Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yâsiyn Sûresi: 1-83
1-) Yâ Siiin (Ey Muhammed)! 2-) Ve Kur’ân-ı Hakiym (ve bildirdiği Hikmet dolu Kur’ân)! 3-) Kesinlikle sen Rasûllerdensin. 4-) Sırat-ı müstakim üzeresin. 5-) Aziyz ve Rahıym’in sende tafsilâtlı olarak açığa çıkardığı ilim ile! 6-) Ataları uyarılmamış, bu yüzden (hakikatlerinden, Sünnetullâh’tan) kozalı olarak yaşayan bir toplumu uyarman için. 7-) Andolsun ki onların çoğunluğuna o söz (Cehennem, insanların ve cinlerin çoğuyla dolacaktır; sözü) Hak olmuştur! Bu sebeple onlar iman etmezler! 8-) Muhakkak ki biz onların boyunlarında, çenelerine kadar dayanmış boyunduruklar (şartlanma ve değer yargıları) oluşturduk! Artık (onlar kendi hakikatlerini göremezler) başları yukarı doğru kalkıktır (benlikleriyle yaşarlar)! 9-) Onların önlerinden bir set (geleceği göremezler) ve arkalarından bir set (geçmişlerinden ders almazlar) oluşturduk da böylece onları bürüdük... Artık onlar görmezler. 10-) Onları uyarsan da uyarmasan da birdir; iman etmezler! 11-) Sen ancak Zikre (hatırlatılan hakikate) tâbi olan ve gaybı olarak Rahmân’dan haşyet duyanı uyarırsın. Onu bir mağfiret ve kerîm bir bedel ile müjdele! 12-) Kesinlikle biz, evet yalnız biz ölüleri diriltiriz! Onların yaptıklarını ve meydana getirdikleri eserleri yazarız! Biz her şeyi İmam-ı Mubiyn’de (beyinlerinde ve ruhlarında) ihsa ettik (tüm özellikleriyle kaydettik)! 13-) Onlara o şehir halkını örnek ver... Hani oraya Rasûller gelmişti. 14-) Hani onlara iki (Rasûl) irsâl ettik de o ikisini de yalanladılar... Bunun üzerine bir üçüncüsü ile güçlendirdik de: “Doğrusu biz size irsâl olunanlarız” dediler. 15-) Dediler ki: “Siz bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz... Rahmân da hiçbir şey inzâl etmedi... Siz ancak yalan söylüyorsunuz.” 16-) (Rasûller) dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki, gerçekten biz size irsâl olunanlarız.” 17-)“Bize ait olan sadece apaçık tebliğdir.” 18-) Dediler ki: “Kuşkusuz sizde uğursuzluk olduğunu düşünüyoruz... Andolsun ki, eğer vazgeçmezseniz, kesinlikle sizi taşlayarak öldüreceğiz ve elbette size bizden feci bir azap dokunacaktır.” 19-) Dediler ki: “Sizin uğursuzluğunuz sizinledir... Eğer (hakikatinizle) hatırlatılıyorsanız bu mu (uğursuzluk)? Hayır, siz israf eden bir toplumsunuz.” 20-) Şehrin uzak tarafından koşarak bir adam geldi: “Ey halkım, Rasûllere tâbi olun” dedi. 21-) “Sizden bir karşılık istemeyen; kendileri hakikat üzere olanlara tâbi olun!” 22-) “Beni (böylece) fıtratlandırana nasıl kulluk etmem? O’na rücu ettirileceksiniz.” 23-) “O’nun dûnunda tanrılar mı edineyim! Eğer Rahmân bir zarar açığa çıkarmayı irade ederse, onların şefaati bana ne yarar sağlar ne de bir şeyden korur...” 24-) “O takdirde muhakkak ki ben apaçık bir dalâlet içinde olurum!” 25-) “Gerçekten ben sizde de açığa çıkan Rabbe iman ettim; beni dinleyin!” 26-) (Ona): “Cennete dâhil ol!” denildi... Dedi ki: “Halkım hâlimi bileydi!” 27-) “Rabbimin beni mağfiret ettiğini ve benim ikramlara nail olanlardan olduğumu...” 28-) Ondan sonra onun halkının üzerine semâdan hiçbir ordu inzâl etmedik, inzâl ediciler de değildik. 