Gönderi
Körlük
Tez dönemimden dolayı uzun bir süre içinde bitirmiş olsam da, #okudumbitti
İçinde yaşanan olaylar o kadar korkunçtu ki... Kör olmak dahi başlı başına korkunçken, buna eklenen tüm olaylar körlükten de beter olaylar olduğunu gösteriyor.
Zaten distopyaların etkisi de bu oluyor genelde. O vahşeti hissettirmek... İyi, kaliteli bir distopya ise, edebi bakımdan nitelikliyse zaten o korkunçluğu hissediyorsunuz. Yazarın değişik bir dili var, ilk başta alışmanız zor olsa da, kısa sürede alışıp kendinizi sayfalarca okumuşken bulabiliyorsunuz. Oldukça akıcı, oldukça kaliteli.
Olaylar ise... Kitabı okurken kendimi sürekli gelişen olaylara o kadar kaptırmışım ki, karakterlerin isimsiz ve kimliksiz olduğu çok sonra dikkatimi çekti. Ancak, ee şimdi ne yapacaklar, diye düşündüğümde fark ettim kimliksizliklerini. Körlüğün ve körlüğe yenilmiş bir sistemin kimlikleri dahi yok ettiğine şahit oldum böylece.
Kitapta yalnızca bir salgın yok. Mücadele edilen şey görememek değil çoğu zaman. Mücadele edilen şey, devletin doğru işlemeyişi, insanın içinden çıkması çok muhtemel olan o korkutucu varlık, sistemin çökmesi, temizlik, ahlak, hayatta kalma çabası...
Kitabı her okuduğumda gördüğüme şükrettiğim gibi, devletim olduğuna da şükrettim. Ve ilk defa, bir sistem içinde olduğuma da...
Tuvalet ne demektir, tuvaletlerimiz olması ne demektir, bunun anlamını kavrayıp şükrettim.
Bir tarafta kötü durumu dahi zalimlik yapmak için kullananlar, diğer tarafta hayatta biraz bile olsa kalabilme çabasına rağmen ahlağı sürdürmeye çalışanlar.
İnsanın ayak uydurma kapasitesi, insanın vazgeçme derecesi...
Oldukça etkileyici bir kitaptı. Gerçekten okurken cesaret gerektiren bir kitap, özellikle de hayal gücünüz güçlüyse.
Puanım: 8/10
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.