Gönderi

312 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Kitabı bitireli sadece bir kaç dakika olmuşken, kitabı okuduğum sürecin aksine bunun hakkında yazmalıyım diye düşündüm. Nermin Yıldırımla tanışmamıza iyi ki vesile oldu "Unutma Dersleri". Kitabın sadece adı bile kalbimi titretmeye yeterken, kalbin kırılışını veyahutta bunun tabiliğini kendi lisanımda bi yazardan okumak beni çokça derinden etkiledi. Feribe'nin geçmişe tapma arzusunda, çaresizliğinde, anlam arayışında kendimi bulup durdum. Buldukça ağladım, ağladıkça anladım. Hayatımızı bir tiyatro sahnesi, her oyuncunun da kendisine ait bir perdesi olduğunu haliyle bitince de perdenin kapandığını hep bilmiş olmakla beraber, bu gerçeği ayrıca savunmuş ve hayat felsefesi haline getirmeye çalışmıştım ama bir eksik vardı. "İnsan bir şeyi ne kadar savunuyorsa aslında ona o kadar zıttır." diye bir tezim olmuştu geçen son bir kaç ayda. Bir kez daha anladım, öyleydi. Bilmeme rağmen hatta savunmama rağmen, rafa kaldıramadığım bazı şeyler ve unutamadığım çokça anıyla doluydu kafamın içi. Ben yeni bir perdede yeni oyuncularla bir oyun istemiyordum. Ben bir şeyleri başa sarıp orda kalmak istiyordum ama olmuyordu. Unutmaya çalışırken hatırlamak benim için bir araçtan dönüp amaç halini almıştı. Ne yaparsam yapayım, sanki üzerimdeki o yük bir şekilde mutlu olmamı engelliyor gibiydi. Hatırlamam bunu aşıp unutmama yardımcı olmuyor. Hatırladıkça durum daha da vahim bi hal alıyordu. Ama unutmayı öğrendim, rafa kaldırmayı ögrendim, geçmişimle barışarak belki de kendimle barışarak devam edebilmeyi öğrendim. Vazgeçebilmeyi öğrendim. "İnsan vazgeçerek de iyileşir." Ve farkettim ki o yük artık bırakın önümde engeller kurmayı, çıkıp gitmişti hayatımdan. Eğer hala hayattaysanız mutlu olmak için bir sebep aramanıza gerek yok. "Bir şeyleri arayıp durmayı, bulmanın aramakla değil, kaybetmekle ilgili olduğunda bıraktım." diye söylüyor feribe'nin aracılığıyla bize yazar. Belki de çırpınışlarımız anılarda kaybettiğimiz mutluluklarımıza kavuşmanın verdiği dürtüden ibarettir. Tiyatromuzun favori oyuncularına, hiç gitmesin istediklerimiz, gelince de yazar şöyle bi telkinde bulunuyor: " Bazı şeylerin hayatınıza giriş nedeni kendileriyle ilgili değil. Onları bir işaret, başka yazıları okumak için vesile olarak görmek gerek." Kitabın sonunda unutma dersinin son ödevini tamamlamak adına ufak bir kasabanın ufak evlerinin birinde, püfür püfür esen rüzgarın estiği terasında, ben artık iyileşiyorum diyerek sanki sırayı bize savıyor yazar. Sanırım rüzgar hala yanaklarımızı okşuyorsa, güneş batarken her yerin bir anda sararmasına, kızarmasına şahit olabiyorsak yada artık bencillikten uzaklaşarak şükre yöneliyorsak. Kısaca dünya artık sadece bizim için dönmüyorsa sıramızı savma vakti bizde. Unutma Dersleri'ni okumak kederle karışmış bi keyifti. Hiç bitmesin istedim yine bir şeyi daha. Ama bittiği yerde başlıyordu aslında. Biliyordum. Israr etmedim o yüzden.
Unutma Dersleri
Unutma DersleriNermin Yıldırım · Hep Kitap Yayınları · 20203,795 okunma
··
93 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.