Gönderi

132 syf.
·
Not rated
·
Liked
ATLARI UÇURUMA SÜRMEK EVET, Uzun ve sonsuz bir virgül kılığında bir Evet’le başlamış oldum yorumuma. Üslubuma baktığınıza bile anlaşılıyor artık değil mi bir kitabı beğenip beğenmediğim? (Bu iki paragrafı tersten okumakta hiçbir sakınca yoktur) : :)) Evet’in kılığına girdiği virgül bile uzunsa bu yorum nasıl kısa olacak bilemiyorum. Belki de virgüllerin omuzlarına yükleyeceğim kelimelerin yokluğunun ortaya koyacağı tüm anlamları. Kitaba BA-YIL-DIM Sevmediğim hiçbir öykü yok. Belki Az sevdiğim olabilir ama ben az sevdiklerimden değil en çok sevdiklerimden bahsetmek istiyorum daha çok. Çünkü Az sevdiklerimi öne çıkarırsam o öyküleri sevmediğim, zayıf bulduğum sonucu çıkarılabilir ki ben bunu hiç istemiyorum. Böyle bir yanlış anlaşılmaya yol açma ihtimalim bile söz konusu öykülerdeki şiirsel dilin bana darılmasına neden olur. Ben, bu kitabı mı yoksa Herkesten Sonra Gelen’i mi daha çok sevdim bilemedim. Bana bu kitabı daha çok seveceğim söylenmişti ama emin olamadım. Yorumumu yazmayı bitirince o kitap için yaptığım yorumumu okuyacağım. Belki bir karar verebilirim hangisini daha çok sevdiğime. Kitapta ne ararsak var. Güçlü duygular, toplumsal eleştiri –Birçoklarının yaptığı gibi basitçe değil yalnız- ve elbette çok çok güçlü bir dil Bu iki gücü bünyesine alan sağlam, gücüne güç katan nahif öyküler. Sahi, öyküler o kadar, o kadar nahif ki… Söz gelimi ölmüş bir annenin, kendinden nefret eden oğluna olan kırgınlığının anlatımı… Ne desem ki burada? Ben demeyeyim, cümle nahifliğiyle ruhunuza dokunsun. “Sen de bir kadının uydurulmuş onlarca tekrarından birine tutunup geldin dünyaya oğlum.” (S. 31) Bu arada yazarımızın mahareti bitmiyor. Sen anlatıcı tekniği oldukça zordur eğer mektup formatında değilse öykümüz. Kolayca diğer anlatıcılara kayabilir dikkatli olunmazsa sen anlatıcı. Ancak yazarımız bu anlatıcıyı birçok öyküde ustalıkla kullanıyor. Öyküleri okurken buraya yazacağım bir sürü cümlem vardı. Üşendim, nasıl olsa hatırlarım diye ama keşke küçük küçük yazsaymışım. Neyse yavaştan o en sevdiğim öykülere geçeyim. Güneş’in Öbür Batışı Kendini kolay ele vermeyen bir öykü. Farklı anlamlar vererek okunabilir. Ben şimdi verdiğim anlamı yazarak bir kabalık etmek istemiyorum. Karanlık Acının tepeden tırnağa nahifliğe kesmiş anlatımını tadıyoruz, kokluyoruz, duyuyoruz. Serander Kuşları Oldukça yoğun bir öyküydü. Yukarıda “Ne ararsak var” demiştim ya, Serander Kuşları tam da öyle bir öyküydü işte. Vaveyla Nefret Edilene Dönüş teması yine çok nahif işlenmiş bu öyküde. Ayrıca babanın yalan söyleyen bir kadına sempati duyması durumu bana Ayfer Tunç’un Evvelotel Saklı kitabında yer alan “Doğru” öyküsünü hatırlattı. Yüzleşme Tam adı gibi bir öyküydü deyip susayım. Özetle 1- Kitap çok çok iyiydi ve iyi bir metin okumaya özlem duyarsam rastgele bir sayfa açıp ruhumun ihtiyacını gidermeme çok müsait 2- Bahsetmediğim öyküler kesinlikle kötü değil. Nitekim Yeşil Perdeler öyküsünden güzel bir pasaj da alıntıladım kendim için 3- Tabii ki tavsiye ederim benim gibi okurlara 13.07.2022
Atları Uçuruma Sürmek
Atları Uçuruma SürmekEmin Gürdamur · Hece Yayınları · 2017206 okunma
·
122 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.