Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

480 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Eski Köy Enstitülü yazar İlyas Küçükcan, o dönemin uygulamalı çok işlevsel bu kurumunu alıntılar, anılar, şahsi tecrübeler, yorumlamalar ile derlemiş. Ailemin bir tarafı oradan olduğu için sıkıcı teferruatı göze alarak başlamıştım ama yanılmışım, genel kültür artırıcı kolay okunan bir araştırma olduğunu gördüm. Çifteler, Eskişehir'in güneyindeki bir (kasaba görünümlü) ilçe, Mahmudiye ve Hamidiye'ye yakın olarak genel bir bölgeyi temsilen (diğerleri Osmanlı'yı çağrıştırıyor da diye) ilk açılan iki köy enstitüsünden birine seçilen bölgenin ismi. İzmir Kızılçullu da diğeri. Köy Öğretmen Okulu konseptini geliştiren, değiştiren, 1940-47 arasında zirveye çıkan bir kurum Köy Enstitüsü. Bu işin kurucu aklı içinde İsmail Hakkı Tonguç, Rauf İnan, Hasan Ali Yücel gibi güzel insanlar var. Amaç muktedir gençler yetiştirmek, o yetişenleri ülkenin çağdaş birer bireyi olarak topluma bir akyuvar gibi salmak; onlardan iyi birer öğretmen, iyi vatandaş, iyi birey, iyi insan çıkarmak, bu arada öğretirken uygulama ile pragmatik bir sonuç elde etmek... Köy binasını kendileri inşa ediyor, kuyuları kazıyor, elektrik ve lamba yeni geldiğinde onun aksamını monte edebiliyor, ağaçlar dikiyor, tarım yapıyor, kutlamalarda kendileri çalıp halk oyunu oynayabiliyor, kendi içlerinde bir toplum kurabiliyor Köy Enstitülüler. Bunu karma eğitimle kız erkek birlikte başarıyorlar. Tabii komünizme haklı olarak alerjisi olan ABD'nin bu kurumu haksız olarak tehlikeli görmesi, yobazlığın gölgesi, onu fonlayanlar, siyasi emeller, şahsi menfaat, cehalet... Bunlar 1947'de CHP'nin kendi içinde ve muhafazakâr tarafın çoğunluğunda zuhur eden unsurlar; halkı galeyana getiren demagojik söylemler, İnönü'yü de zehirliyor ve karşı politikalar başlıyor. O kadar göz önünde ki her şey... Ülkenin gelişememesinin sebebi o kadar belli ki. İşin acısı bu zehirli politikanın en büyük ve medeniyetin temsilcisi devletlerce fonlanması değil; işin acısı ülkeyi ve hakikati değil, ülkenin yönetiliş biçimi ve kendi fikirlerini önemseyen sağ ve solun kavgası da değil; hatta işin acısı bu ülkenin insanlarının bunları göremiyor oluşu da değil. İşin acısı cehalet ve yarı cahillik: Kendi elleriyle kendi sonunu getiren topluluk. İşin acısı bunu düzeltmeye yeltenen ve elini uzatan çalışkan, özverili, samimi ve heyecanlı insanların elinin yine bu ülkenin insanlarınca ısırılması. İdeoloji ve sosyal doktrinlerin gereksizliğine, yobazlığın kötülüğüne karşı çözüm belli: Hakikat arayışı, yani bilmek, yani bilim. Köy Enstitüleri cehalete kurban gitmeseydi, birkaç on yıl içinde dönüşüm geçirerek mühim üniversiteler hâline gelirdi şüphe yok. Pratik bünyesine teoriyi ekleyerek günümüz modern bilimine geçiş yapılırdı. Çünkü orada bilim insanı yetiştirilmese bile, bilimsel kafada insan yetiştirildiği çok açık. Temeli sağlam ve o anki pratik gerekliliklere göre hünerli ve kültürlü yetiştirilmiş insanlar, günümüz modern bilimine geçiş yapacak sağlam kurumların oluşmasını sağlayacaktı. VE SAĞLAM KURUMLAR, çürük görüşleri olan toplumlarda bile, değişime ve gelişime aç insanları korur.
Çifteler Köy Enstitüsü
Çifteler Köy Enstitüsüİlyas Küçükcan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210 okunma
··
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.