29-) Sadece tek bir sayha oldu; onlar hemen sönüverdiler! 30-) Hüsran şu kullara! Kendilerine bir Rasûl gelmeye görsün, hep Onun bildirdiğiyle alay ederlerdi. 31-) Görmediler mi ki onlardan önce nice kuşaklar helâk ettik ki; gidenlerin hiçbiri geri dönmeyecek onlara! 32-) Elbette hepsi, toptan zorunlu hazır bulunacaklar. 33-) Ölü arz da onlar için bir işarettir! Onu dirilttik, ondan ürünler çıkardık da ondan yiyorlar... 34-) Orada hurma ağaçlarından, üzümlerden bahçeler oluşturduk, orada pınarlar fışkırttık. 35-) Onun getirisinden ve ellerinin ürettiklerinden yesinler diye... Hâlâ şükretmezler mi? 36-) Subhan’dır; arzın (bedenin) oluşturduklarından, nefslerinden (bilinçlerinden) ve daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri (gen sarmallarını) yaratan! 37-) Gece de onlar için bir işarettir! Ondan gündüzü (ışığı) çekeriz de hemen onlar karanlık içinde kalırlar. 38-) Güneş de kendi yörüngesinde akar gider! Aziyz, Aliym’in takdiridir bu! 39-) Ay’a gelince, ona konak yerleri takdir ettik... Nihayet kadim urcun (kuruyup incelen eski hurma dalı) gibi görülür. 40-) Ne Güneş, Ay’a yetişir; ne de gece gündüzü geçer! Her biri ayrı yörüngede yüzerler. 41-) Bizim onların zürriyetlerini o dopdolu gemilerde yüklenip taşımamız da onlar için bir işarettir! 42-) Onlar için onun misli, binecekleri şeyleri yaratmış olmamız! 43-) Eğer dilesek onları suda boğarız da, ne imdatlarına yetişen olur ve ne de kurtarılırlar! 44-) Ancak bizden bir rahmet olarak ve yalnızca belli bir süre nasiplenmeleri için ömür vermemiz hariç. 45-) Onlara: “Önünüzdekinden (karşılaşacaklarınıza karşı) ve arkanızdakinden (yapmış olduklarınızın sonuçlarından) korunun ki rahmete eresiniz” denildiğinde (yüz çevirirler). 46-) Onlara Rablerinin işaretlerinden bir delil gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. 47-) Onlara: “Allâh’ın sizi beslediği yaşam gıdalarınızdan Allâh için karşılıksız bağışlayın” denildiğinde hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere dedi ki: “Dileseydi Allâh, kendisinin doyuracağı kimseyi mi yedirip doyuralım? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.” 48-) Derler ki: “Eğer sözünüzde sadıksanız, bu tehdidiniz ne zaman (gerçekleşecek)?” 49-) Onlar tartışırlarken, kendilerini yakalayacak bir tek çığlıktan (beden sur’una üfleniş) başkasını beklemiyorlar? 50-) O zamanda ne bir vasiyete güçleri yeter ve ne de ailelerine dönebilirler! 51-) Sur’a nefholunmuştur! Bir de bakarsın ki onlar kabirleri hükmünde olan bedenlerinden çıkmış, Rablerine (hakikatlerini fark etme aşamasına) koşuyorlar! 52-) (O vakit) dediler ki: “Vay bize! (Dünya) uykumuzdan kim bizi yeni bir yaşam boyutuna geçirdi? Bu, Rahmân’ın vadettiğidir ve Rasûller doğru söylemiştir.” (Hadis: İnsanlar uykudadır, ölümü tadınca uyanırlar!) 53-) Sadece tek bir sayha (İsrafil’in sur’u) oldu... Bir de bakarsın ki onlar toptan huzurumuzda hazır kılınmıştır. 54-) O süreçte hiçbir nefse en ufak bir şey zulmedilmez... Yaptıklarınızdan başkası ile cezalandırılmazsınız (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşarsınız)! 