Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

308 syf.
10/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Peter, İlonka ve Judit arasında aşk ve evlilik durumlarının kültür ve sınıfsal farklar yüzünden başarısızlığa uğramasının 2. Dünya Savaşı öncesi, 2. Dünya Savaşı ve sonrası zamanın belirlediği şartlarla Peter, İloka ve Judith'in ayrı ayrı bakış açılarıyla yaşadıklarını anlattıkları bir roman. Peter ile İlonka'nın burjuva sınıfının temsilcileri gibi dursalarda burjuva sınıfının ayrı katmanlarında olduklarını ve dolayısıyla ayrı sınıflardan olduğunun kabul edersek Peter, İlonka ve Judit, üçüde birbirini başka bir sınıfın temsilcisi olarak görüyor, üçüde birbirlerine hayatının eksikliğini giderecek bir tamamlayıcı olarak bakıyor. Ve herkes sonunda aradığı şeyin onda olmadığını, aralarında katedilmesi imkansız mesafelerin olduğunu anlıyor. Mesafeyi oluşturan şey, insanın bulunduğu sınıfın kültürü tarafından bebekliğinden itibaren koşullandırılması,dolayısıyla aralarındaki karakter ve kültür farkı.. Üçüde aralarındaki mesafeyi aşamayacaklarını anlayorlar, bununla ilgili kurdukları hayallere son verip hayatta tamda oldukları şeylere uygun olarak hayatla bir şekilde uzlaşıp ve aralarındaki ilişkiyi bitirerek kendi yollarında ilerliyor. Kimi olduğu şeye uygun olarak asil bir şekilde(Peter ve İlonka), kimide olduğu şeye uygun olarak bayağı bir şekilde yaşamaya devam ediyor(Judit)... Diye kısaca özetleyebileceğim bir roman. Harika bir kitap okudum gerçekten, kesinlikle herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir türden. İncelemeyi bitirmeden önce kitabın bana düşündürdüğü birçok şeyden bahsetmek istiyorum, örneğin şunlar: Biz kimiz, edilgen olarak yaşayan, şartların belirlediği bir nesne mi yoksa edilgen değilde etken bir özne mi, sınırlarımız ne, bir ömür boyu ulaşamayacağımız şeyler ne ve bu bir kader mi, yoksa hayatımızda bize biçim veren çocukluk yıllarında maruz kaldığımız kültürün belirlemeciliği mi, bütün alemeti farikamız, sınıfımızın kültürüyle beslendiğimiz çevrenin, belirli hedeflerin ötesini aşmamıza, geçmemize,ulaşmamıza izin veren ya da vermeyen bize dikte edilen, bizi koşullayan kültürel programları mı? Son olarak bu ortaya attığım konularla ilgili hayatımda yaşadığım bir olayın analizini yaparak incelememi bitirmek istiyorum. Lise yıllarında ilk aşk dedikleri bir duygu yaşamıştım. Karşılıksız kaldı, reddedildim yani :) Sebebini çok düşünmüşümdür. Sebep fiziksel özellikler değildi, ayrı dünyaların insanlarıydık, bu ayrılık zihinde ve hayatımızda maruz kaldığımız şartların farklı olarak bize hayal ettirdiği şeylerdeydi. Hayallerimiz ve özlemlerimiz birbiriyle uyumlu değildi. Tabi bunu o zamanlar bilmiyordum, sorunu hep anda, anın şartları ve olaylarında aradım. Halbuki başarısızlığımın nedeni andan kaynaklanmıyordu, yollarımız benim o zamanın anında cahilce tespit ettiğim şeyler yüzünden ayrılmamıştı. Yollarımız daha yaşadığımızı hissetmeye, benliğimizi ilk kez kavramaya başladığımız andan itibaren, daha birbirimizi tanımadan önce ayrılmıştı. Yani esas sebep kültür farkıydı ve dolayısıyla hayata bakışımızdı. Kültürümüz ve zihinimizin sınırları, niteliği ve bunların ölçüsü hayatta ulaşabileceğimiz veya ulaşamayacağımız, yabancılık çekeceğimiz ya da çekmeyeceğimiz şeylerle olan mesafemizi belirliyor. Demek istediğim sanıldığının aksine hayatımızın öznesi değiliz hiçbirimiz, çevremizin ve çevremizdeki şartların belirlediği bir nesneyiz...
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 20191,998 okunma
··
339 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.