Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dağların efendisi: KOÇERO
19 yaşında dağa çıkıp, 31 yaşında hayata veda eder. Halk bu efsanevi eşkıya için yas tutup ağıtlar yakar. Genç yaşına çok şey sığdıran Koçero, yaşadığı sürece bir kahraman, öldükten sonra da bir efsane haline gelir. CİHAN YILDIRIM* Kürtlerin yaşamında ‘mahkumluk’ ve ‘firar’ kavramları çok önemli bir yer tutar. 1970'lere kadar ağalar, şeyhler ve devlet güçleri yüzünden firar eden, mahkum olanların bir kısmı bir süre sonra kahramanlıkları sayesinde efsane olmuştur. Bunlardan biri de kahramanlıklarıyla o kadar ünlü olmuş ki, bu ünü sınırları aşmış, hayatı şarkılara, türkülere, romanlara ve filmlere konu olmuş olan Koçero’dur. Asıl adı, Mehmet İhsan Kilit’tir. Ancak bölge halkı onu ‘Koçero’ olarak bilir. Koçero ise kendini ‘dağların efendisi’ olarak görür. Zulme karşı hep dağları seçen, adaleti ve özgürlüğü dağlarda bulan binlerce insandan biridir Koçero. Mehmet İhsan, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin Helin köyünde ırgatlık yapar. Çok sevdiği Saliha’ya kavuşmak için koyunlarının ve keçilerinin çoğunu satarak başlık parasını ödemek zorunda kalır. Sonunda evlenir ve bir süre sonra on altı yaşında olan eşi Saliha’dan bir kız çocuğu olur. Günlerden bir gün işitir ki bir köy ağasının oğlu olan Halil adında biri, eşini rahatsız etmektedir. 2 Kasim 1962- Hürriyet Mehmet İhsan küçük bir adam, köylü ve fakir biriydi. Ağa oğluyla başa çıkmanın zor olduğunu bilir. Bunun üzerine eşyalarının bir kısmını toplayarak eşini ve çocuğunu yanına alır ve ilçe merkezine (Silvan) doğru yola koyulur. Ancak tüm uyarılara rağmen Halil ağa rahat durmaz ve peşlerinden ilçeye gelir. Yaklaşık üç ay sonra, bir gece yarısı Silvan’da kurşunlarla delik deşik olan Halil ağanın ölüsü bulunur. Bu olaydan sonra eşini ve çocuğunu sınırın ötesine, Suriye’ye yollar, kendisi ise tüfeğini yanına alarak, özgür dağlara doğru Koçero olarak yol alır. Koçero, ağalara başkaldırıp dağları kendine mesken tuttuğunda, zulme karşı hep zulüm görenin yanında yer alacağına söz verir. O, artık köylünün korkulu rüyası bir eşkıya değil, paylaşımcı bir halk kahramanıdır. Sırtını Garzan ve Botan dağlarına dayayan Koçero, kurduğu ekiple yıllarca bölgeye hakim olur. Adam öldürür, başkası için kız kaçırır, soygunlar gerçekleştirir, zenginden alıp fakire verdiği de çok olur. Zulme hep karşı gelir. Ezilenlere ve fakirlere çoğu zaman yardım eder. O artık Anadolu’nun her yöresinde konuşulan biri olur. Hükümetin, şeyhin, ağanın çözemediği sorunları kendisi çözer. Bölgede yaşadığı dönem itibariyle, İngilizlerin milli destanı Robin Hood’a benzetilir. Koçero, bir yaz gecesi saat 03:30 sıralarında ekip arkadaşlarıyla birlikte Türk petrollerine ait kampa yaptıkları baskın sonucunda, arkadaşı Ali Sevim tarafından arkadan vurulur. Çatışmada sırtından aldığı kurşun yarası sonucunda kampın biraz ilerisinde bir dere kenarında kan kaybından ölür. 19 yaşında dağa çıkıp, 31 yaşında hayata veda eder. Halk bu efsanevi eşkıya için yas tutup ağıtlar yakar. Genç yaşına çok şey sığdıran Koçero, yaşadığı sürece bir kahraman, öldükten sonra da bir efsane haline gelir. Mehmet Salihê Beynatî, Mahmut Kızıl, Tayibê Siarta gibi bölgenin ünlü dengbêjleri Koçero’yu stranlarında işleyerek ölümsüzleştirir. Koçero, Petrol kamp soygunu çatışmasında aldığı kurşun yarası nedeniyle ancak kampın yüzelli metre ilerisindeki dere yatağına kadar kaçabilir. Orda kan kaybından ölmüş bir şekilde bulunur. KOÇERO hakkında bilinmesi gereken kısa bazı notlar; - Koçero, çoğu zaman asker elbisesiyle dolaşır, öldüğü zaman da üzerinde asker kıyafeti vardır. - Ağa baskısını kabul etmeyip silahıyla dağa çıkmıştır. -Koçero’nun yakalanması için Türkiye ile Suriye hükümetleri arasında bir protokol imzalanmıştır. - Koçero’nun öldürülmesi amacıyla Diyarbakır askeri hava alanından savaş jeti kaldırılarak Bitlis ve Van arasındaki bir bölge bombalanmış, ancak Koçero kurtulmuştur. (29.09.1962) -Koçero, çok sevdiği ekip arkadaşı, kan kardeşi Şerifo’nun intikamını Beykent Dağı’nda almıştır. - Koçero, Cumhuriyet tarihinin son eşkıyası olarak kayıtlara geçmiştir. *Bu yazı PolitikART’ın 194. sayısında yayımlandı
·
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.