Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Nikolay Vasilyeviç Gogol, Bir Delinin Hatıra Defteri
Merhabalar. Bugün karşınıza Nikolay Vasilyeviç Gogol'un "Bir Delinin Hatıra Defteri" adlı eseriyle geldim. Bu kitaba yapılan kötü yorumları gördüğümde açıkçası çok şaşırdım ve okumakla anlamak arasındaki büyük bir farkı bir kez daha görmüş oldum. Gogol'un bu eserini okuduğumda aklıma Franz Kafka geldi. Franz Kafka'nın anlatım şeklini bu eserde de göreceksiniz. Kitapta gerçeküstü bir anlatım vardı. Etkileyici bir eserdi. Dünyayı farklı bir gözle gören, algısal gerçekliği bozulmuş karakterlerin olduğu bu kitap, zihnimizin sınırlarını zorlarken bir yandan da dönemin yaşayışı, siyasi yapısı hakkında da bilgi veriyor. Gogol'un sıradışı bakış açısıyla, gerçeküstü anlatımla yazdığı bu trajikomik öykü, toplumdaki insanlar arası makam ve mevkiden ötürü oluşan sınıf farkının insanların karakter ve davranışlarına nasıl sirayet ettiğini konu alan bir eserdir. İnsanlar arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor. Devlet dairelerindeki üst sınıf memurları eleştiriyor. Alt sınıfı ezme, hor görme, kendini üstün görme, ayrım yapma gibi konulara da değiniyor. Kitap üç kısımdan oluşuyor. 1-Bir Delinin Hatıra Defteri 2-Palto 3-Burun Kitabın içeriğini siz okurlar için biraz değinmek istiyorum; Bir Delinin Hatıra Defteri; yaşadığı zor hayat hikayesi içerisinde kendini bulma arayışı ve sonrasında bu ağır hayata fazla dayanamayıp akıl sağlığını kaybetmesi üzerine yazılmış güzel bir hikaye... Aksenti İvanoviç; kibirli ve zengin aristokratın yanında çalışır. Onun hak ettiği değeri görmemesinden başlayan stresini, öfkesini, yorgunluğunu ve bunların sonucunda girdiği bunalımı anlatıyor. Üstüne müdürünün güzeller güzeli kızını görüyor ve aşık oluyor. Bunu öğrenen müdürü kendisini azarlayıp aşağılar. Sürekli ezilen ve hayata tutunmaya çalışan bu memur adam kafayı iyice bozar. Bu bunalım delirmeye kadar gidiyor. Köpeklerle konuşacak, kendini İspanyol kralı sanacak kadar deliriyor. Bir sabah gazetede İspanya'nın kralının bir türlü seçilemediği ile ilgili bir yazı okuyor kahramanımız, bu süre zarfında aşık olduğu kızın da başkasından hoşlandığını öğreniyor ve iyice yıpranan kahraman sonunda neden İspanya'nın kralının seçilemediğini anlıyor çünkü kral kendisidir. Evet, kendisini kral ilan ederek deliliğini açık etmiş bulunuyor. Peki neden kral oluyor? Gerçek hayatta bir memurdan fazlası olamayacak olan bu adamın kadınların sadece rütbelere önem verdiğini düşünmesi, en üst rütbeye sahip olduğunda sevileceğine inanması onun İspanya kralı olmasını kaçınılmaz kılıyor. :) Akıl hastanesine yatırılır fakat o kendini İspanya'da krallığının başında sanar. Akıl Hastanesini kendi krallığı gibi görür, oradaki insanları da ona hizmet eden, halkın kralı gibi görür. Dik başlılığı,doğruyu söyleyip sözünü esirgememesinden dolayı orada türlü işkencelere maruz kalır. İşkenceler o kadar ağırdır ki gözlerinin önüne annesi gelir ve kendisini kurtarması için ona bile yalvarmaya başlar. Onun bu acı sonu bana "Bizlere hiçbir zaman gerçek akıl hastaları gelmez, gerçek akıl hastalarının hasta ettikleri kimseler gelir" sözünü hatırlattı. Ona yapılan bu zulüm, bu ayrım onu delirecek duruma kadar getirdi. Onu delirten ona bunu yapanlardı. Sınıf ayrımının toplumu ezen baskısını ele alırken, bir yandan da hayatta kendine bir yer bulmaya çalışan bu insanın umutsuz arayışını ortaya koyarak, yazar bizi derinden etkileyecek bir hayatı gözler önüne serdi... Palto; insanların etrafa kibir saçıp kendilerini üstün görmeleri sonucu diğer insanlarda ne gibi yıkımlara yol açtığını anlatıyor. Hatta bu insanların yaptıkları ve bıraktıkları hasarla bazı insanların ölüme kadar sürükleyebileceğini dile getirdi. Burda da bize bu kibrin bir hayata mal olduğunu gözler önüne seriyor. Hayat şartları, çalışma şartlarında ki üst derece sertlik ve yoksulluk detaylı bir şekilde okuyucuya aktarılmış. Bu şartlar içerisinde yaşayan alt kademelerden bir memurun , yalnızca bir Palto alabilmek için neler yaşadığını ve bu Paltoya nasıl bir değer biçtiğini iliklerimize kadar hissettiriyor. Yazar; sıradan insanların çektiği sıkıntıları, maruz kaldığı eşitsizlikleri ve çektikleri acıları, hikâyesinin baş kahramanı olan Akakiy Akakiyeviç'in yaşantısıyla tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Ana karakterimiz Akaki Akakiyeviç alt tabakadan zor şartlarda geçinen işini çok severek yapan bir memurdur. Akakiyeviç'i sürekli 'üst tabakadan' olan insanlar aşağılayıp