Gönderi
·
Not rated
Bu kitap, hem iş dünyasında koçluğun katkısını pekiştiren hem de bu konuda tüm dünyada kendini ispatlamış bir kitap. Pek çok iş yeri standart metotlarla uygulanan eğitimlere başvuruyor. Fakat bu yöntemler, personelin performansını arttırıcı yönde olmadığı gibi azaltıcı etki de yapıyor. Bunun için personelin neyi, nasıl daha kolay ve pratik öğrenebileceğine, bunları daha kolay ve istekli biçimde nasıl ortaya koyabileceğine odaklanmak gereklidir. Yöneticilerin ve çalışanların “Öğrenen Organizasyon” olmayı gönülden istemeleri gerekiyor. Sürekli öğrenen personel, “Zihin Oyunları Modeli” ile en verimli biçimde sadece iş hayatında değil iş dışındaki hayatında da başarılı olacaktır. Bunun için kötü alışkanlıkları ve doğru olduğu zannedilen fakat kişiyi başarıya ulaşmaktan uzak tutan işler ilgili bazı inançları terk etmek gerekiyor.
İş hayatının gerçek amacı; daha fazla kâr elde etmek, daha kaliteli hizmet vermek ve pazar payında baskın olmakla beraber sadece para kazanmak olarak da özetlenebilir. İnsanlar ekonomik başarı gerekliliğini kabul ediyorlar ancak aslında amaçlarının cüzdandaki paradan daha fazlası olduğuna inanıyorlar. Artık patronlar ve yöneticiler, hizmetinde çalışan personel tarafından değerlendiriliyor, tedarikçiler ise üretim sürecinin bir parçası olarak görülüyorlar dolayısıyla da planlama ve karar alma sürecine dâhil ediliyorlar. Ayrıca önceleri merkeziyetçi bir bakış açısıyla ve neredeyse iki seviye onay gerektiren müşteri ilişkileri için gerekli kararlar, artık yerinde ve hızlı bir biçimde satış temsilcileri vasıtasıyla veriliyor. Koçların görevi, yeniden şekillenen anlayışlar için öğrenmenin değerli olduğu bir ortam yaratmaktır. Gerekli olan şey, öğrenmenin ve performans ortaya koymanın aynı şey olduğuna dair inançtır. Yüksek performans sergileyenler ve dikkatini verenler daha hızlı öğreniyorlar. Öğrenme eylemi bir talimatlar silsilesi olmaktan çıkıp farkındalığın bir sonucu hâline geliyor. Bu da etrafta olup bitenleri daha net görmeyi kolaylaştırıyor. İş hayatında birtakım zorunluluklar vardır. Bu zorunluluklar, yapmalıyım ya da zorundayım, gibi baskılarla kendini gösterir. Eğer insanların tercih etme şansları olsaydı, bu şartlar altında çalışmayı akıllarından dahi geçirmezlerdi. Bu anlamda bu kitap, özgür çalışma ortamının zihinsel olarak nasıl sağlanacağı konusunda da fikirler vermekte.
·
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.