Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200
200. gün... Hayatımın en kötü 200 günü. Bunun böyle olması çok olağan dışı bir şey değil. Bana eğer bu ayrılıktan önce "ayrılık olursa nasıl olur" diye sorsaydılar, hemen hemen şu anki gibi bir durumu tarif ederdim. Yani beklenti dışı bir şey yok. Bu süreç ne kadar sürerse, bu günler de 201, 202... diye devam eder. Tabii ki de umut edilen devam etmemesi yönünde. Evet bu 200 günde neler yaşadıklarımdan, neler hissettiklerimden, ne durumda olduğumdan ufak bir şekilde bahsedeceğim. Ve tabii ki sana anlatır gibi yazacağım sevgili. Bundan 6-7 ay önce hiç beklemediğim, bir gün bile göreceğime imkan vermediğim bir mesaj almıştım. Bugün ne kadar stresliysem ilk günler de o kadar stresliydim ama şu andan daha iyi durumdaydım. Çünkü her şey tazeydi ayrılığın bir elin parmaklarını geçmeyecek gün sayısı kadar ancak süreceğini düşünüyordum. Ailemin yanındaydım, çok üzgündüm, hayal kırıklığı içindeydim, duvarlar üstüme üstüme geliyordu, hiçbir şeyi yansıtmamaya çalışıyordum, ama beynimin içi berbat bir durumdaydı. Gittikçe daha da bunaldığım için aileme erken veda etmek durumda kaldım. Gitmem gerekenden on gün öncesine biletimi aldım ve vedalaştım. Yeni şehir, yeni insanlar, yeni bir ortam ve büyük bir hayal kırıklığı içinde olan ben... Senden önce de bu şehri istiyordum fakat senden önce bu şehirle ilgili hiçbir hayalim yoktu. Senden sonra hayaller inşaa etmeye başladım, hayallerin gerçekleşeceği şehirlerden birisi de burasıydı. Evet bu şehre geldim. Gelir gelmez mecbur olarak yeni insanlarla muhattap olmak zorundaydım. Beni yanlış tanımamaları için çok şeyleri gizleyerek onlarla muhattap oldum. Mümkün oldukça iletişim kurmamaya çalışıyorum kimseyle çünkü ıçimden konuşmak gelmiyor, sohbeti ilerletebilecek bir durumda değilim. Geldikten bir iki hafta sonra okul açıldı. Neyin ne olduğunu görmek için mecburen 2-3 gün gitmek zorunda kaldım. Gittim işleyişi hakkında bir şeyler öğrendim. Devamsızlık hakkı olmayan dersler dışında okula çok fazla uğramadım ilk başlarda. Tabii işleyiş hakkında bilgim çok azdı. 1.5 ay geçtiğinde okula çok az gitmiş, kimseyi tanımayan, etrafa çok yabancı birisiydim. Ve öğrendim ki katılımı tamamen zorunlu dersler harici derslerde devamsızlık hakkımız belli orandaymış. Ve 1.5 ay sonunda en kritik 3 ders için hakkım olan devamsızlık sayısını doldurmuştum, hatta bir tanesinde aşmıştım bile. Diğer iki derste de çok geçmeden hakkımı aşmıştım. Bu da bu kritik 3 dersten kaldığım anlamına geliyordu. Okuyorsan eğer merak etme, teorik olarak kalmıştım evet ama hepsinden bir şekilde geçtim. Geçmenin sebebini de sana bağlayabiliriz. Bu 200 gün hayatımda en çok yalnız kalmaya ve sadece sana ihtiyaç duyduğum günlerdi. Bundan sonrası da böyle olacak. Sen olmadığın sürece hep yalnız olmak isteyeceğim, çünkü benim sadece sana ihtiyacım var ve hiç kimse sen değil. Ama ortak alanı paylaştığım insanlar vardı, en başta da oda arkadaşlarım. Sorun yaratacak tipler değiller. Birisi sonradan odadan ayrıldı diğeriyle baş başa kaldık. İyi birisi sayılır çok vakit geçirmedik birlikte ama oda da iletişim