Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SAZIN POLONYA’DAKİ TEZENESİ; PETRA NACHTMANOVA
SAZIN POLONYA’DAKİ TEZENESİ; PETRA NACHTMANOVA İlk defa ismine işten yorgun döndüğüm bir akşam, “Bu akşam bir belgesel izleyeyim” dememle rastladım Petra Nachtmanova’nın. Stephan Talneau’nun saz müziği konulu Arte ZDF belgesel filmiyle karşıma çıktı. Saz, hem en sevdiğim ve bir türlü çalmayı beceremediğim bir enstrümandı hem de Polonyalı bir müzisyenin sazla olan ilgisi inanılmazdı. Dolayısıyla bu durum fazlasıyla dikkatimi çekti benim. Aynı, Dantellerin Polonyalı kraliçesi “NeSpoon” gibi, apansız girdi hayatıma. Saz ve bir Polonyalı yan yana gelince hem şaşırdım hem de konu beni cezbettiği için bir araştırma arzusu duydum. Petra Nachtmanova’nın belgeselini bir solukta izledim. İzlerken heyecanlandım, efkarlandım, bazen de şaşırdım. Güya Türk’tüm ve Türkologdum. Entelektüel zümredendim yani! Ohooo! Bilmediğim çok şey vardı saza ve onun yolculuğuna dair. Petra’nın 4 ay süren bu yolculuğu, izleyenleriyle beraber beni de aldı götürdü. Kah Anadolu’nun Kırşehir’ine, Ankara’sından, Sivas’ından Tunceli’sine, kah Bosna Hersek’e, Arnavutluk’a, Bulgaristan’a, yetmedi oradan da Orta Asyanın derinliklerine ta Horasan’a kadar götürdü beni. Ne iyi yaptı! Beni de gittiği yerlerde bıraktı… Biraz araştırınca gördüm ki Petra zaten biliniyor, meşhur biri, sadece ben bu belgeseliyle yeni tanışmış oldum bu saz aşığıyla. Olsun, geç olsun güç olmasın derler ya hani. Memnun oldum. Onun da dediği gibi, “Bir yolculuğa çıkarken aslında insan, kendi iç dünyasına bir seyahat gerçekleştirir.” Ben de bilmeyenler, tanımayanlar için Petra’nın dünyasına mini bir seyahat yapalım ve Petra Nachtmanova’yı tanıyalım istedim. Petra Polonyalı. Polonyalı olmasına rağmen Viyana’da gözlerini dünyaya açtı. İngiltere’de tarih okudu. Berlin Humbold Üniversitesi’nde Orta Asya kültürü eğitimi aldı. Petra’nın çocukluğu müziğe ve farklı kültürlere merak ve ilgi ile geçti. Aşık Mahzuni Şerif’in “Fani dünyanın sefâsı bir kuru kavga imiş, Gerçeği ile insan olmak her şeyden alâ imiş” ifadelerini Polonyalı bir saz aşığından duymak kadar keyifli bir şey yok. Hem hakikatin yolcularının din, dil, ırk farketmeksizin aynı hakikatlere ayna olmasının ruhuma verdiği mutluluk hem de bulunduğum Polonya medeniyetinin zenginliklerinin de çok kültürlü yapıya teşne olmasını bir kez daha Petra’nın hayatında görmek, hakikaten mutlu etti beni. Hatta beni bu yazıyı yazmaya teşvik etti. Belki bu mutluluğa sizi de ortak etme çabasının neticesidir bu yazı. Gelelim Petra’ya. Anadolu’yu Berlin’de Türk mahallesi olarak da bilinen Kreuzberg’de keşfetmiş ve bağlama ile ilk orada tanışmış. Petra’nın bağlama ile tanışması da ilginç: Bir gün sokakta bağlama çalan birisini görür. Bağlamanın Türklere özgü bir çalgı olduğunu öğrenir. Ev arkadaşı Türktür. Ona sazı sorunca arkadaşı Aşık Veysel’in bir CD’sini dinletir. Petra bağlamaya tutulur ve saz çalmaya bu kültürü öğrenmeye karar verir. Böyle başlar bağlama yolculuğu Petra’nın. (1) Onun sözlerine kulak kabartalım isterseniz; “Berlin’de cemevinde gördüğüm sazı tanımak istedim. Beni büyüleyen bu sihirli aletin büyüsünü görmek istedim. Onu sadece çalmak bana yetmedi. Nasıl bir şeydir, kimlerin elindedir görmek, bilmek ve anlamak için peşine düştüm sazın ve filmini çektik. Saz filminde çok sayıda şarkı var; 12 dil konuşuluyor bu yolculukta. Saz, her gittiğimiz yerde başka bir özelliğiyle karşımıza çıktı. Sazı Anadolu’da tarlada, harmanda, çeşme başında çalanla da karşılaştık, onunla zeybek çalanı da gördük. Karlı