Yazdığım incelemelerde önemli olduğunu düşündüğüm yazarların hayatları hakkında bir paragraf yazma gereğinde bulunurum. Yazarın hayatı hakkındaki paragrafı okumak istemezseniz kitap incelemesini 3. Paragraftan başlayarak okuyabilirsiniz. 1881 yılında Avusturya'da dünyaya gelen Stefan oyun yazarlığı, romancı, gazetecilik ve biyografi yazarlığı yapmıştır. Küçük yaştan itibaren kültür ve edebiyat alanında iyi bir eğitim görmüş ve Latince, İngilizce, Yunanca'yı iyi konuşabilmektedir. İlk şiirlerini lise yıllarında yazmıştır. Birçok öykü, roman ve şiir Çeviri kitapları vardır. 1. Dünya Savaşı'na gönüllü olarak katılmış savaş karargahında arşiv memuru olarak çalışmıştır. Savaş sonrasında tekrar Avusturya' ya dönen Stefan Frederike Von Winternit ile evlenmiştir. 1933 de Nazilerin yaktığı kitaplar arasında Yahudi kökenli olan yazar Stefan'ın kitapları da yer almıştır. Bundan sonra Londra'ya yerleşmiş fakat burada da huzur bulamamıştır.1937 de eşi Frederike'den ayrılmıştır. Bir yıl sonra Portekiz'e giderken yanında Lotten Altman adında bir kadın vardır. Daha sonra Lotten Altman ile evlenmiştir. Tüm dünyayı kavuran savaş Stefan'ı çok üzüyordu. Bunun üzerine eşini ve kendisini silahla vurup öldüren Alman Şair Kleint' in intiharından etkilenmiştir. Bunun sonucunda soda şişesine bol miktarda zehir ilave edip üç yudum alır sonra da şişeyi eşine uzatır. Eşi de ona son olarak "beni seviyor musun?" Diye sorar. Zweig evet cevabını verdikten sonra Lotten şişenin tamamını İçer ve son uykularını uyurlar. İlk baskısı 1958 yılında yapılan romana geldiğimizde; Yazarın diğer romanları gibi bu roman da psikolojik tahlillere, karmaşık duygulara derinlemesine yer vermiştir. yer yer karakterlerin yazdığı mektupları bulunan bu romanı okurken karakterlerin içinde bulunduğu ruh halini gerçekten siz de yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Karakterin kim olduklarını tanıttıktan sonra asıl romanın konusu başlıyor, Teğmen Hofmiller'in Kekesfalva villasına davet edilmesi . Davet sırasında herkesle dans eden teğmen Kekesfalva'nın 17 yaşındaki kızı ile dans etmediğini farkedip onu dansa kaldırır. Bunun üzerine Kopan yaygara ile korkan teğmen bu zayıf kız ile dans edemeyeceğini anlar. Bu kitapta Teğmenin bu davet ile tanıştığı Edith ile tanışmasını ve sonrasında yaşananları ele alır. Teğmen Hofmiller merhametine sıkı sıkıya bağlı olması yüzünden gittiği bu karanlık Kekesfalva villasında, bu değişik insanların arasında kapana kırılmıştır. Bunun üzerine ilerleyen bölümlerde sevmeli mi? Sevmemeli mi? Merhamet göstermeli mi? Göstermemeli mi? Soruları arasında psikolojik sorgulama başlar. Bunun üzerine Hofmiller bulunduğu bu merhamet hâlinden kurtulup bu tuzaktan kaçmak, unutmak ister ama unuttuğu bir şey vardır: "İnsanın vicdanı hatırladığı müddetçe, hiçbir hata unutulmuş değildir." Çok fazla spoiler vermemişimdir umarım. Şiddetle tavsiye ederim keyifli okumalar :)