halindeydik. İlk tanıştığımız zamanlar bir arayış içindeydi. Kendisine bir yoldaş, bir hayat arkadaşı arıyordu, çok istekliydi bu konuda. Ben bir ilişki uzmanı değilim, ama iyi bir gözlemci sayılırım. Bana sorduğunda "sadece kendi olması gerektiğini, farklı bir kişi yaratmaması gerektiğini, onu kabul edecek kişinin böyle kabul etmesi gerektiğini, onun da karşı tarafı aynı şekilde kabul etmesini ve ancak böyle mutlu olabileceğini" söyledim. İster şans de, ister kader de çok geçmeden birisini buldu. Bu arkadaşımız bana bu süreçte bana gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu. İlişkilerine gözümle görmeden şahit olmuştum. Evet sevgili, onu dinlerken içim gidiyordu, hayallere dalıyordum. Sürekli yeni şeyler deniyorlardı yeni yerler keşfediyorlardı, birbirlerine hediyeler veriyorlardı, birbirlerini çok seviyorlardı ve ben her gün keyifle bunları dinliyordum ama nasıl dinliyordum bir de bana sor. O anlattıkça içim gidiyordu, bir yerlere dalıyordum, hayal kuruyordum, tepki vermem gereken yerlerde boğaz düğümlenmiş oluyordu ve konuşamıyordum, gülümsüyordum sadece. Seninle yapmak istediğim şeyleri ufak ufak ona öneriyordum, ve o da bunları yapıyordu, günün sonunda odaya gülümseyerek, çok mutlu şekilde odaya geliyordu. Onlar için seviniyordum evet ama kendim için çok üzülüyordum, çok çaresizdim, hayal kırıklığı içindeydim. Bir şekilde bir şeyler için dua ettiğini söylemişti bana ve ben de ona dualarına beni de eklemesini söyledim. Denk gelen her durumda bunu insanlara söylüyorum sevgili, beni de dualarınıza ekleyin diyorum :) Çünkü ne yapabilirim ki, çok çaresizim, işim buralara kaldı, inan çok çaresizim, bir şey olsa da yapabilsem keşke diyorum ve sadece dua edebiliyorum, gün içinde defalarca dua ediyorum, aklımdan çıktığın bir saniye bile yok. Dua ediyorum çünkü bir durum var ve bu da seninle ilgili ama bunu burada yazmayacağım, sen eğer bir gün dönersen gözlerinin içine bakarak anlatacağım... Peki bu 200 günde hiç mutlu olmadım mı, hiç heyecanlanmadım mı? Evet mutlu oldum, gülümseyebildim ve heyecanlandım. Evet 7-8 gün üst üste bu duygulara sahip olmuştum. Tahmin edebiliyor musun bu günleri? Evet sevgili, evet, mektuplaşır gibi birbirimize yazılar yazdığım günlerdi o günler. Ahh, onun mutluluğu, heyecanı bile çok başkaydı. Öncesinde ortak tanıdıklarımız ile buluşacaktık. O gün yolda senin yeni bir fotoğrafını görmüştüm. Gidene kadar fotoğrafına bakmıştım. Ne kadar güzelsin... Buluştuğumuz da adın tabii ki de geçmişti, zaten ben de bunu bekliyordum. Her ortak tanıdığımız birisiyle konuştuğumuzda, buluştuğumuzda aklımda sen oluyorsun, onlara baktığım zaman sadece seni görüyorum, konuyu sana getirsinler istiyorum, senden bahsetsinler istiyorum. Ve bir şekilde konu kesinlikle sana geliyor. Bana görüşüp görüşmediğimizi soruyorlar, görüşemiyoruz demek yerine görüşmüyoruz diyorum. "Sen aramalısın" diyorlar ama bilmiyorlar ki ben arayabilsem bir saniye bile durmam, ne kadar çok aramak istediğimi bilmiyorlar. "Seni severdi" diyorlar:) "Bense ona sırılsıklam aşığım, onu dünyada benden daha fazla seven bir kişi bile yok, en çok ben seviyorum" diyemiyorum