Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
ASLINDA CENNET DE YOK Uzun bir yorum olacağını seziyorum. Kim bilir, bir çırpıda yazamayabilirim belki de. O halde vakit kaybetmeden başlayayım –Yorumun yazılma sürecini metne dahil etmek de bende bir tarza dönüştü artık sanırım- Yazardan okuduğum ikinci kitap. Daha önce de Toplum Böceği’ni okumuştum. Yani zaten sevdiğim bir kalem Kerem Işık kalemi. Bazı okuyucuları Işık’a bu iki kitabın çok farklı olduğunu, aynı kalemden çıktığına inanamadıklarını söylemişler. Abartılı bir yorum olduğunu düşünüyorum. Konu bakımından keskin bir ayrım olduğu söylenebilir belki ama bu dahi itiraza açık bana göre. Toplum Böceği’nde adıyla doğru orantılı olarak toplumsallık ağır basıyorken Aslında Cennet de Yok daha bireysel. Ama bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan anlatımdır ve her iki kitapta da işlenmiş bir dil kokuyor buram buram. Her iki kitapta da lezzetli bir tat okşuyor ruhumuzun damağını. Her bir öykü, nakaratın varoluş olduğu güzel bir şarkı gibi. Evet, her öyküde varoluşsal sorunlar temel izlek. Rahatsız edici değil bu. –Aynı konu etrafında yazılmış öykü kitaplarını sevmediğim bilinen bir durumdur ama Varoluşun bir istisna olduğunu düşündüğüm de bilinir.- Varoluşun tekrara yenilmeyen, ezilmeyen bir farklılığı var. Her anın varoluşu kendine özgüdür çünkü. Bu nedenle varoluşun asla klişeleşemeyeceğine inanıyorum. Öykülerde izlek olarak yer almasa da sezgisel bir şekilde kendine özgü bir ahenkle göz kırpan dizeler görüyoruz. Yazar bunu bilinçli mi yaptı bilmiyorum. Diğer Metinlerarasılıklardan farklı olduğunu düşünüyorum bunu. “Gönderme” demekten çok “Ahenk sezdirme” demek istiyorum ama bu terimi beğenmedim. Gönderme olarak görmüyorum ama ne diyeceğimi de bilmiyorum. Örnekleri aşağıya alıyorum. “Sokak lambaları bir bir yanıyor” (S. 48) Şimdi, bu cümleyi okuyan biri kendi kendine nasıl mırıldanmasın İlhan’ın o ünlü dizelerini? Üstelik öyküyle bağlantılı olmamasına rağmen “Sokak lambaları birden yanıyor” Bu şehir o eski İstanbul mudur?” “Günün en güzel saatleri bunlar” Cümlesini okuyunca öyküyle –Hiç demeyeyim haydi- pek bağlantısı olmasa bile içimiz “Yanımda kal” diye eklemez mi? Bunların yanında alıştığımız Metinlerarasılıklar da yoğun. Kimi öyküler bazı şairlerden birkaç dizeyle açılıyor. Şimdi nakaratı varoluş-Yaşamanın anlamsızlığı mı desem- olan şarkılara kulak verelim. Bakalım Işık nasıl tanımlamış bize yaşamı “Yaratımların en geçicisi yaşamdır” (S. 22) “Başı sonu belli olmayan ve eşi benzeri kokuşmuş aklımdan başka yerde bulunmayan bir tuhaf sarmal oldu yaşam.” (S. 27) “Usul usul anıları biriktirmekti yaşam” (S. 63)) Yaşamla ilgili söyledikleri bunlarla sınırlı değil elbette. Ben sadece tanım mahiyeti taşıyanları aldım buraya. Yoksa çarpan, yoran, karanlıkta bırakan ve daha bir yığın olumsuz hareketler ortaya koyan bir fail olarak çıkıyor karşımıza bu kitapta. Bir buçuk sayfayı kat etmişken-Yazmak da bir yoldur belki- daha öykülere dair özel bir şey söylemediğimi görüyorum. Eh iç sesim söylemişti uzun bir yorum olacağını. Bazı öyküler için birkaç kelam edeyim madem. Şimdi kelam edeceğim öyküleri seçmek üzere kitaba gitmek için yazıma ara veriyorum. Bunu yazmama gerek yoktu elbette ama yazmak istiyorum. Boşluklar, suskunluklar da çok şey söyleyebilir belki ve bu söylenenleri yazanın bilmesine gerek de yok. Bir süreliğine yazıdan ayrılıp verdiğim esle okuyanı baş başa bırakıyorum. Evet, verdiğim es, bana da bir şey söyledi, Öykülerden özel olarak bahsetmemek daha iyi. Ahengi bozmadan sanırım bitirmeliyim yorumu. Sahi yaşamak mı delilik, delilik mi yaşamak? Velhasıl * Aslında Cennet de yok güzel bir kitap * Kerem Işık iyi bir kalem * Maalesef yazarın çok az kitabı var. İyi okumalar 05.06.2022 Tuba VURAL
Aslında Cennet de Yok
Aslında Cennet de YokKerem Işık · Yapı Kredi Yayınları · 2015171 okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.