hor görüyorlar. Acımasız şakalara maruz bırakıyorlar. Kendisi bunların hiç birine tepki vermiyor çünkü biraz da sınıf ayrımının verdiği ezilmişlik hissi var. Kışın ve soğuk havanın bastırmasıyla eski, artık kullanılamayacak durumda olan paltosunu giyerek gidiyor işe. Ve üst tabakadaki arkadaşları bu defa paltosunu hedef alarak acımasız eleştiride bulunuyorlar. Sonrasında Akakiyeviç her şeyinden kısarak yepyeni bir palto yaptırıyor kendisine ve kısa zamanda paltosu çalınır. Paltosunu çaldıklarında karakterin içinde olan çaresizliği ve onun felaketi olacağını fazlasıyla hissettim. O kadar çabalamıştı ve ölümüne sebep olan da o palto oldu. Üst tabakadan yardım istedi fakat karakter adeta yerin dibine sokulmuştu. Başkaları için mühim olmayan şeyler bazıları için ne kadar da önem arz ediyordu. Bu yardım üzerine işittiği azar, onun üzerinde büyük bir etki yapar. Akakiyeviç'in hastalanıp ölmesine kadar giden bu hikâye, aslında bitmemiştir. Akakiyeviç'in ölümünden sonra hayalet olarak kasabada görüldüğüne ve geceleri insanların paltolarını aldığına dair çıkan söylentiler, en son olarak bakanın paltosunun çalınmasıyla sona erer. Anlayacağınız Fyodor Dostoyevski'nin, "Hepimiz Nikolay Gogol'ün paltosu'ndan çıktık" demesi boşuna değildi. Çünkü burada bahsi geçen palto sıradan bir palto değildi. Belki de insanı insan yapan ruhu değil, insanı insan yapan belki de sadece bir paltoydu... Burun; bir gün uyandığında burnu yerinde olmayan bir adamın başından geçenleri anlatıyor. Bu hikayede burun metaforu kullanılmış. Alegorik bir anlatımla, mizah ve yergi barındıran bir kitap...Okurken bana "Dönüşüm" romanını hatırlattı. Hayatınızda aklınıza getirmediğiniz bir şeyi kaybettiğinizde ne kadar da değerli olduğunu anlıyorsunuz. Mesela burnunuz. Günlük hayatta pek aklımıza getirmeyiz burnumuzu. Olmadığında ne hissedeceğimizi de pek düşünmeyiz. Hikayemiz, bir sabah kahvaltı ederken ekmeğinin içinden çıkan bir burun ile bu enteresan hikaye gelişir. Okurken göreceğiniz üzere oldukça saçma olan bu hikayede yazar bize ne anlatmak istiyor olabilir? Çalıştığı kurumdaki memurları ve çevresini düşündüğünde burnu olmadan ne kadar kötü görüneceğini düşünmekten kendini alıkoyamaz. Hemen başkomiserin yanına gider ve burnunun bulunması için ne gerekiyorsa yapılmasını ister. Başkomiserse oralı olmaz. Önceleri saygı duyulan bir adam olan karakter, burununu kaybetmesiyle birlikte aşağılanmaya başlar ve mutsuz olur ancak burununu geri almak için elinden geleni yapar ve bu kez burnunun peşine kendi düşer. Bir de ne görsün? Burnu 5. dereceden memur olarak sokaklarda geziniyordur. Ortadan kaybolur burnu ve onun bulmak için herşeyi yapar sonunda başarılı olur. Bu olaydan sonra, adam hayatına daha mutlu bir şekilde devam eder. Kaybolan burun, insanın her alanına sirayet eden iktidarsızlığı ve ezilmişliği simgeleyen bir metafordur. Toplumda mevkilere verilen abartılı önem, burnu kaybolan devlet memurunun düşünceleri ile yansıtılmaya çalışılmış. Niteliği olmayan insanların liyakatli insanları geçebileceğini söyleyerek eleştiriyor. Bence burada kaybolan ve bulunan sadece bir burun değildi... Keşke daha önce okusaydım dediğim bir eser oldu. Okurken çok zevk aldım. Beğenmeyen ve kötü yorum yapan okurlara da bir kere daha okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü gerçekten anlayarak okuyan bir insan için akılda kalacak, sıradışı bir kitaptır. Gogol'un bu eseriyle tanışmak beni çok mutlu etti. Üç hikâyede birbirinden güzeldi. Ama beni derinden etkileyen Akaki Akakiyeviç'in hikâyesi oldu... Akaki Akakiyeviç'in hüznü, acısı, paltosunun çalındığında ki çaresizliği beni derinden etkiledi. Kesinlikle tüm okurlara tavsiye ediyorum. Kitabın vermek istediği mesajlar çok değerli. Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorum...
Bir Delinin Hatıra Defteri (Burun ve Palto Öyküleriyle)
Bir Delinin Hatıra Defteri (Burun ve Palto Öyküleriyle)Nikolay Gogol · Ren Kitap · 201755,5bin okunma
··
732 görüntüleme
esma okurunun profil resmi
Gerçekten çok güzel bir inceleme olmuş 🌺🌺 kitabı yeni bitirdim ardından sizin incelemenizi okudum kitabı beğendiğim kadar sizin incelemenizi de beğendim. Kitaba karşı ön yargılıydım kitabı bitirdiğimde ön yargım biraz olsun kırıldı sizin incelemeniz sayesinde hiçbir ön yargım kalmadı. Sayenizde kitaba farklı bir bakış açısıyla baktım ellerinize sağlık, kaleminize sağlık. 🌷🌷
Zehra ERBEK okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 😊🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.