sevgili diyemiyorum, istemedin çünkü, insanlara bunu haykırmama izin vermedin. Şimdi ise hayal kırıklıklarımla, hüznümle, çaresiz bir gülüşümle sessiz bir çığlık şeklinde bunu belli ediyorum, sadece kim için olduğu bilinmiyor... O gün seni aramak istediler. Ben hayır dedim. Başka ne diyebilirdim ki, ne diyebilirdim? Onlar sana sevgi sözcükleri yağdırırken, seni sevdiklerini söylerken ne yapabilirdim sevgili? Orada kıskançlık krizine girip daha da mı içime kapanmalıydım? Ben duymak istemez miydim o güzel sesini, ben görmek istemez miydim bu dünyadaki en güzel yüzü? Orada, o masada fikri ortaya atacak kişi olmak isterdim, "hadi benim sevgilimi arayalım, hadi benim aşkımı, güzel gözlümü arayalım" demek isterdim. Umarım bir gün diyebilirim, umarım o masaya bir gün el ele gelip yan yana otururuz sevgili. Gün bitti vedalaşıp dağıldık. Odama geldim. Odama girer girmez elime telefonu aldım ve ne görüyüm ki beni şoka uğratsın. Takip isteği atılmış ve geri çekilmiş ama telefonuma bunun bildirimi düşmüş. İnanılmaz bir heyecan içine girdim, inanamadım, telefona bakakaldım birkaç dakika sevgili. Geri çekilmiş olmasına rağmen yaşadığımız her şey yine film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Ertesi gün daha da şoka gireceğim o mesajdan habersiz bir şekilde heyecanlanmıştım. İnsan çaresiz olunca böyle şeyler bile heyecanlandırıyor sevgili. Ertesi gün oldu. Artık sınav haftasına giriyordum. Haftasonuydu ve odada tek başımaydım, ders çalışmalıydım. Dediğim gibi okulla ilişkim yoktu çünkü gitmiyordum çoğunlukla, bazen de gidemiyordum çünkü uyanmam gereken saatlere kadar ayakta kalıyordum ve bir karar vermem gerekiyordu ya derslere katılacağım  ya da uyuyacağım. Gitme mecburiyetim yoksa uyuyordum, belki rüyamda seni görürüm diyerek uyuyordum -gittiğinden beri içinde senin olmadığın tek bir rüyam yok-, zaten vücudum da el vermiyordu, yolu çekmeye ya da dersi dinlemeye. Haliyle dersler hakkındaki bilgim de koca bir sıfırdı. Çok da umrumda değildi dersler, hala umrumda değil uzun zamandır önemsediğim tek şey sensin. Bir şekilde bir cumartesi günü öğle vakitlerinden sonra ders çalışmaya başladım. Ama odak sürem çok kısaydı ve bugün olduğu gibi her saniye aklımda sen vardın. Yine de bir şekilde bir şeyleri anlamaya çalışıyordum. Sonra bir ara verdim elimi telefona götürdüm ve önceki günün yarattığı şoktan kat kat daha fazla bir şoka girmiştim, inanamamıştım. Benim sevgilim, benim hayatımın aşkı doğrudan bana mesaj atmıştı. Bana mesaj atmıştın sevgili hem de direkt olarak bana. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, benden fotoğraf istiyordun. Aylar sonra bir mesaj gelmişti ve benim hayatımda en heyecanlandığım anlar arasına yine bir anı sokmuştun ve bu anılar arasında sadece seninle ilgili anılar var. Bu hayatta beni sadece sen heyecanladırıyorsun ve ben uzun zamandır heyecanlanamıyorum, sevgilim neredesin? Neyse işte... Sonra buraya gelip heyecanlamam ile ilgili kısa bir şey yazıp sana fotoğrafları atmıştım. O günle birlikte yaklaşık 7-8 gün çok mutlu ve heyecanlıydım. Ve bu heyecanla, bu mutlulukla bir yandan da sınavlara hazırlanıp ertesi gün sınavlara giriyordum. