Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Biz onun mücadelesi önünde saygıyla eğiliyoruz.
Rahşan Demirel, Kürt halkına yönelik baskılara karşı 21 Mart 1992 yılında İzmir Kadifekale'de bedenini ateşten gömlek yaptı. Direnişin sembolü olan Newroz günü, ateşi harlamak için hiç tereddütsüz tutuşturdu bedenini. Tıpkı Diyarbakır zindanında teslimiyete karşı bedenini ateş topuna çeviren Mazlum Doğan gibi... Mardin Nusaybin'de 1975 yılında dünyaya gelen Rahşan Demirel, devletin baskılarla, zorla köyünü boşaltması üzerine ailesiyle birlikte İzmir Kadifekale'ye göç etmek zorunda kaldı. Topraklarından ayrılmayı kabul edemeyen Rahşan, bunu ihanet olarak görüyordu. Kadifekale'yi çok sevmesine rağmen onu köyünden ayıran gerçekliği kabullenmiyordu. Neden anadilini konuşamıyor, Kürtler katlediliyor ve Kürt olduğu için horlanıyordu. Bunlar onun için sorgulanması ve cevap olunması gereken sorulardı. Kürt halkının yaşadıklarını derinden hisseden Rahşan, gördükleri zulme karşı öfkesini hiç sakınmadan her yerde gösteriyordu. Bir arkadaşı onun bu cesaretli duruşuyla ilgili anısı şöyle anlatır: "Bir gün eylemde bize küfreden polislere saldırdı. Polisler onu saçından tuttu ve dövdüler. Rahşan bağırıyordu; 'gün gelecek tarih karşısında hesap vermek zorunda kalacaksınız' diyordu. Zor bela onu polislerin elinden aldık. Ağzı burnu kanıyordu. Buna rağmen gülüyordu. 'Ülkem için kan döktüm' diyordu. Ben o zaman yine anlamadım ne demek istediğini ve sordum iyi misin diye. O çok iyi olduğunu söyledi. Hem de hiçbir zaman iyi olmadığı kadar iyi olduğunu söyledi." Arkadaşı Rahşan'ın annesiyle bir diyaloğunu da şöyle aktarıyor: "Görmüyor musun anne her gün bir köyümüz yakılıyor. İnsanlarımız katlediliyor. Biz kendi topraklarımızda yaşamıyoruz. Kendi dilimizi konuşmuyor, kültürümüzü yaşatamıyoruz. Ve ben bu inkara karşı mücadele ettiğim için gurur diyorum' dedi. Rahşan böyle deyince annesi ağlayarak ona sarıldı. Sana bir şey olursa yaşayamam dedi. Anne, sen hiç buralara neden geldiğimizi sorguladın mı? Anne Nusaybin katliamından sonra buraya gelişimize hiç alışamadım. Ve orada bir parçam kaldı dedi. Tamam, anne seni hiç üzmeyeceğim ama bir gün bana bir şey olursa lütfen ağlama, gül hep. Çünkü annelere hep gülmek yakışır." Rahşan Demirel, 90'larla birlikte gelişen serhildanlara yenisini katma, Kürt halkının ulusal bilincini yaygınlaştırmak ve özgürlüğün, direnişin sembolü Newroz ateşini gürleştirmek için, daha 18'ine yeni girmişken 1992 Newroz'unda İzmir Kadifekale'de, bedenini ateşten gömlek yaptı. Tıpkı 1990'da Diyarbakır surlarında Newroz ateşini bedeniyle tutuşturan Zekiye Alkan gibi. Anne Emine Demirel, bir röportajında, Rahşan'ın eylemi nasıl gerçekleştirdiğini ve sonrasını şöyle aktarıyor: "Gece hepimiz yattık. Ben hiç olmadığı kadar derin uyumuştum o gece. Sabah namazına kalktım. Namazımı kıldıktan sonra tekrar uyudum. Rüyamda Rahşan'ı gördüm. Rüyamda, tüplü şofbenimiz patlıyor, Rahşan yanıyor. Birden Rahşan'ın 'Anneeeee' diye bana seslendiğini duyarak yatağımdan sıçradım. Baktım benim küçük kızım ağlıyor. 'Ne oldu, niye ağlıyorsun' dedim. Küçük kızım, 'Rahşan ablam evden kaçtı' dedi. Ben yataktan fırladım, bütün odaları dolaştım ama Rahşan yok. O esnada vitrinde bir kartona keçeli kalemle yazılmış bir not gördük. Büyük kızım geldi. 'Oku' dedim. Kızım okudu, 'Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadifekale'de. Cizre, Mardin ve Nusaybin'in cevabını vermek zorundayım, bana sahip çıkın' yazmış. Biz onun bu notunu aldıktan sonra kartonu aldık Kadifekale'ye doğru gitmeye başladık. Ama biz hala bir insanın kendini yakabileceğini düşünemiyoruz. Biraz şoku atlattıktan sonra etrafımıza baktık ki, ne görelim. İzmir'de yaşayan bütün yurtsever halkımız Kadifekale'ye gelmiş. Herkesin haberi olmuş, binlerce insan Kadifekale'ye akın etmiş. Yani en son öğrenen biz olduk. Kadifekale'nin her tarafını polisler tutmuştu. Biz zorlayarak içeriye girdik. Ben bizim bir ekmek poşetimiz vardı, onu gördüm. Polis bizi yaklaştırmak istemiyordu. Polise, 'Bu benim kızım, bırakın beni' dedim. Polis, 'Nereden biliyorsun' dedi. Ben elimdeki kartonu ona gösterdim. Olayın ardından Rahşan'ın yanına gittim. Bedeninin üst kısmı yanmıştı, sadece zafer işareti yaptığı eli yanmamıştı. O an düşündüm, 'Şimdi ne yapmak gerekiyor' diye. Çok geçmeden kararımı vermiştim: 'Madem kızım böyle bir karar vermiş, kendini halkına adamış, bundan sonra bize düşen onun anısına sahip çıkmak olmalı.' Polis otopsi için Rahşan'ı almak istedi. İzin vermedim. 'Onu alırsanız, ben de kendimi yakarım' dedim. Sonra binlerce yurtsever halkla birlikte Rahşan'ın cenazesini aldık. Kısacası Rahşan doğduğu günden o güne kadar bir volkan gibiydi. En anlamlı şekilde kendini patlattı. Halkına sevgisini böyle gösterdi... (bi rêzdarî bibîrtînim.) youtu.be/WdzL7zBaau8
·
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.