55-) Gerçek ki o süreçte, cennet ehli cennet nimetleriyle meşgûl ve bunun keyfini çıkarmaktadırlar. 56-) Onlar ve eşleri gölgeler içinde tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. 57-) Onlar için orada meyveler vardır... Onlar için keyif alacakları şeyler vardır. 58-) Rahıym Rab’den “Selâm” sözü ulaşır (Selâm ismi özelliğini yaşarlar)! 59-) “Ey suçlular! Bugün ayrılın!” 60-) “Ey Âdemoğulları... Size ahdetmedim mi (bildirip bilgilendirmedim mi) şeytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?” 61-) “Bana kulluk edin (hakikatin gereğini hissedip yaşayın)! Sırat-ı müstakim budur” (diye?). 62-) “Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zannınız) sizden pek çok cemaatleri saptırdı! Aklınızı kullanmadınız mı?” 63-) “İşte bu vadolunduğunuz cehennemdir!” 64-) “Hakikatinizi inkârınızın karşılığı olarak şimdi yaşayın sonucunu!” 65-) O süreçte ağızlarını mühürleriz; yaptıkları hakkında elleri konuşur ve ayakları şahitlik eder bize. 66-) Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda (öylece) koşuşurlardı... Fakat nasıl görebilecekler (bu gerçeği)? 67-) Dileseydik mekânları üzere onları mesh ederdik (bulundukları anlayış üzere onları sâbitlerdik) de artık ne ileri gitmeye güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine dönebilirlerdi. 68-) Kimi uzun ömürlü yaparsak onu yaratılışı itibarıyla zayıflatırız. Hâlâ akıllarını kullanmazlar mı? 69-) O’na şiir öğretmedik! O’na yakışmaz da! O ancak bir hatırlatma ve apaçık bir Kurân’dır! 70-) Tâ ki diri olanı uyarsın ve hakikat bilgisini inkâr edenler üzerine de o hüküm gerçekleşsin. 71-) Görmezler mi ki, eserlerimiz arasında onlar için kurban edilebilir hayvanlar yarattık... Onlara mâliktirler. 72-) Onları (en’amı) bunlara boyun eğdirdik... Hem binekleri onlardandır ve hem de onlardan kimini yerler. 73-) Onlarda kendileri için menfaatler ve içecekler vardır... Hâlâ şükretmezler mi? 74-) Belki kendilerine yardım olunur ümidiyle Allâh dûnunda tanrılar edindiler! 75-) (Tanrılar) onlara yardım edemezler! (Aksine) onlar, tanrılara (hizmete) hazır duran ordudurlar! 76-) O hâlde onların lafı seni mahzun etmesin... Muhakkak ki biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliriz. 77-) İnsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yarattık... Bu gerçeğe rağmen şimdi o apaçık bir hasımdır! 78-) Kendi yaratılışını unuttu da bize bir misal getirdi: “Çürümüş hâldeki şu kemiklere kim diriltip hayat verecek?” dedi. 79-) De ki: “Onları daha önce inşa eden diriltip hayat verecektir! ‘HÛ’ Esmâ’sıyla her yaratışı Aliym’dir.” 80-) O ki, sizin için yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu... İşte bak ondan yakıyorsunuz! 81-) Semâları ve arzı yaratan, onların benzerini Esmâ’sıyla yaratmaya Kaadir değil midir? Evet! “HÛ”; Hâllak’tır, Aliym’dir. 82-) Bir şeyi irade ettiğinde, O’nun hükmü, ona “Kün = Ol!”dan (olmasını istemesinden) ibarettir!.. (O şey kolaylıkla) olur. 83-) Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirâtın bu mertebede oluştuğuna işaret) Subhan’dır... O’na rücu ettirileceksiniz.
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.