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadigim derslere çalışıyordum,çok az saatler çalışabiliyordum çünkü son gün çalışmayla olacak iş değildi ve ben son güne bırakmıştım. Ama çok mutlu ve heyecanlıydım çünkü telefona baktığımda senin tarafından yazılmış bir şeyler görüyordum. O kadar çok yeniliyordum ki ekranı attigin her şeyi anında görüp okuyordum. Bana şarkılar yazmıştın, o şarkıları emin ol yazdıktan sonra senden çok daha fazla dinledim sevgili. Hani yukarıda yazmıştım ya bazı derslerden kaldım diye, o hafta öyle notlar aldım ki sevgili, beni bırakmalarının imkanı yoktu. İşte benim üzerimde mutluluğun etkisi, yani senin etkin bu kadar fazla sevgili. Artık biraz olsun gülebiliyordum. Biraz keyfim vardı ve basket maçına bilet almıştım. Son kez görüştüğümüz güne... Nereden bilebilirdim ki o günün bu kadar hayal kırıklığı yaratacağını, oysa sana da bundan bahsederim diyordum yazdığım yazılarda. Maça girmeden 1 saat önce yolda gördüğümle dünyam başıma yıkıldı, yerle bir oldum. Bir insanın ruh hali bir anda bu kadar tersine dönemezdi. Ama benim başıma gelmişti bu. Hâlâ seni seviyordum ama hayal kırıklığı içindeydim. Maçtan önce dışarıda çöktüm ve kaldım. Sağ gözümden istemsiz şekilde yaşlar akıyordu, kimse görmesin diye sürekli gözümü siliyordum ama durmuyordu. Maçı nasıl izlediğimi bilmiyordum. Maç boyunca kendim hakkımda çok kötü şeyler düşündüm ama hala seni seviyordum. Maçı kaybettik, oraya da olumsuzluğumu götürmüştüm çünkü. Maçtan sonra yine yere yaslandım ve kaldım öylece, yazdıklarını okuyordum ve bir yandan bir şeyler yazıyordum. Gözümden yine yaşlar akıyordu, önümden de bir sürü insan geçiyordu. Bir taraftar bana çok içten bir şekilde ayağa kalk demişti. Buraları çok uzatmayacağım ve son kez olan o görüşmemize geleceğim. Telefonu sonunda açmıştım aylar sonra sesini duymuştum, asla duymak istemeyeceğim şekildeydi ses tonun. Belli ki ikimizde çok üzgündük. Konuşmayı düşünmüyordum ama çok gurur yapmıştım dayanamadım ve konuştum. Konuşma ilerledikçe sen ağladın, sen ağladıkça ben kahroldum, mahvoldum sevgilim ama gururumdan bir şey diyemedim. İnan bana sana o gün dahi her şeyimle ve her şeye rağmen aşıktım. Ama konuşamadım, ağlama güzel sevgilim diyemedim, ağlama hayatımın aşkı diyemedim... Ama dediğim gibi hala çok seviyordum. Benim 200 gündür yaşadığımı, hissettiğimi belki de sen sadece o gün hissettin ama inan bana elimde olsa ben o günü senin hayatından silerdim, ben sana kıyamam ki sevgilim, sen benim her şeyim oldun... Ben bir daha gülemeyeyim ama senin gözünden tek bir damla yaş akmasın yeter ki... O gece uyuyamadım, uyku meditasyonuyla tanıştım ama hiçbir işe yaramadı. Şarkılardan bunalmıştım. O gün eve gitmiştim ve tek başımaydım berbat bir gündü. Yanımda sadece bahsetmek istemediğim sigara vardı. Yazının kalan kısmında bununla ilgili de bir şey yazacağım. İlerleyen günlerde ben buraya bir şeyler yazmaya devam ettim. Sen artık burada da yoktun. Sonra bir gün yeniden döndün. Siyah fotoğraf yerine bir çiçek koymuştun ama hemen geri kaldırmıştın. Ben her zaman burada olduğum için o çiçeği de