Gönderi

248 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Gencecik bir şairin peşine düşen, ona hayatı zindan etmeyi marifet sayan koca, koskoca bir devletin hikayesi bu. Maaşlarını haketmek için hırsız ve katillerden ziyade okumuş yazmış evlatlarını hapsetmeyi tercih eden. Düşünceden korkan. Vatandaşlarının düşünebilecek olması ihtimalinden zinhar ödü patlayan bir devlet. Sözümona, iş lafa gelince, dünya devleti, yedi cihanda sırtı yere gelmez. Ama iki satır yazıdan aklı çıkan bir devlet. Velhasıl bizim kadim siyasi tarihimizin hikayesi. Okuyun. Kahramanların isimlerini değiştirin, üstlerine kot pantolon, ellerine birer cep telefonu verin; birebir bugüne uyacağından şüpheniz olmasın -bir farkla: o zaman bir memur, ay sonunu zor getirse bile bir kilo pirzola, bir kilo bonfile alabiliyormuş evine. Bugün alabilir mi, şüpheliyim-. Mustafa Ural kahramanın adı. Öğretmen maaşı ile kıt kanaat geçinmeye çalışan, küçük oğlu ve karısı ile birlikte güzel bir gelecek kurma hayallerinde bir genç. Toplumcu şiirler yazıyor ama yolun daha o kadar başında ki, yazdıklarının iyi olup olmadığını bile bilmiyor. Neyse ki büyük devletimiz için yapılan işin kalitesinin hiçbir zaman önemi olmamıştır! Mustafa basılan şiir kitabının toplatıldığını ve hakkında arama emri çıkarıldığını öğrendiğinde kaçmaya başlıyor. Öyle yurtdışına uzanabilecek bir kaçış değil onunki; ne parası var, ne tanıdıkları. Onun kaçışı daha çok, o ilk şaşkınlığı atabilmek için bir zaman arayışı. Ne hangi şiirlerinden dolayı suçlandığını biliyor, ne de suçlu bulunursa cezasının ne olabileceğini. Ciğerleri hasta, bakıma ihtiyacı var, parası yok, mahkemeye çıkana kadar polisteki işkencelere nasıl dayanacak? Arka planda 2. Dünya Savaşı’nın son hamleleri; Hitler’in faşizmini ülkeye uygulamakla gurur duyan Saraçoğlu hükümeti, Almanların Rus cephesindeki yenilgilerini nasıl karşılayacak? Saraçoğlu geri adım atarsa artık şiirleri suç sayılmaz, o da gereksiz yere işkence edilmekten kurtulur mu acaba? Velhasıl polisten kaçıyor Mustafa. Onların gözlerinin önünde, hep bildiği sokaklarda, evinin çevresinde ama kaçıyor. Bu kaçış boyunca arkadaşlarını, komşularını, sıradan halkı, hatta eşini bile tekrar değerlendirme fırsatını da yakalıyor. Kim ona destek kim değil, kim satıyor arkadaşını kim bu zulmün cesaretle karşısında duruyor, görüyor.
Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz
Mustafa’nın hikayesini bir dış ses olarak, yalın ama sürükleyici bir dille anlatıyor. Kendi hayat hikayesine benzerliğinden olacak, Mustafa’nın o şaşkınlığına, ne yapacağını bilemez haline, küçük sevinç ve büyük hayal kırıklıklarına inandırıyor bizi; öyle ki sanki yanıbaşındayız Mustafa’nın da bu saçma kaçışa biz de çare arıyoruz. Aynı Mustafa gibi biz de neyin suç olduğunu, hangi şiirlerin suç sayıldığını öğrenemiyoruz bir türlü. Fonda Milli Şef’in göz yumduğu, Saraçoğlu’nun yürüttüğü faşist düzen. Hani şimdilerde Inönü’nün milleti aç, kuyruklarda bıraktığı söylenip duruyor ya -ki o dönem dünya birbirini yediğinden bu coğrafyada en iyi beslenen Türklerdir-, mevzu değiştiriliyor. İnönü bence de çok hatalıdır ama milleti aç bıraktığı ya da savaşa sokmadığı için değil. Kuzeyde gücünü arttıran Stalin’den korkup ülkenin solcu evlatlarını işkencelerle korkuttuğu, sağcıların ise sırtını sıvazladığı için. Sağcı ya da solcu olmakta sorun yok; ama güçler dengesini devlet eliyle bozup bazı evlatlarını kayırdığı için. Fonda aralarda beliren
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
ve İstiklal Marşı söyleyen taraftarlarına dur demeyip
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
’leri,
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
’leri,
Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz
’ları hapislerde soldurduğu için. O terazisini bozduğu kantar savaş sonrası Amerika desteği ile daha da bozulup 80lerdeki sistematik işkence ve faili meçhullere, 80-90lardaki cemaat eliyle beyin yıkamalara yol açacağı için. Ilgaz’ın güzel tespitleri var kitabında. Cahil insandan zarar gelmez ama yanlış şeyler okuyup inananlar başına bela olurlar toplumun diyor. Askeri darbeleri, cemaatleri, Fetöcüleri ile 80 sonrası tüm kuşakları, yani bizleri tanımlıyor işte. ‘Bu faşistler ileride solcuyuz da derler.’ diyor. Evet, diyecekler. Çok yakınlarda olmasına rağmen tarih kitaplarına kasıtlı olarak manipüle edilerek geçirilmiş bu dönemi bu yazarlarımızdan öğrenin isterim gençler… Ben ilk okuduğumda eni konu yetişkinliğe adım atmıştım, onca zaman bir çok şeyi yanlış bildiğimi kabullenmem zaman aldı. Mümkünse siz daha önce öğrenin. Kararınızı kendiniz verin.
Karartma Geceleri
Karartma GeceleriRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 19904,529 okunma
··
582 views
Seda okurunun profil resmi
En sevdiğim Ilgaz kitabıdır, ne de güzel anlatmışsın...
mehmet şenol okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme tşk. Ayrıca aynı dönemi anlatan Ömer Faruk Toprak'ın Tuz ve Ekmek kitabı da bu minvalde okunabilir.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Hemen ekliyorum listeme :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.