Bazı eleştirmenlere göre özgünlük bu noktada büyük rol oynar. Bir eser geleneği kırdığı, ortaya gerçekten yeni bir şey koyabildiği ölçüde değer görür. En azından kimi Roman tik şair ve filozofların görüşü bu yöndeydi. Ancak bu görü şe kuşkuyla yaklaşmak için bir an durup düşünmek yeter li. Yeni olan her şey değerli değildir. Örneğin kimyasal si lahlar yakın dönemin ürünü, ama kimyasal silahlarla kar şı karşıya kalan insanların bu yenilikten keyif aldıkları söy lenemez. Aynı şekilde bütün gelenekler de tutucu değildir. Zincirli zırhlar kuşanıp Hastings savaşını sahneleyen ban-
ka müdürlerinden fazlası söz konusu. lngiltere'de kadınla rın oy hakkı için verilen mücadele ya da ABD'deki sivil hak lar hareketi gibi onurlu gelenekler var. Bir miras, geriye dö nük olduğu gibi devrimci de olabilir. Gelenekler her zaman katı ve suni değildir. Konvansiyon [convention] kelimesi en basit haliyle "bir araya gelmek" demektir ve böyle bir bir leşme olmadan, bırakın sanat eserlerini, toplumsal bir varo luş bile mümkün değildir. İnsanlar sevişirken bile gelenek leri izler. Eğer parfümler sürünüp yemek masasını mumlar la donatmanın çocuk kaçırmayı önceleyen bir ritüel olduğu bir toplumda yaşasaydık, kimse romantik gecelerin hayaliy le bunları yapmazdı.