görmüştüm. Sonra buraya neden kaldırdın yazmıştım ne güzel duruyordu işte demiştim. Sonra sen başka bir çiçek koymuştun bu sefer. Ben onu görünce çok mutlu olmuştum o an :) Benim bir isteğimi gerçeklestirmiştin çünkü... Bundan iki ay önce, ocak ayının sonlarına doğru bir gün çok bunalmıştım, biraz da hastaydım. Her gün yaptığım gibi uzun uzun tek başıma yürüdüğüm bir gün her zaman gittiğim yere gidip soğuk havada dışarıda oturmuştum. Çok uykusuzdum ve çok yorgundum ama bunlara rağmen uyuyamıyordum. Saatlerce oturdum, o bölgenin içinde git-gel yaptım. Kapanış saati gelmişti ve o gün daha da fazla tek kalmaya ihtiyacım vardı. Bir umutla otel kısmına gittim. Tek kişilik odaları olup olmadığını sordum. Maalesef hepsi doluydu. Uykusuz ve yorgun bir şekilde oradan ayrılıp dışarıda yürümeye başladım. Odaya hala dönemezdim, tek kalmalıydım. Iskeleye gittim. Son  vapur saatini bekleyip öylesine vapura bindim. Vapura binmek çok güzel ama onu keyifli yapan şeylere ben sahip değilim. Vapurun açık kısmında bir yere gidip oturdum. Yaz kış fark etmeksizin çok esiyor ve soğuk oluyor. Ama iç ısıtıcı görüntüler vardı. Sevgililer yanyana oturmuş birbirlerine sarılmış şekilde sohbet ediyorlardı, birbirlerini öpüyorlardı. Bu duruma çok şahit oluyorum, büyük ihtimalle gözüm herhangi bir çifti bulup seçiyor. Onları gördüğüm anda hayallere dalıyorum. Ben de bir zamanlar birisine sarılabiliyordum. O kadar güzeller ki sevgili içim gidiyordu onlara baktıkça. Bakışlarımı fark ettikleri anda gözlerimi kaçırıyordum. Sonra sefer bitti vapurdan indim. Dönüşe kadar dışarıda, caddelerde yürüdüm. Yeniden bindim ve ilk seferde olanları tekrarladım. Gözüm yine bir çift bulmuştu. Kaldığım yerin son giriş saatine kadar dışarıda yürüdüm. Orada da sevgililer vardı biraz da onlara baktım, hayallere daldım. Giriş yapılması gerektiği için birbilerine sarılıyorlardı, birbirlerini öpüyorlardı. Benim aylardır hasret olduğum şeyler... Sabah görüşmek üzere vedalaşıyorlardı. Ne güzeller dimi sevgili, ben her çift gördüğümde hayallere dalıyorum. Burada yürüyen merdivenlerde her zaman sevgililer birbirlerine sarılıyorlar, ben bunları gördükçe içim gidiyor. Seni arıyorum. Bazen yolda yürürken kendi kendime birazdan sağıma bakacağım ve orada sen olacaksın diyorum, odaklanıyorum, odaklanıyorum, odaklanıyorum ve kafamı çeviriyorum. Sen orada olmuyorsun sevgili... Neden orada değilsin? Senin yerin orası... İçeri girmiştim ama odaya çıkmak için daha erkendi. Odadakilerin uyumasını bekleyene kadar şu anda bu yazıyı yazdığım yerde iki çizgi arasında git gel yaptım. Yaklaşık 2-3 saat sonra, herkes uyuduktan sonra odaya çıktım ve uyudum. Benim yürüyüşler yaptığımı biliyorsun sevgili. Her gün yürüyorum. Özellikle uyumadan önce kesinlikle yürüyorum ya da dışarı çıkıyorum. İlk zamanlar yürümek işe yarıyordu uyumama yardımcı olmak için ama artık vücudum alıştı buna. Uyumam için saatlerce uykusuz kalmam gerekiyor sadece. Geçtiğimiz hafta yürümek için sahile indim. Hüzünlü şarkılarla yürüyordum. Kız kulesinin yanından geçiyordum ve onun ardından da Galata kulesine bakıyordum. Evet Galata kulesi... Bana hakkında hayaller