Gönderi

NOTLAR: YAZAR: SARA ÇELİK Kısacası, ussalcılığa göre, insan usu doğuştan ya da a priori temel birtakım doğruluklar taşır ve bu doğruluklardan tümdengelimsel olarak öteki daha tikel yapıdaki doğruluklar türetilir; bu şekilde tüm bir bilgi sistemi kurulma olanağı bulur. Bilginin bu temel ilkelerine "doğuştan ideler" denilmektedir. . Bu anlayıştaki bir kıta ussalcılığını Descartes'den başlayarak Leibniz ve öğrencisi Christian Wolffa dek uzanan bir çizgi boyunca bulabiliriz. İngiliz deneyimciliğini ise az çok Bacon ile başlatabilsek bile, genelde Hobbes, Locke ve David Hume'u da içine alan bir çizgi temsil etmektedir. (Çelik 2015; xiii-xiv). * İşte bu kullanılabilecek düşünme yöntemi sezgi (intuition) ve tümdengelim (deduction)i içeren bir yapı göstermektedir. Descartes tüm bilgi sistemini sezgi ve tümdengelimli düşünme yollarından geçerek kurdu. Çünkü ona göre bilgiye götüren en güvenilir yolu bu iki yöntem oluşturmaktadır. Sezgi (İntuisyon): Descartes'e göre, sezgi zihinde hiçbir kuşkuya yer bırakmayan bir açık seçikliğin ussal etkinliğini ya da görüsünü ifade etmektedir; sezgi bize bu şekliyle tümüyle kuşkudan arınmış açık ve seçik kavramları verir. Oysa duyuların sağladığı kavramlar ve imgelemin yetkin olmayan yaratılan daima bulanık ve belirsizdir. Sezgi, kuşkudan uzak, bir başka deyişle apaçık (açık ve seçik) kavramlar-ideler sağlamakla kalmaz, ayrıca gerçekliğin bazı doğruluklarını da verir; bunlar temel, basit ve indirgenemez doğruluklardır. Sözgelimi "Ben düşünüyorum," "ben varım," "bir alan sadece bir yüzeye sahiptir," gibi. Ayrıca sezgi aracılığıyla, bir doğruluk ve ötekisi arasındaki ilişkiyi de yakalarız. "Örneğin bir şeye eşit olan iki şey de birbirine eşittir." Yani A=B ve A=C o halde B=C; bu sonuç bize sezgi aracılığıyla açık ve net olarak verilir. Tümdengelim (Dedüksiyon): Descartes'ın tümdengelim anlayışı da az çok sezgiye benzemektedir. Çünkü her ikisi de doğruluğu içermektedir. Ayrıca, Descartes'e göre, olgulardan yapılan zorunlu çıkarım kesinlikle bilinir. Sezgi yoluyla biz, yalın bir doğruluğu bütünüyle ve ani olarak yakalarız, oysaki tümdengelimde, bir doğruluğa zihnin devamlı ve kesintiye uğramamış bir eylemle yani bir süreçle ulaşır. Descartes tümdengelimi sezgiye çok büyük ölçüde yaklaştırınca, yeni bir tümdengelim anlayışına ulaştı. Buna göre klasik tümdengelim anlayışı olan tasım (kıyas) kuramından uzaklaşmış oldu. Tasımda kavramların birbirleriyle ilişkileri dile getirilir. Oysa Descartesçı tümdengelimde doğrulukların birbirleriyle ilişkilendirilmesi söz konusudur. Kesinlikle bilinen bir olgudan hareket ederek o olgunun içerdiği başka bir sonuca doğru gidildiğinde Descartes'a göre tümdengelim yapılmış olmaktadır. Oysa bir öncülden bir sonuca gidildiğinde bu kıyas yapmak olur ki bu ikisi birbirinden farklı şeylerdir. Çünkü Descartes tasım konusunda şu noktadan emin görünüyordu; birisi bir öncülden hareketle tutarlı olan bir sonuca ulaşabilir; ama sonucun değerini öncüllerin doğru olması ya da olmaması belirler. Oysa Descartes'in düşündüğü tümdengelimde ilke düzeyindeki bir doğruluktan başka bir doğruluğa geçilmekte, ya da bir olgudan onun içerdiği sonuçsal bir olguya geçilmektedir. Sonuç olarak bu iki