Bir Savaş Bir DepremScarlett büyük bir çiftlikte geniş ailesiyle yaşayan güzel genç bir kızdır. En büyük derdi güzel şapka ve elbiselerdir. Etrafında dolaşan o kadar çocuk vardır ama o hiçbirini beğenmez. Tüm günlerini zenginlik ve huzur içinde hayallerine dalarak geçirir.
Ve bir gün büyük bir felaket gelir. O artık eski Scarlett değildir, olamaz da. Yaşadığı yer perişan olmuş, çok sevdiği annesi ölmüş, babası aklını kaçırmış ve neredeyse tüm arkadaşlarını kaybetmiştir. Eski zenginliğinden eser kalmamış ve giyecek elbisesi dahi kalmamıştır.
“Büyük bir felaket!” Evet tam da ülkece büyük bir felaketi yaşarken okuyordum bu kitabı. Resmî rakamlara göre 50 bin insanın öldüğü ve 11 ili mahveden bir felaketi yaşarken. Binlerce insan aynı Scarlett gibi hayatını mahveden bir olayla yüzleşti. Kimi anne, babasını kimi eşini çocuklarını kimisi dostlarını kimi de hepsini kaybetti. Yaşadıkları yerler, anıları kayboldu, cenazesine bile ulaşılamayan yüzlerce insanla birlikte.
Ve üzerinden iki ay bile geçmeden unuttuk her şeyi. Kendi kısır çekişmelerle dolu hayatlarımıza geri dönüp hiçbir sonuç alamayacağımız kavgalarımıza daldık yeniden. İlk miydi bu? Hayır! Son da olmayacak! Çünkü tüm acılarımızı unutarak hayatta kalmaya alışmış genlerimiz. Hiçbir şair bu felaketten bahsetmeyecek, hiçbir yazar bir çıkar gözetmeden yaşananları kaleme almayacak. Önce biz unutacağız ve bizden sonrakiler hiçbir şeyden haberi olmadan yine bir felaket gelinceye kadar yaşayacak.
Scarlett’in yaşadığı bir deprem değil bir iç savaştı; Amerikan İç Savaşı. Üzerinden yüz yıldan da uzun zaman geçmesine rağmen yaşanan acıları Scarlett anlatıp duracak bıkmadan. Ve her Amerikalı yaşanan acılara tanık olup tekrarını yaşamaktan kaçınacak. Aynı Fransız İhtilali’ni, Sanayi Devrimi’ni, Dünya Savaşları’nı yaşayan Avrupalıların bıkmadan usanmadan yaşanan acıları kitaplarla, dizilerle, filmlerle ve tüm sanat dallarıyla anlatmalarıyla amaçladıkları gibi.
Bizse yaşadığımız onca acıları yine unutarak yaşamaya devam edeceğiz. Ve bilinçsizce benzer acıları tekrar tekrar deneyimleyeceğiz, her defasında sanki ilkmiş gibi.