kurdurttuğun bir yer. Sahilde yürürken orada Galata kulesinin maketinin satıldığını gördüm. Hemen gidip bir tane aldım. Yanında da mum şeklinde led ışık verdiler. Tam da senin doğum gününe bir aydan az zaman kalmışken karşıma çıktı bu maket... Evet sevgilim doğum günün yaklaştı ve bunu düşündükçe daha da üzülüyorum. Çünkü sana çok uzağım. Bir yandan geçen sene olandan daha fazla heyecanlıyım ama ama ayrılığın getirdiği üzüntü daha fazla ağır basıyor. Sana hediye vermek istiyorum. Bununla ilgili de düşünüyorum ne verebilirim diye ama sadece düşünce olarak kalıyor. Sana küçük bir kutu hazırlamak istiyorum. İçinde Galata kulesinin olacağı, yanında güller ya da gül yapraklarının olacağı içine bir kâğıda yazılmış yazıların olacağı, ve daha da bir sürü şeyler... O Galata kulesini masana koyardın, yazdığım notu da ya panona asar ya da defterlerinden birisinin arasına koyardın, gülleri de kuruturdun sevgilim... Umarım doğum gününe kadar bir şeyler değişir, umarım doğum gününde sadece buradan bir şeyler yazarak kalmam. Şimdiden bir şeyleri yazacağım. İyi ki varsın sevgili, iyi ki hayat seni benim karşıma çıkardı iyi ki ben sana aşık oldum... İstanbul... Bu şehri çok istemiştim biliyorsun. Ama isterken aklımda hiçbir şey yoktu. Sen benim hayatıma girene kadar hiçbir hayalim yoktu burasıyla ilgili. Sonra sen girdin hayatıma. Birlikte hayal kurmaya başladık. Bu hayallerde İstanbul'un hiçbir önemi yok, sadece senin ve benim önemim yani bizim önemimiz var. Sen olduktan sonra mekan hiç fark etmez. Sadece sen ol yeterli. Bu şehirden keyif alanlar var, keyif almaya müsait bir şehir. En başta yukarıda bahsettiğim oda arkadaşım. Sevgilisi ile inanılmaz verim alıyorlar bu şehirden. Biz seninle bu şehirde hiçbir zaman yan yana olmadık ama ben bize bu şehrin belli noktalarında anılar yarattım. Şurada şu mesajı aldım, şurada şu mesajı attım, şurada şunun hayalini kurdum gibi bir sürü anı yarattım sevgili. Unutma ben bu şehre sen benden gitmeden önce de gelmiştim. O gelişimdeki bakışım  ve bugünkü bakışım arasındaki farkı görebiliyorum. Gül satan ablalar, köşelerdeki çiçekçiler, yürüyen merdivenlerde birbirlerine sarılmış çiftler, birbirlerinin fotoğraflarını çeken sevgililer; havalimanlarında vedalaşan,buluşan sevgililer, daha da niceleri... Sevgilileri gördükçe içim gidiyor. Onlar için iyi dileklerde bulunuyorum ardından hayaller kuruyorum. Ne kadar mutlu duruyorlar, ne kadar şanslılar,onları gördükçe sen ve benim de bir gün böyle olacağımızın hayalini kuruyorum. Düşünsene sevgili onlar parayla satın alamayacakları bir şeye sahipler, dünyada bundan daha büyük bir zenginlik yok. Umarım bir gün biz de el ele sarmaş dolaş dışarılarda dolaşabiliriz sevgilim umarım... Bundan yıllar sonra da bu şehirde ya da çevresinde kalmam gerekecek gibi duruyor hayat telaşı gereğince. Bu şehri gezip dolaşmadım çünkü keyfim yok çünkü sen yoksun. Yıllar geçer de sen dönmezsen eğer ben yine bu şehri dolaşmamış, Galata kulesine çıkmamış olacağım. Bu şehri gezmemiş, dolaşmamış  ama bu şehrin yerlisi olan kişilere dönüşeceğim. Biliyorsun sevgili benim bir memleketim, ait olduğum bir yer