Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Yavuz Sultan Selim
Yavuz'um da Yavuz'um :)) benim en çok sevdiğim ve hayran kaldığım bir padişahtır kendisi. Bu birazda düşmanlarına olan şiddetinden kaynaklanıyor da olabilir. Benim gözümde çok büyük yerlerde. Devletin bekası için babasına dahi savaş açmıştır Yavuz. Çünkü II. Beyazıd fazla pasif bir kişilikti. Şah İsmail'in iki yüzlü siyasetine kanıp gidiyor, hele bir de Şah kulu isyanı çıkınca haliyle bizim genç Yavuz bu olanlara fazlasıyla öfkeleniyordu. Ona göre Şah İsmail'in başı ezilmeliydi ki çok da haklıydı Yavuz. Babası II. Beyazıd'ın gönlü Şehzade Ahmet'den yana. Lakin Şehzade Ahmed'i yeniçeriler hiç istemiyorlar, çünkü Şahkulu isyanı üzerine gidiyor düşmanı takip etmek yerine saltanatı kardeşlerine kaptırmamak için geri dönüyor. Bu söz konusu durum yeniçerileri kızdırmış ve protesto edilmesine neden olmuştur. Selim'in bir diğer rakibi diğer kardeşi Korkud. Korkud ise Mısır'a gitmiş ve mahiyetindeki askerler ile Manisa'yı almıştı. Yavuz babasıyla görüşmek istiyor, Beyazıd'ın vezirleri ise "el öpmeye orduyla mı gelinir." Diyerek sultanı vazgeçiriyorlar. Yavuz çok kez babasıyla görüşmek istiyor ama her defasında redediliyor. Hatta şöyle de yakınır Yavuz; "Karındaşımız Korkud, Manisa sancağına cebren kurulduktan sonra babamıza gönderdiği bir mektupla gendini affettirir, sesimiz çıkmaz. Ahmed, olmaya tahta ulaşamazam korkusuyla cenk meydanını terk ile sancağına çekilir de iki lâfla olsun muaheze edilmez, yine sesimiz çıkmaz. Maksadımız babamızın mübarek yüzün görmek ve halleşmektir." Bir savaş kaçınılmazdı ve Yavuz babasıyla yaptığı savaşı kaybediyor ve geri çekiliyor. Vezirlerinde etkisi altında kalan II. Beyazıd diğer oğlu Ahmed'i veliaht ilan ediyor. Ancak yeniçeriler ayaklanıyor ve Ahmed yerine Yavuz'u istediklerini haykırıyorlar. Sonunda Yavuz Sultan Selim başa geçiyor, Ahmed, Yenişehir savaşında öldürülüyor, diğer kardeşi Korkud ilk başta boyun eğiyor ama sonra gelen haberler yüzünden canından oluyor. Yavuz iç işlerini hallettikten sonra İran üzerine yürüyor, tabi onun öncesinde el atması gereken bir grup vardır adları kızılbaşlar. Yavuz İran üzerine sefere gitmeden önce sırtından pıçaklama potansiyeli olan kızılbaşların hepsini kılıçtan geçiriyor. Bunu yapmalıydı, şimdi iki üç cahil çıkıp katliam yaptı diyecekler. Kesin vardır yani böyle düşünen beyinden yoksun insanlar. Kesinlikle kılıçtan geçirmek zorundaydı. Çünkü aksini yapsaydı sırtından vurulur Şah İsmail ile olan mücadelesini kaybederdi, eğer öyle bir şey olsaydı açıkçası şuan bütün Anadolu Şia yurduna dönerdi. Hele sefer esnasında Şah İsmail'e yazdığı bir mektup var, okunmaya değerdir. Çaldıran savaşıyla beraber 20 yıl boyunca İran sırtını bir türlü doğrultamayacaktır. Onun ardından hemen gözünü Mısır'a dikiyor Yavuz. Çünkü Mısır sultanı Kansu Gavri, osmanlının iç işlerine karışmaktadır. Bu arada Yavuz, Kansu'nun damadı olur. Mercidabık savaşıyla beraber hilafet Yavuz'a geçiyor. Peki ya durur mu bizim Yavuz? Elbette hayır. Bu sefer de geçilmez denilen çölü geçerek Ridaniye savaşında o dönemde Mısır'ın başında bulunan Tumanbay'la karşılaşıyor haliyle onu da yeniyor. Mısır artık Osmanlı topraklarının olmuş, Memlük devleti tarihe karışmıştır. Öyle ki bu zaferlerle İstanbul'a dönüyor sırf alkış istemediğinden dolayı bekliyor ve gece yarısı yanına aldığı adamları ile beraber gizlice saraya giriyor. Öyle de övünmekten, gösterişten uzak birisidir Ata'm. Yavuz Bahadıroğlu'nun yine dikkatimi çeken bir kusurunu söyleyeceğim, bir atasını kabullenirken onu göklere çıkarırken, Timur'a her okuduğum kitapta sallaması hiç ama hiç hoşuma da gitmiyor açıkçası. Ama yazarın kalemi okutturuyor.
Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan SelimYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 01,173 okunma
·
488 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.