Gönderi

115 syf.
·
Not rated
Kutlu'nun sade ve samimi anlatımı herkesin malumudur. Uzun Hikaye'de Sosyalist Ali'nin, oğlunun gözünden hikayesi anlatılır. Sürekli bir göç vardır, kasabadan kabaya savrulan bir baba oğul. Yerleşik olamama hali Kutlu'nun kendi hayatında da mevcuttur. Babasının görevi nedeniyle küçükken sürekli yer değiştirme durumunu bizzat tecrübe eder. Kitap iç içe geçen hikâyelerden oluşarak bütün bir hikayeyi oluşturur. Yazarın yazdıklarına bir daha geri dönmeme, düzeltmeme prensibi bazı yazım yanlışlarını beraber getirir. Mesela "film" kelimesinin " filim" şeklinde yazılması gibi. Sait Faik ve Sabahattin Ali'nin çizdiği yolda ilerleyerek kendine has bir hikaye dili oluşturan Kutlu yazarken edebiyat yapmanın peşinde değildir, böyle bir kaygısı olmadığını da kendisi gerek verdiği söyleşilerde, gerek katıldığı bazı programlarda dile getirir. Peki sanatlı bir yazım tarzı yoksa Kutlu'yu okuru tarafından bunca sevdiren şey nedir diye soruyor insan. Açık ara samimiyet ve halkın içinden bir dil kullanması derim galiba. Yer yer arabeske kaçan cümleler okusak da bu okuru rahatsız etmez onun öykülerinde. Kitabın filminin yapıldığı da çoğunluğun malumudur. Önce filmi izleyip sonra kitabı okuyanlardan biri olarak " Ayakkabılar eskir be Ali'im yeter ki biz eskimeyelim" repliğini kitapta görmeyi umsam da, sanatlararasılık buna müsaade etmedi. Senaryoda yer alan bu söz hikaye içerisinde yoktu. Ancak kullandığı teknik yani tümevarım yöntemiyle kurgu oluşturması benim için Uzun Hikâyeyi farklı kıldı. Engelli Celâl'in hikayesi, Katiplik yapan Ali karakterinin çorak okul bahçesini cennetten bir köşe haline getirmesi, emek verdiği sürece okul müdürünün somurtarak bakması, sonrasında emeğin üzerine konması ve Ali'nin bir gecede bahçeyi talan ederek yetişen nevaleyi herkese dağıtması, bir nevi robinhoodluk yapması yani. Dönemin güncel olaylarının hikâye içerisinde kullanılması; Zeki Müren'in bahçesinde petrol aranması, Eti Bank'ın Ambarlı santrali olayı vs. Sarhoş Hakkı'nın mezarlıkta yaptığı cümbüş, Tabelacı Turan'ın hikayesi, balondan ortalığa saçılan güller ve Venüs kuaförü... Hasılı kelam Kutlu, taşranın gizli kalan sevdalarını, uzaktan sevmelerini, yer yer güldüren çoğunlukla düşündüren hikayelerinde meddahlık havasını da estirerek anlatıyor. Çoğunluğun okuduğu bir kitap olduğunu düşünüyorum, benim gibi geç kalanların ise bir günde bitireceği bir kitap. İyi okumalar.
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336.6k okunma
··
248 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.