Gönderi

74 syf.
7/10 puan verdi
Dönüşüm ama neye?
Kitap hakkında ön bilgi verme ihtimalime karşılık, hepinizi ufaktan uyararak yazmaya başlıyorum! İlk önce biraz kitap hakkında ön bilgi vermek istiyorum. Gregor Samsa pazarlamacılık yapan ve bu işiyle geçinen sıradan bir insan. Hepimizin şu anda yaptığı gibi işi ve evi arasında yaşadığı düzenli hayatıyla kitabımıza giriş yapıyor. Günleri aynı sıradanlıkta devam ederken bir gün uyandığında yatakta kendini bir böcek olarak buluyor. Burada aslında yapılan her şey metaforik bir benzetme, kanaatimce. Beni asıl şaşırtan şey 1915 (bin dokuz yüz on beş) yılında yazılan ve günümüz çağıyla hiçbir alakası olmayan bir kitabın nasıl bu kadar günümüze ayna tuttuğu gerçeğidir. Yaşadığımız zor şartlar, yoğun çalışma saatleri yüzünden kendimizi maddi ve manevi dünyadan soyutlamış durumdayız. Çoğumuz yediğimiz yemeği ve barındığımız yeri geçindirme derdinde iken gerçekten bir böcekten farkımız kalmıyor. Bize verilen idrak ve düşünme yetisinden uzaklaşıp daha dünyevi sorunlara odaklanıyoruz. Bir insan olarak kendimizi ve kendi benliğimizi anlamaktan çok uzaklaşıyoruz. Ailesinin ona bir yerden sonra sırt çevirmesi ise beni asıl üzen konu olmuştu açıkçası. Gregor Samsa'nın terk derdi ona sırt çeviren ailesini daha iyi şartlarda yaşatmaktı. Hatta o kadar çok buna layık görmüştü ki kendini, dönüştüğü böcek halinde bile amacı işe gitmekti. Çok uzunca bir süre bir insanın böceğe dönüşme ve bunu kabullenme evresini okudum. Göz gezdirdiğim bütün incelemelerde çoğu incelemeci bunu sıkıcı ve gereksiz uzun bulsa da ben gayet yerinde olduğuna inanıyorum. Empati yaptığım zaman büyük ihtimalle böyle olağan dışı bir durumu kabullenmek belki de benim için bir asır sürerdi. Kitapta değinilen metafor ve anlatılmak istenen benim için çok netti. Yazar anlatmak istediklerini akıcı bir dille kaleme almıştı. Varoluşçuluk* akımının önde gelen isimlerinden biri olan Kafka yazdığı bu kitapta da bir kez daha bizlere iç karmaşaları ve varoluşsal sancıları göstermiş oldu. Benim tavsiyem bu kitabı okumanızdan yana. Bu eser bizlere bu akımı çok net bir şekilde anlatmakta ve sınırlarını çizmektedir. *Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da, özellikle Fransa’da ortaya çıkan, varlığın, varoluşun özden, içerikten önce geldiğini, yani insanın önce var olduğunu, daha sonra tutum ve davranışlarıyla, eylemleriyle kendini sürekli olarak yarattığını, biçimlendirdiğini öne süren, insan ne ise o değil, ne olmuşsa odur diyen felsefe ve yazın akımı, öğretisi.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225.4k okunma
·
91 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.