Gönderi

220 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 14 days
“Hiç İş Yerinde Ağladınız mı?”
“Hiç İş Yerinde Ağladınız mı?” Bu herkese teselli verebilecek samimi soruya cevap vermeden önce bir giriş yapmak istiyorum. Kitabı izlediğim “Romance Is a Bonus Book” adlı 2019 yapımı bir Kore dizisinde görmüştüm. Kore dizisi deyip geçmeyin, kadınların iş dünyalarındaki durumları, hem erkekler hem sistem hem de diğer kadınlar tarafından nasıl bir muameleye maruz kaldıkları çok nahif bir şekilde işlenmiş. Gerçekten de “Romance”, senaryoya “bonus” olarak eklenmiş :). Kitabın Türkçe çevirisinin olabileceği aklımdan bile geçmezken sosyal medyada kitap karşıma çıkıverdi. (takip edildiğimize dair komplo teorileri serbest :D) Tabi ki hemen aldım ve büyük bir beklentiyle başladım. Kitap 8 hikaye içeriyor ve ilgili diziden bize göz kırpması amacına hizmet edercesine kadınların iş hayatında maruz kaldığı problemler ele alınıyor. İlk 2 hikayeyi sevdim derken 3. hikayeden hiç hoşlanmamıştım ki kitabın sonuna yerleştirilen, Koreli bir edebiyat eleştirmeninin eleştirisini okuyunca “Fukuoka Rehberim” adlı bu hikaye, sanırım en sevdiğim oldu. Bu eleştirinin fazla olduğunu düşünenler olmuş ancak ben çok yerinde buldum. Zira bir kadın olarak bile hikayelerde anlamını kaçırdığım detayların aslında neyi ifade etmek istediğini bu eleştiri sayesinde fark ettim. Hikayelerin hepsi farklı bir durumu gözler önüne sermiş, birbirlerine pek benzemiyorlar. Bazen bir kadının kendi gözünden, bazen bir erkeğin gözünden, bazen de dışarıdan bir gözden dinliyoruz yaşananları. Bir temanın böyle çok yönlü bir şekilde yansıtılması kesinlikle kitap adına olumlu bir özellik olmuş. Yazar gerçekçilikten asla şaşmamış, aynı zamanda duygusal karakterle de dalga geçmemiş. Dolayısıyla her karakterin içinde bulunduğu dünyanın gerçekliğini kabul ettiğini, hüzün varsa neşenin de olacağına inanarak ufacık şeylerde bile hayatını güzelleştirme çabasında olduğunu görüyoruz. Bu eşsiz uyum her hikayeye hakim durumda. Sekizini de burada incelemeyeceğim çünkü kitabın sonundaki eleştiride hepsine kısa ve öz bir şekilde değinilmiş. Gelelim sorumuza, evet, şahsen ilk iş günümde ağlamıştım. Kadın olduğum için (zira tamamen kadınların olduğu bir ortamdı) değil ama genç olduğum için “bu ne verirsek yapar” zihniyetiyle baş başa kalmıştım ve gerçekten görevimi yapmaya çalışmak ilk zamanlarda beni çok zorlamıştı. Üstüne bir de bazı kişiler tarafından yalnızlaştırılmıştım. O zamanlar kötü düşünmemiştim ama şimdi geriye dönüp baktığımda, o tecrübesiz halim ve hâlâ okuyor olduğum dikkate alınarak daha merhametli bir yaklaşıma muhatap olabilirdim. Neyse işte arkadaşlar, en azından ilk deneyimimizde biraz hoşgörü ve merhameti hak ediyoruz diye düşünüyorum :). Velhasılı kitapta bu soruyla karşılaştığımda hafifçe tebessüm ettim ve daha samimi bir okuma sürecim oluştu. Hiçbir iş kolay değildir ve tüm çalışma hayatları biraz hüzün biraz da neşe içerir. Önemli olan zorlukların olduğunu kabullenebilmek ve bunları mümkün olduğunca göğsümüzde yumuşatıp kaleye gönderebilmek. Neşe ise her zaman içinizde :D.
Çalışmanın Hüznü ve Neşesi
Çalışmanın Hüznü ve NeşesiJang Ryujin · Lotus Kitap · 202246 okunma
··
244 views
Şerife okurunun profil resmi
Bu ne kadar da "bahar geldi, kelebekler uçuyor, çiçekler açıyor, güneş bize mi gülümsüyor ne" temalı; karşı tarafa yaşama sevinci aşılayan bir inceleme olmuş böyle :) Güzel hisleriniz bize de geçti efenim, çalışma hayatınızda hüzünden çok neşenin yer kaplamasını, sizin de içinizi böyle güzel hislerle dolduracak iyi insanlarla karşılaşmanızı dilerim :) 🌸💚
Büşranur okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum, amin, bilmukabele dualarımı iletiyorum 😌💁🏼‍♀️💚
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.