ve soğuk Kafkas dağlarında takım elbise giymiş, kravat takmış insanların elinde de saz vardı. Bosna’da kocaman iken, Arnavutluk’ta küçücüktü saz.” (2) Petra’nın müzikal yolculuğu, onu klasik müziğin başkentinden, İngiltere'de Rönesans ve Barok müziğe, Ningbo'daki yerel Çin pop idolünden Bulgar çoksesli korolarına, Türk bağlama müziğinden İran Radif geleneğine kadar götürmüştür. Sadece belgeselini çektiği son çalışması Saz Yolculuğu’nda bile 5000 kilometrenin üzerinde bir yol yaptığı düşünülürse, saza olan tutkusunu “Aşk” diye de tarif edebiliriz Petra’nın. Petra bu aşkı şu şekilde kelimelere döküyor; “İnsanlar saza yoldaş gibi bakıyorlar. Sazda müthiş dünyalar ve hikayeler var. Sazda güzellik var, güç var, özgürlük var. Yaşam biçimi var. Saz kimseye ayrımcılık yapmaz. Saz uluslararası bir çalgı.” Bir halk müziği sanatkarı ve şiir araştırmacısı olarak Petra, çalışmalarında daha çok Doğu Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu'ya odaklanıyor. Bulgar Halk Toplulukları, Bulgar Sesleri Berlin ve Peperuda ile şarkı söylüyor. Aynı zamanda Berliner grubunun kurucu üyesi. Tralalka, geleneksel Doğu Avrupa şarkılarını yeni düzenlemelerle çalıyor. 2010 yılından itibaren Türk Müziği ve bağlama alanındaki çalışmalarını büyük bir aşkla devam ettiriyor. Zaman zaman Azerbaycan'da ITV Devlet Televizyonu'nda, Türkiye Radyosu Metropol FM'de performanslar sergiliyor. Ayrıca 2014 yılında Denizli'de düzenlenen Uluslararası TRT Türkçevizyon Festivalinde de Avusturya'yı temsil etmiş Petra. ( 3) Müziğin evrensel bir dil olduğunun ve kendisinin bu dilin güzel bir örneği olduğunun çok iyi bir göstergesidir aslında Petra. Neden diyecek olursanız: Anne Polonyalı, babası Çek, İngiltere’de tarih okumuş, Berlin’de bağlamayla tanışmış, sazın yanında klarnet ve saksafon da çalmış. Erasmus programı ile İstanbul' da 8 ay kalmış, İstaklal Caddesi’ndeki Fransız Kültür Merkezi’nde garsonluk yapmış. Türkçe' yi öğrenmek için özellikle Türkiye’de çalışmış ve öğrenmeyi başarmış. Kendi ülkemin birçok vatandaşından çok daha iyi, düzgün Türkçe konuşuyor Petra. Eşi de Karadenizli. Almanca, Türkçe, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Rusça, Lehçe ve Çekçe olmak üzere sekiz dil biliyor. Bütün bunları bir resimde bir isimde toplayın lütfen. Ve siz söyleyin şimdi, Petra dünya insanı değil mi? Müziğin evrensel bir parıltısı değil mi? 2008'den beri Berlin'de yaşayan Petra’nın içinde olduğu birçok müzikal proje var. Bunlardan bazıları “Beynelmilel Berlin, Tamam (Oko), Karmatürji, Tralalka ve Golha”. Halen müzik çalışmalarını canlı bir şekilde sürdürüyor. Aşık Veysel'i en iyi yorumlayan iki kadın sanatçıdan biri Esin Afşar ise diğeri de Polonyalı Petra’dır desem mübalağa yaptığımı söylemezsiniz umarım. Onu bir dinleyin, sonra kararınızı verirsiniz. Custardpie’nin de dediği gibi, “Bazı insanlar sizde olanı alır götürür, Petra ise kaybettiğinizi size getiriyor.” Geçmişin tatlı anlarını, geleceğin gizemli yanlarını. Yolun daim açık olsun Polonya’nın tezenesi Nachtmanova. Belki yakın bir zamanda kendi evinde de bağlamanın tellerine dokunursun, kimbilir? Dr. AHMET AYDIN Petra Nachtmanova’nın kullandığı sosyal ağlar; • Web; pnachtmanova.weebly.com • Youtube; @stephantalneau • Facebook; pnachtmanova • İnstagram; petra_nachtmanova • Mail; pnachtmanova@gmail.com Dinlemek isteyenler için; pnachtmanova.weebly.com/media.html Kaynaklar; 1. kimnereli.net/petra-nachtmano... 2. hurriyet.com.tr/avrupa/turk-mah... 3. pnachtmanova.weebly.com/about.html
·
172 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.