın içinde başlatmak adına bir fırsat olarak görmek gerekir. Çoğunluk değil yazılanları, kendini bile tam okuyup anlayabilmiş değil. İçinden çıktığın yeri anlayamadan dışı anlayamazsın. Hakikat mana aramaktır. Kabuk kırmak kolaydır. Sonra o kabuğa geri dönmek mümkün değildir. Bu durum çıktığın kovuğu unut anlamında anlaşılmaması gereken bir durumdur. Dışarıya çıkmaya tam hazır olmak, dış ortamında o hazırlığa uygun olmasına bağlıdır. Bu bizim kontrolümüzde bir durum değildir. Zaman ve mekan denen yaşam sahnesi fırsatını bize sunan bir güç var. O büyük enerjinin küçük parçaları olarak ömrümüz ve çabamız kadar dünyada yer kaplayabiliriz. Biz o güçten içimizde o güç ile bağ kurabilecek, ilham kaynağı olabilecek sınırları ve kuralları olan bir alan içinde o hakikati farkında olmadan iyi veya kötü roller üstlenerek gerçek yaparız. İyiler ve kötüler işte tamda bu noktada siyah ve beyaz gibi ayrışır. Her iki tarafta hakikat biziz der. Kötülük maddi güçleri ele geçirmek yoluyla hakikate daha yakın gibi şeytani bir yol izleyerek insanları aldatır. İyilik insanları gerçekler ile yüzleştirmek yoluyla taraftar ve güç kaybeder. İyilik hakikate en yakın çabadır. İyilik adı altında kötülüğün çabaları ile gerçek iyilik dünyada karıştığı için insanlar seçimlerini hiçbir zaman doğru yapamazlar. Maddi gücü kendi çıkarına kullanan kötülük iyiliğin tarafına geçecek insan yetiştirmenin önüne bu sebeple sürekli engel yığar. O zaman yolculuğu içinde ki yokluğu (hiç olmayı) kim tanımlayacak sorusu havada mı kalacak. Her insan yaşamda ki çabası ile o tanıma katkı sunar. Bir asır önce ki faydalı sanılan bir buluş bir asır sonra insanlığın aleyhine bir buluş olduğu anlaşılabilir. Hakikat bizazda deneme yanılma sürecidir. Teknoloji iyi bir gelişme algısına sahiptir. Doğru kullanımı konusunda iyi bir gelişme olduğunu söylemek mümkün değildir. O zaman bu gelişmenin eksik ya da gözden kaçan birilerinin işine geldiği gibi kurgulanan tarafı bu hakikat gibi görünen algıyı zedeler. Hiçbir varlık yokluk içinde hakikati tek başına izah edemez. Yokluğu hiç olduğumuzu bilmeme durumu olduğunu idrak etmeden varlığımızı var sayamayız. Zıtlık üreterek ayrıştırma yoluyla zıtlıkları birbiri ile çatıştırarak bundan nemalanan dünya düzeni insanı insanlıktan çıkarmış durumdadır. Hakikat orada dururken ne olduğunu tam bilmediği bir zıtlığın içinde kalarak ziyan eder insan tüm yaşamını. İnsan zihninin bazı kavramlardan arınması gerekir. Bunun mümkün olabilmesi için kötü örneklerin ortadan kalkması gerekir. Organize ve eşgüdüm içinde bir kötülük yaşamın nasıl olması gerektiğini belirlediği müddetçe bu çok mümkün gözükmüyor. Doğal yasalar bu sebeple zaman durakları içinde canlı yaşamını sıfırlayarak yeniden yaşam alanını evrim ile açar. Dünya bugün böyle bir metafizik güç ile insanın içinden çıkılmaz hale getirdiği dünyaya yeniden çeki düzen vermenin çağını doğal yasaları işleterek açmıştır. Azgınlık hakikat sayıldığı için bunun cezasını insan us'unu aşan bir gücün müdahalesi vermektedir. Vermeye başladı bile. Görmeye göz, duymaya kulak, hissetmeye duyunç yeter. İyi olarak bildiğimiz ve inandığımız durumların aslında kötü olduğunu anlamak ve yüzleşmek hakikat kapısını açar. İyi, kötü, güzel, çirkin, doğru, yanlış, yalan ve gerçeğin algı üreterek birbirine karıştığı her dönem insanlığın buhran dönemidir. İnsanlık yeni bir buhran dönemini azgın azınlığın doyumsuz şeytani niyetlerinin çabaları sonucu yaşamak zorunda kaldı. Örneğin su içince iyi, sele maruz kalıp boğulunca kötü bir algı üretir. Saç bir kadına çok yakışır güzelliğine güzellik katar. O saç bir yemeğin içinde insana aynı duyguyu üretmez. İyi, güzel ve doğru olarak bildiğimiz her şeyin kötü bir tarafı olabilir. Bu durum o nesne ve olayı tamamen iyi veya kötü yapmaz. Uyanmak bu idraki düzeye ulaşabilmek demektir. ] Önder KARAÇAY [
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
··
155 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.