Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

464 syf.
5/10 puan verdi
Zar adam
Hayatımızın her anında sergilediğimiz davranışların mutlak bir sebebi var. Bu bazen vicdan, bazen ahlak, bazen de görgü olabiliyor; ama değişmeyen tek gerçek her seferinde toplum yaşantısının bize kazandırmaya çalıştığı “doğru insan” rolünü oynadığımızdır. Aynı şekilde kişiliğimizi oturttuğumuz temel de budur; daima doğru insan olma çabası… Doğru insan olmaya çalışırken kendi “bencilce” isteklerimizi sürekli aka plana iteriz. Çünkü toplumda bencilliğe yer yoktur; aksine paylaşıma, bireylerin birbirine karşı duyduğu anlayışa dayanan bir düzendir toplum hayatı. Böylece herkes bir diğerine saygı gösterir ve toplumun tüm bireyleri özgürlüğünü kendi sınırları içinde yaşar. Sınırsız özgürlük diye bir kavram yoktur; herkes diğer bireylerin özgürlüğüne saygı göstermelidir. Peki, özgürlük nedir dostlarım? Sizi son derece kızdıran birini gidip dövebilir misiniz? Selam verdiğinizde sizi görmemezlikten gelen birinin arabasının camlarını kırabilir misiniz? Çok beğendiğiniz bir pantolona fiyatını ödemeden sahip olabilir misiniz? Sırf aklınıza esti diye eşinizi ve iki çocuğunuzu hayatınızın sonuna kadar bir daha görmemek üzere terk edip gidebilir misiniz? Tabii ki hayır… Ama bunların hepsi ve daha fazlası zaman zaman herkesin aklından geçiyor. Eğer zaman zaman yerine sık sık bu düşüncelerle meşgul oluyorsa birinin kafası, o zaman da büyük ihtimalle hırsız, katil ya da deli oluyor gözümüzde. Bu da demek oluyor ki hepimizin içinde aslında küçük miktarlarda katiller, hırsızlar, caniler, tecavüzcüler, sadistler var. Yani hepimiz birer şizofren miyiz? Değiliz; çünkü içlerinde ki en baskın karakter diğerlerine hükmediyor ve toplumun bizi sevk ettiği yönde bu en baskın karakter, doğru adama en yakın karakter oluyor. Böylece hepimiz normal insanlar olarak hayatlarımızı sürdürüyoruz. Ama aslında bize biçilen bir rolü oynuyoruz, diğer karakterlerimiz -özgür irademiz- hırsızlık yapmak, cinayet işlemek istediği halde buna izin vermiyoruz. O zaman özgür irademiz tamamen özgür diyebilir miyiz? İçimizdeki karakterlerin sadece birine yaşama şansı verip, diğerlerini öldürerek özgürlükten bahsedebilir miyiz? Kısa bir süreliğine yaptıklarınızın hesabını vermeyeceğiniz bir dünya düşünün; vicdan, ahlak gibi bağlayıcı kuralların olmadığı bir dünya. Bu dünyada muhtemelen içimizdeki karakterlerin tamamı kendini gösterme şansı yakalardı. Çünkü sergilenen davranışlar iyi ya da kötü diye ayrılmayacak, daha da iyisi iyi-kötü olmadığı için ödül-ceza da olmayacaktır. Böylece her hareket sonucu düşünmeye gerek kalmadan yapılabilecektir. Şimdi bunu kendi dünyamıza uyarlayalım. Hareketlerimizden bir başkasının sorumlu tutulduğunu ve vicdan gibi bir değerimizin olmadığını varsayalım. Bu durumda içimizden gelenleri engelleyerek daha fazla mutsuz veya gergin olmamıza gerek kalmaz. İstediğimizi yaparız ve hiçbir şeyden sorumlu tutulmayız, aynı zamanda da kendimizi tatmin ettiğimiz için mutlu oluruz. Bunu toplumsal olarak