yok. Doğduğumdan beri bu durum böyle. Ama ait hissettiğim bir yer var. Orası senin yanın sevgili ben kendimi senin yanına ait hissediyorum, oraya aitim. Sen benim memleketimsin... Evlilik... Burada bir de bir evlilik teklifine şahit olmuştum. Çok güzel bir andı. Ben sana evlilik teklifi edecek olsam -bu durumu kafamda defalarca kurdum, eğer bir gün dönersen ve teklif zamanı gelirse evlilik teklifi yapacağım yere ve teklif şekline karar verdim, umarım dönersin de ben bu teklifi yapabilirim, sadece bir hayal olarak kalmaz.- bu şekilde teklif etmezdim. Ama o an teklif eden de, teklif alan da çok memnundu daha ne olabilir ki. Sen hayatıma girene kadar evliliğe karşı olduğumu düşünüyordum ama durum öyle değilmiş. Hayatımda kimse olmadığı için ve seni de henüz hayatıma alamadığım ya da sana olan hislerimi fark edemediğim için sanki karşıymış gibi bir izlenim oluşturmuştum. Bu kadar aşık bir insan nasıl evliliğe karşı olabilir ki? Neden seninle evlenmek istemeyeyim ki sevgili? Her gün bunun da hayalini kuruyorum. Hatta ileri de gidiyorum. Sen benim çocukları ne kadar çok sevdiğime şahit olmadın sevgili. Bunun da hayalini kuruyorum. İkimizin çocuğunun olmasının hayalini... Sana benzeyen bir kız çocuğunun hayalini kuruyorum her gün. Ona isim bile düşündüm. O kadar güzel bir isim düşündüm ki sevgili, duysan belki ilk başta gülerdin, kabul etmezdin belki ama ben ısrar edince kabul etmek zorunda kalırdın :) Beğenmezsen iki isim koyardık ama bir tanesi kesinlikle benim istediğim isim olurdu. Çünkü çok güzel bir isim buldum sevgili... Lütfen tüm bu hayalleri yaşamak nasip olsun... Sevgili ben çok küçüktüm, sen hayatımda yoktun ve benim hayatımdan iki kişi geçti. Bu iki kişinin bana kattığı tek şey beklemek oldu. Ben çok küçüktüm sevgili, çok küçüktüm beklemeyi öğrendim, sabretmeyi öğrendim. İlkini yaklaşık 6 ay boyunca beklemiştim, ikincisini ise 1,5 yıl boyunca beklemiştim. Bu zamanlar çok küçüktüm ama bekleme erdemine sahip olmuştum. Şimdi ise büyüdüm, herkesten bağımsız bir bireyim, elim ayağım tutuyor ve birisine yani sana deli gibi aşığım. Seni değil 6 ay değil 200 gün değil 1,5 yıl, seni bir ömür beklerim ben sevgili... Bunları yazdıktan sonra biraz da defterime bir şeyler  yazacağım. Yaklaşık 4 saattir yazıyorum. Biraz sana bir şeyler anlatmak istedim. Yazarken biraz yürüdüm, çoğunlukla dışarıdaydım son bir saattir içerideyim. Bitirdikten sonra hava almaya çıkacağım. Sonrasında ise yatağıma geçip tavanla bakışacağım, hayaller kuracağım. Uyuyabilirsem yine seni rüyamda göreceğim. Rüyalarımda hiç gülmüyorsun bana, benimle konuşmuyorsun. Tüm bunlara rağmen uyuduktan sonra uyanmak istemiyorum, biraz daha seni görmek için yataktan kalkamıyorum. Küçükken hep uyurken konuşurdum, yani öyle söylerdiler. Büyük ihtimalle geceleri adını sayıklıyorumdur. Tek başıma olduğum için kimse şunları sayıkladın demiyor.  