düşünme yolu tüm doğrulukları içeren tutarlı bir bilgi sistemi oluşturabilmek için yeterli olan ve birbirini tamamlayan yöntemlerdir: ilk ilkeler zihnimize sezgi yoluyla (intuitif olarak) verilmektedir. Bunlardan çıkarılan doğru sonuçlar ise tümdengelimsel olarak elde edilmektedir. Yöntemin Kuralları: Descartes'in bu kuralları oluşturmaktaki amacı zihinsel işlem için açık ve düzenli bir yöntemsel akış süreci sağlamaktır. Bunun için zihin öncelikle basit ve mutlak anlamda açık-seçik olan doğrulukla işe başlamalı ve adım adım bu açıklık ve seçikliği hiçbir biçimde kaybetmeksizin yoluna devam etmelidir.(Çelik 2015; 25-26). (Zihnine açık ve seçik olarak verildiği sezgisel olarak bilinen bir başlangıç noktası arar: Düşünüyorum/kuşkulanıyorum, öyleyse varım). Kuşkucu metodolojinin doğuşu. * Böylece Descartes açısından evrende iki töz bulunmaktadır. Düşünen töz zihin/ruh (res cogitans) ve uzamlı töz-madde (res extensa) . Düşünen töz uzamlı değildir, uzamlı töz de düşünmez. Descartes'in bu koyumuna göre evrendeki bu iki töz birbirleriyle uzlaşmaz durumdadır. Böylece insandaki zihin ve bedenin birbirleriyle ilişkilerini nasıl kurdukları konusu Descartes'in başını ağrıtacaktır (Çelik 2015; 33). * Sonuç olarak, uzamlı tözün varlığı bakımından, Tanrı aldatıcı bir varlık olmadığına göre, Tanrı dış dünyayı bize deneyimlediğimiz biçimiyle göstermektedir diye bir çıkanın yapabiliriz. Bu durumda Descartes, ben bilgisinden tümdengelimsel yolla Tanrı bilgisine, Tanrı bilgisinden matematik bilgilerin kesinliğine ve yine Tanrı bilgisinden dış dünya varlıklarının bilgisine geçmiştir (Çelik 2015; 33). * Doğuştan ideler arasında neler vardır? En başta cogito (ben) bilgisi olmak üzere, Tanrı bilgisi, temel mantık ilkeleri, Matematik bilgiler ve temel metafizik ilkeler bu alanın belirgin örneklerini oluşturmaktadır (Çelik 2015; 33). * Duyularımızla Dışarıdan Sağlanan Bilgiler: Duyularımız yoluyla dış dünyada bulunan varlıkların rengini, sesini, sıcaklığını, soğukluğunu, tadını ve kokusunu ve daha bunlara benzer pek çok niteliklerini fark edebilmekteyiz. Ama fark edilen bu nitelikler kişiler arasında özdeş olarak algılanmazlar; bunların algılanışları hem duyusal hem de dışsal koşullara bağlı olarak kişiden kişiye fark eder. Descartes bu türden özelliklere ikincil nitelikler adını vermektedir. İkincil nitelikleri ifade eden duyusal bilgiler alanında tam bir öznellik ve görelilik hüküm sürer. Bu nedenle bu alandaki bilgiler Descartes'e göre açık-seçiklik ölçütüne tam olarak uymazlar. Daha doğrusu bunlar açık olabilirler ama seçik olmazlar. Kısacası Descartes'in doğruluk ölçütü nesnelerin ikincil nitelikler alanında tam olarak gerçekleşmez. (Çelik 2015; 34). * Descartes, doğuştan ideleri öne sürmesi bakımından ussalcı (rasyonalist) bir düşünür olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü zihnimizde bazı temel doğrulukların yaradılışımız gereği bulunduğunu öne sürmektedir. Bu durum aynı zamanda a priorizm olarak adlandırılır (Çelik 2015; 35). * Descartes, evrende ruh ve madde olmak üzere, iki sonlu töz, bir de bunları meydana getiren sonsuz bir töz (Tanrı) bulunduğunu öne sürmüştü (Çelik 2015; 52).
·
72 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.