düşünmemiz imkânsız ama kişisel olarak herkesin mutlu olmasını garanti edebiliriz. Öyleyse şimdi bize sorumluluklarımızı devredebileceğimiz biri lazım… Bir zarın her yüzüne farklı bir olasılığı yükleyip, zarı atmamız sonucu gelen şeyi yaptıktan sonra bundan zarı sorumlu tutabilir miyiz? Zar Adam bu soruya evet diyor ve ekliyor; “İçimizdeki her karaktere şans tanıyarak tam anlamda özgürlüğe ancak bu şekilde ulaşabiliriz. Fakat zara hem istediğimiz hem de istemediğimiz seçenekler sunmalıyız ki kontrolü tamamen ona bırakabilelim. Bu şekilde yapacağımız her şeyi zara danışarak tüm sorumluluğu ona devrederken biz de yaptıklarımız sonucunda pişmanlık, acı, üzüntü ya da suçluluk yerine tatminkâr bir mutluluk yaşayabiliriz.” İşte bu teori üzerine kurulmuş hoş bir felsefi roman Zar Adam. Kısaca psikiyatrist Luke Rhinehart’ın hayatından tatmin olamaması üzerine zarlara danışarak yaşamaya karar vermesini anlatıyor. Başlarda gayet basit şeyler için danıştığı zarlar giderek daha önem arz eden şeyler için de karar vermeye başlıyor ve onu bambaşka biri yapıyor. Hatta hastaları üzerinde de bu yöntemi deniyor ve yeni bir tedavi yöntemi buluyor. Dr. Rhinehart attığı her zar sonrasında günümüz yaşam sisteminin bir başka kısmını eleştiriyor aslında. Sağlıktan eğitime, toplumsal yaşamdan birey bencilliğine, özgürlükten anarşiye kadar birçok kavramı eleştiriyor. İnsanoğlunun, kendisi için yine kendi yazdığı oyunu nasıl da mükemmel şekilde oynadığını ve oyunbozanlık yapanlara nasıl merhametsiz davrandığını farklı boyutlarıyla anlatıyor. Kitap, ilk basıldığı 1971 yılında eleştirisel içeriği ve cinsellik değerlendirmeleri yüzünden bazı ülkelerde yasaklandı. Buna rağmen kapaktaki “Bu kitap hayatınızı değiştirebilir” alt başlığı sayesinde birçok okura ulaştı ve kısa sürede modern bir kült klasik olmayı başardı. Öyle ki kitaptan esinlenilerek iki oyun, bir kitap, altı şarkı yazılmış; bir film çekilmiş ve bazı sanatçılar takma isim olarak Zar Adam’ı seçmiştir. Türkçeye ise uzun yıllar sonra çevrilmesi üzücü. Yeni baskısında kitabın kapağı yine oldukça ilgi çekici tasarlanmış. Olasılıksız’ı andıran kapak resminin yanı sıra bu kez alt başlık biraz daha iddialı: “Çok az kitap hayatınızı değiştirebilir. Bu roman değiştirecek!” Kitabın edebi olarak vaat ettiği fazla bir şey yok; zaten edebi değil felsefi anlamda değerlendirilmesi gereken bir kitap Zar Adam. Bahsedilen “Zar Dini” başlarda çok saçma görünmesine rağmen ilerleyen sayfalarda elinize bir çift zar alıp, deneme yapmanıza sebep olacak kadar mantıklı gelmeye başlıyor. Bu anlatımın, olayların akışı içinde yapılmış olması kitabı roman sınıfına soksa da akıcı bir şekilde okunabilmesi için yeterli olmuyor. Yine de okuru, “Benim altı seçeneğim ne olurdu?” diye düşündürerek, yüzyıllardır tartışılan özgürlük ve özgür irade kavramlarının zalimce eleştirildiği bir dünyaya bağlamayı başarıyor.
Zar Adam
Zar Adam
Luke Rhinehart
Luke Rhinehart
Zar Adam
Zar AdamLuke Rhinehart · Pegasus · 20086,7bin okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.