Ben yıllardır iki yastıkla uyurum bir tanesine sarılırım. Sen döndükten sonra ikinci yastığa ihtiyacım olmayacak. Sana sarılıp güzelce uyurum sevgili. Seni çok özledim sana sarılmayı çok özledim. Bu gece uyumadan önce yine dualar edicem. Her gece olduğu gibi. Tek çarem dualara kaldı. Kısa ve net dualar. Her gece olduğu gibi bu gece de dua ettikten sonra gözlerimi kapayacağım... Evet güzel sevgilim 200 günümün çok az bir kısmını gelip sana anlatır gibi yazdım, hayallerimden, yaşadıklarımdan bahsettim. Son olarak yazacağım şeyler var. Bak sevgilim neredeyse biz sevgili olalı bir yıla yaklaştı. Bir yıl geçti sayılır sevgilim. Ne çabuk geçti dimi ? Senden tek istediğim her şeye rağmen bize bir şans daha tanıman. Bize sadece zaman vermeni istiyorum sevgili. 2-3 yıl gibi bir zaman ver ve bu yıllarda da birlikte olalım lütfen. Ben bu yılları eritmek için çok çalışacağım sen de göreceksin bunu. Dediklerimi ciddiye al. Ben bu hayata bir kere geldim ve seni sevdim. Senin yanında mutlu olabildiğimi gördüm, sensiz ise bir gün bile mutlu olamıyorum. Ben mutlu olmak istiyorum. Ben elime bir defa geçmiş olan bu hayatta mutlu olmak yani seninle olmak istiyorum. Üzüleceksem de seninle olmak, sevineceksem de seninle olmak istiyorum. Ben seni çok seviyorum, her şeyden ve herkesten cok seviyorum. Gözüm senden başkasını görmüyor. Bu 200 günde sadece 7-8 gün gülebildim o da sen vardın diye sevgilim. Sadece zaman istiyorum. Sen de göreceksin zamanla bir şeylerin yerine oturacağını. Bana verdiğin hatıralara gözüm gibi bakıyorum sevgili. Onlara kıyamıyorum. Verdiğin kalemi kullanmadım bile. Verdiğin arabaları her zaman yanımda taşıyorum. Uçağa her binişimde beyaz olanı yanıma alıyorum. Defterime yazdığın yazıların fotoğraflarını çektim. Bakmak istediğim zaman o fotoğraflara bakıyorum çünkü olur da defteri açtığım da elim terler kağıt ıslanır yazılara bir şeyler olur diye kıyamıyorum. Bir gün olur ya bir depreme, bir sele, bir felakete yakalanırım diye senden kalan hatıraları felaket durumunda erişebileceğim yere koydum sevgilim hemen onları alabiliyim diye. Ben seni çok seviyorum sevgili. Lütfen bize zaman ver. Lütfen bu aşkımı ziyan etme. Ben seni hep beklerim. Ben, sen bir gün dönersin diye kendime verdiğim sözler var. Sen gelirsen sigarayı sadece seninle içeceğim, bazı şeylerle vedalaşacağım, içimde kalan bazı şeyler var onları da ya seninle ya da senden aldığım izinle yapacağım diyerek kendime sözler verdim. Bazı şeyleri "mutlu olacağım güne" diyerek erteledim. İnanmazsın sevgilim, senin döneceğin gün gerçekleştireceğim adanmış adaklarım var. Sen lütfen beni sensiz bırakma sevgilim. Eğer bir gün dönecek olursan "o benden vazgeçmiştir" deme diye aylardır yazıyorum sevgilim. Ben yazmamış olsam bile senden vazgeçmezdim. Hayatım boyunca sadece seni seveceğim, sadece seni bekleyeceğim, senden başkasına bakmayacağım, baksam bile bir şey göremem çünkü gözüm senden başkasını görmüyor. Tek dileğim var dön, zaman ver ve işte her şeyin rayına oturduğunu göreceksin. Seni çok özledim, iyi ki seni sevmişim, iyi ki hayat karşıma seni çıkarmış. Gelecek bir mesajı, gelecek bir aramayı bekliyor olacağım. SENİ ÇOK SEVİYORUM...🌹🦋❤
·
1.893 görüntüleme
Kebelekin Markoviči okurunun profil resmi
"Sensizliğin acısını Sen nereden bileceksin? Sen hiç sensiz kalmadın ki Mevsimleri saymadın ki"🌹🦋❤
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.