Donatien Alphonse François Marquis de Sade. Daha tanınabilir bir kısa isimle Sadizmin kurucu babası Sade. Fransa'da Devrim gerçekleşmeden önce de gerçekleştiği sırada da ve sonrasında da kişiliğinin tüm özelliklerini koruyan, savunan; ahlakı bir yük, kiliseyi bir safsata, Tanrı'ya inanmayı bir lüzumsuzluk ve akılsızlık olarak gören ama yaptıkları ve inandıkları ile "Canavar" olarak adlandırılan bir saray soylusudur deSade. Onun canavarlığı, işlediği suçların cinayetlerle eşdeğer görülmesinden geliyor. Sade, arzuları, hayalleri ve istekleri uğruna toplumsal ahlakı hiçe sayıp özellikle şiddeti kullanarak cinselliğin sınırlarını zorlamak istiyor. Bu manada yazdığı kitaplar, onu okuyanların gözünde canavarlığını tanımlıyor. Kendinden bahsederken aşırılığını toplumun kabul etmediğini ama bu aşırılığının kendi gözünde doğal olduğunu söylüyor ve temellerini doğanın işleyişine bağlıyor. Bu konuda Pascal, Lucretius gibi kişileri tarafına çekiyor. Bir aristokrat olmasına rağmen Devrim gerçekleşip de tutuklandığında kendisini bir devrimci olarak tanıtıyor. Aristokrarlığın kendinde olmadığını iddia ediyor. Onun tutuklanmasına neden olan da zaten eylemleri değil de aristokratlığı oluyor. İlte tam da bundan gelen güçle giyotinde idam edilmesi gerekirken bir torpille cennet diye alandırdığı ve burada türlü eylemlerimiz gerçekleştirildiği bir pansiyona naklediliyor. Sade'nin biyografisi üzerinden gidilen bu roman, Onun kitaplarından Yatak Odasında Felsefe adlı kitabının oluşumunu anlatıyor ve özellikle de 120 Gün'ün iğrençliğini gösteriyor. Bir büyücü gibi bağlıyor kadınları kendine. Kime nasıl yaklaşacağını çok iyi biliyor ve narsistliği, egosu, sınıf farkına inacı ve kadına yaklaşımı onun aslında inkar ettiği yönünü gösteriyor. Sade'yi tanımak için okunması gereken bu kitaptan sonra yazmış olduğu kitapları okumayı merak da edebilirsiniz, onlardan nefret de edebilirsiniz.

Yatak Odasında Terör:sadeSerge Bramly · Everest Yayınları · 200184 okunma

·

106 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.