Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tuna kıyılarından Lübnan'a bir arayış yolculuğu
Kısa ama yoğun bir romandı. Başta kötü bir karakter olarak çıkan Stavro, hikâyesinin anlatılmasıyla annesinin öğüdünü götürür roman boyunca. Ahlaklı serseri. Bir insan kötü bile olsa içinde her zaman vicdan muhasebesini, o minik pırıltıyı barındırmalıdır. Kötü ya da ayyaş sandıklarımızın aslında arkasında nelerin yattığını görürsünüz, onları bu hâle getiren komplike yaşadılarıdır. Anlatıcı başta serseri görünen Stavro'yu direkt öyle yargılamamız yerine onun kendisini anlatmasına izin vermiş. Yazarın kendisinden izler taşıyan bu romanda anlatıcıyla beraber Romanya'ya, Tuna kıyılarına, Suriye'ye, Lübnan'a, Türkiye'ye savruldum. Hem o yöreleri de vaka zamanıyla kısmen tatmış oldum. Yazar kimsesiz bir çocuk olarak hayatını idame ettirmek zorunda kalmış. Romandaki yurdundan uzaklaşan Stavro da tıpkı Panait gibi oradan oraya savrulup aslında bir arayış hikâyesinde bir yandan hayatını idame ettirmek zorunda kalıyor. Onu en çok rahatlatan da bir Türk'ten öğrendiği salep satıcılığı oluyor. Bu arayış yolculuğunda Stavro türlü türlü insanlarla tanışır, herkes başta iyi görünür, herkese kanar ama eli boş ve hırpalanmış şekilde bulur kendini sonunda. Türkçe yazarın bildiği diller arasında, burada da bazı kahramanlarına Türkçe konuşturur. Türklere dair ögeler de yok değildir: Türk kahvesi, bağdaş kurmalar... İstanbul da başta suçluların kaçtığı bir mekân karşımıza çıkıyor; karmaşıklığı, ne idiği belirsizleri kucağına almasıyla. Sonrasında ise yardımsever Türkleri Stavro'nun karşısına çıkarmasıyla iyi bir rolde görüyorum. Galata sokaklarında dolaşır, oradan oraya savrulur yine. Ablası Kira'yı arar da durmaz. Yine türlü türlü insanlarla karşılaşır. Farklı bakışlar da dikkatimi çekti. Kira ve annesi evdeki şenlik günlerinde bu kötü görünen eğlencelerinin sebebini annesi arzularını dinlediğini gösterir ve şöyle bir cümle kurar: "İblise inanmam, Tanrı ondan güçlüdür... Ve şimdiki gibi oluşumuz Tanrı'nın dileğidir." Yani Stavro'nun annesinin hâllerinde hiçbir suç yoktur, ona göre zaten onun yazgısını yaşamaktadır ve bunu yüce güç böyle buyurduğu için öyledir. Bir tanesi daha: Stavro'nun babası, annesine layık değildir. Onların evliliğinin de Tanrı'nın burnunu karıştığı bir ana denk geldiğini söyler anlatıcı. Bir gün yine bir şenlik varken evde babası gelebilir diye pencerede gözcülük yapan Stavro, bir adamın ablasının baldırını ellediğini gördüğü an kıskançlıktan beter olur ve babasının geldiği yalanını ortaya atar. İşte o anda cümbür cemaat böcek gibi kaçışmaya başlar. O sahne, hareketli arkadan telaşlı koşturmacalı bir müzik eşliğinde gözümde ve kulaklarımda canlandı. Böyle farklı farklı sahneleri okuyucusuna sunan yoğun, okuması akıcı, keyifli ve hüzünlü bir romandı.
Kira Kiralina
Kira KiralinaPanait Istrati · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,050 okunma
·
277 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.