Gönderi

502 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Kitap 7 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm olan Delilik Dağları’nda çok güzel bir konu maalesef çok fazla gereksiz ayrıntıyla heba edilmişti. O kadar çok ayrıntı, terim vardı ki hikayeye odaklanmak çok zordu. Üstelik seçilen mekan ve bu mekana bağlı olarak gelişen karanlık ama bir o kadar heyecanlı atmosfer çok başka bir seviyeye çıkarabilirdi hikayeyi. Son kısımları saymazsak gerçekten okunacak gibi değildi. Baştaki bölümleri biraz kısıp sondaki gizeme biraz daha fazla ağırlık verilseydi çok daha iyi bir sonuç ortaya çıkardı. İkinci macera olan Charles Dexter Ward Vakası ise mükemmeldi. Charles’ın karanlık kişiliği ve yaptığı karanlık işler adım adım gerilimi artırıyordu. Bilinmezler de artınca iyi içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu kurguyu. Ve bu da çok güzel olmuştu hikayenin atmosferini düşünürsek. Charles’ın yaptıkları başlarda biraz kızdırsa da sonlara doğru işin içinde adeta kaybolup tek başına kalması da çok üzücüydü. H.P. Lovecraft’ın böylesine karanlık bir konuyu gene karanlık metodlarla anlatması muazzamdı. Üçüncü kısım olan Cadı Evindeki Düşler ise kısacık ama bir o kadar hüzünlü bir hikayeye sahipti. Gilman adında bir gencin rüyalarında yavaş yavaş ele geçirilmeye başlandığını görmek ve Gilman’ın buna karşın hiçbir şey yapamaması çok üzücüydü. Yoğun bir doğaüstü anlatıma sahip bu hikayede korkutuculuğun verdiği çaresizlik insanda birden fazla duyguyu uyandırıyordu bu yüzden. Her ne kadar yanında ona yardım etmeye çalışan insanlar olsa da rüyalarında gene yalnız başına bununla mücadale etmek zorunda kalan Gilman asla unutulmayacak bir karakterdi benim için. Randolph Carter’ın İfadesi’ne gelirsek, 6 sayfalık kısa bir bölümdü. Carter ve arkadaşı Warren’ın bir mezarlığa gidişi ve orada Warren’ın bir mahzene girip kayboluşu anlatılıyordu. Arkadaşına nazaran doğaüstü konularla daha ilgili olan Warren’ın mahzene girişi sonrası kaybolması üzerine Carter’ın sorgulanmasını görüyoruz. Bilinmeyen Kadath’a Düş Yolculuğu’unda ise bir önceki kısımda gördüğümüz Carter’ın Kadath adında bilinmeyen bir dünyaya gitme arzusunu görüyoruz. Bir önceki kısımda Carter’ın bu konulara olan az ilgisini göz önünde bulundurursak ilginç bir durumdu. Bir de bir önceki kısıma göre çok daha fantastik bir evren vardı. Bu da beni rahatsız etti. Ortada tutarsız bir durum vardı. Tabii Lovecraft buradaki Carter’ı paralel evrendeki bir başka Carter olarak düşünmediyse. Onun dışında çok fazla özel isim, kavram ve yer vardı. Çok kafa karıştırıcıydı ve odaklanması zordu bu bakımdan. Kendimi tam olarak bu hikayeye hiç veremedim o yüzden. Gümüş Anahtar’da gene Carter vardı. Bir önceki hikayenin devamı gibiydi bir anlamda. Ama bu sefer Carter otuzlarında ve artık o düşsel yolculuklara çıkamaz bir haldeydi. Haliyle oldukça durgun, karamsar ve kendini boşlukta hisseder gibi bir hali vardı. Bu boşluğu doldurmak için birçok şeyi denese de gene de hiçbir şey eskisi gibi olmuyordu. Bütün bu arayışların sonunda bir gün dedesi ona gümüş bir anahtarı anımsattı. Anahtarı bulduktan sonra Carter bu anahtarı kullanarak bir anda geçmişe gitti. Zaman ve mekana hükmeden bu anahtar sayesinde Carter üstü kapalı anlatılsa da birçok macera yaşadı. Bütün bunları başka birinden dinlediğimiz için haliyle ne gibi şeyler yaşadığını kestirmek çok kolay değil. Ve son hikaye; Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi. Carter’ın bir anda sırra kadem bastığını gördük burada. Oysa daha önceki hikayede gördüğümüz kadarıyla gümüş anahtar sayesinde başka bir zamandaydı sadece. Burada ayrıca daha önceki Warren olayındaki tutarsızlık da giderilmiş oldu. Çünkü Carter için zaman başı ve sonu olan bir kavram değildi. Tabii anahtarın güçleri zaman yolculuğuyla da sınırlı kalmadı. Carter’ın zamanlar, evrenler ötesi yolculuğunu da görmüş olduk. Kendini bambaşka bir yerde ve durumda bulan Carter bir anda acı gerçeği de keşfetmiş oldu maalesef. Başlarda bütün her şeye hakim olmak isteyen, her şeyi bilmek isteyen Carter’ın zamanla durumunu kavramasını ve eski bildiği dünyaya dönmek istediğini ama bunun önünde büyük engeller olduğunu anlaması oldukça üzücüydü. Carter’a ne olduğunun ve ne olacağının hala gizemini koruması da güzel şekilde düşünülmüş bir şeydi. Çünkü Lovecraft uçsuz bucaksız hayallerini bir anlamda okura teslim etmiş oldu bu şekilde.
Toplu Eserler 1
Toplu Eserler 1H. P. Lovecraft · Dost Kitabevi · 201180 okunma
·
278 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.