Gönderi

276 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir kadın için hayatınızı mahveder miydiniz?
Kitap boyunca adı geçmeyen kahramanımız Üniversite'de bir kızla tanışır ve karakterimizin hayatını baştan aşağı değiştirmeye başlar. Tahmin edebileceğiniz gibi bu iyi olarak değil tam tersine diplere çekmeye başlar kahramanımızı. "Bir kadın için hayatınızı mahveder miydiniz? " sorusuna ise karakterimiz koşarak evet der ve bundan da zevk alır. Çünkü ona göre kalp akıldan önce gelir. Ne kadar diplere çekse de o buna takılmaz, aşkın bir gereği der ve onun için perişan olmak en muhteşem şeydir. Okurken o kadar kızdım ki, yapma bir kız için hayatınla oynama. Sen ne yaparsan yap kızın umurunda değilsin, o saplantılı aşığına saplantılı olarak aşık. Ama o hiç vazgeçmedi. Muradına da erdimi bilinmez. Bir erkeği ne yaparsa yapsın sevmeye devam eder miydiniz? Bu soruya kör aşığımız Eda düşünmeden evet der. Belki düşünse, azıcık da olsa mantık çerçevesinde bakabilse anlayacak. Ama o kendi hayatını tek bir kişiye bağlamış, onunla mutlu olacakmış gibi inandırmış. Kendisi de biliyor, nasıl biri, neler yapma potansiyeli var ama yok o bunlara rağmen ille de Savaş, Savaş diyor. Gerçekten anlam veremiyorum böyle durumlara, hani gerçek hayatta böyle birileri olmasa Yazar'ın kafasından uydurduğu gerçeklik payı olmayan bir şey der geçerdim ama öyle değil. Baya baya gerçek, o gerçeği bildiğim için kızıyorum. Birini tanımamak için ya kör olmak lazım ya da karşımızda ki çok iyi rol yapması lazım. Öyle bir şeyde yok, herşey ortada. Bağımlı, şiddete eğilimli, sana etmediğini bırakmamış ama sen hâlâ ya düzelirse deyip peşinden koşuyorsun. İnsan aşık olduğunda iyi biri olmaya başlar, insanı iyi olmaya sevketmeyen aşkta doğru bir aşk değil bana göre. Eda'nın" Onda bir tuhaflık vardı. İlk zamanlarda tanıdığım, aşık olduğum Savaş gibiydi." demesi aklıma kadınların ilk tanıdıkları haliyle erkeklere aşık olduğu ve ne kadar kötü yüzlerini görse de bir gün o ilk gördüğü adam olacağına olan inancıyla ona tutunmaya devam etmeleri geldi. Eda'nın halini ana karakterimizin şu sözüyle bitireyim; "Kadınların yanında ağladıkları erkekler başka, güldükleri erkekler başkadır." İlk defa gördüğünüz birine güvenip onunla bir yola çıkar mıydınız? Karakterlerimiz Rüstem ile Nurhan tam da böyle bir işe kalkışıyorlar. Yan karakterler oldukları için pek bir şey diyemiyorum özellikle de Nurhan için. Rüstem'in bir hikayesi var. Kötü bir çocukluk, sevgisizlik ve kimsesizlik. Belki de bunlar ilk defa gördüğü bir kadına güvenebilme cesaretini vermiştir. Bu soru bana sorulmuş olsa kesinlikle hayır derdim ama bilemiyorsun da belki de ilk görüşte aşk ve işte aradığım kişi denebilecek birileri vardır. Kitap hakkında genel görüşüm çok iyi, yazarımız
Tarık Tufan
Tarık Tufan
'ı ilk defa
Düşerken
Düşerken
romanın'da tanıdım. Zirvelere çıkarmıştı beni, ama o kitaptan sonra yazdığı
Kaybolan
Kaybolan
kitabını beğenmedim. Bu kitabını da okumuş biri olarak sanırım yazarımızın düşerken romanıyla birlikte kalemi körelmiş ya da bu sadece kaybolan kitabına özgü bir şeydir bilemiyorum. Yine de yazarımızın yeni kitabı
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer Yok
'a tereddütle bakıyorum. Belki bir ara okurum ama şuan sanmıyorum. Yazarımızın bu kitabının 8 bölümlük bir diziye uyarlanacağı haberini alınca, dizi yayınlanmadan alıp okuyayım istedim. Sanırım dizi de yeni hikayeler, yeni karakterler daha eklenecek ve dizi olduğu için ana karakterimizin de adını öğrenmiş olacağız. Kitapta bazı şeyleri tahmin edebilseniz de genel olarak merak ettiriyor ve ara ara şaşırtıyor da. Kitaba puanım 9, okunmaya değer bir kitap, bir şans verin derim.
Şanzelize Düğün Salonu
Şanzelize Düğün SalonuTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20206,3bin okunma
·
481 görüntüleme
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Bir hayat ne için yaşanır ya da ne için mahvedilir?
Abdulselam okurunun profil resmi
Hayat kendin için değerlerin için yaşanır ve kimse için mahvedilmez
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.