bireyciliğin yenilgisi
○°
Henüz ortaokuldayken okuduğum ilk roman olmuştu 
Beyaz Diş Böylece 
Jack London 'ın kalemiyle çok küçükken tanışmıştım ama asıl kendisiyle tanışmam bu yaşıma nasip oldu. Yazdığı yarı otobiyografik roman bizler için kendi hayatına minik bir pencere açmış.
Levent Cinemre çeviriyi yaparken bu harika romanın daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli ve yerinde notlar eklemiş. O notları da çok beğendim, yeni şeyler öğrendim ve Martin Eden ile Jack London'ın hayatlarının paralelliğini daha net gördüm.
○°
Martin Eden güzelliğe, aydın bir bilince ve aşka sahip olmak istiyordu. Henüz çok gençti ve hayata dair hem çok şey öğrenmişti hem de pek bir şey bilmiyordu. Ruth ise kendisine, istediği şekli verebileceğini sandığı bir oyun hamuru bulmuştu. Önceleri bu konuda başarısız da sayılmazdı. Martin'i kendisine olan beğenisini kullanarak ileride evleneceği hayalindeki adama dönüştürmek için çabaladı. Fark etmediği şey ise Martin'in diksiyonu ve giyimi değişmiş olsa da aslında Denizci Martin, Çete Lideri Kabadayı Mart ve Yazar Martin Eden aslında aynı kişiydi. Kitabın başından sonuna dek hem de.
Ruth, Martin'in hamurunda değiştiremeyeceği yerlere ulaştığında artık onu bırakmaktan başka bir şey yapamazdı. Martin ise başarıya kendi elleriyle ulaşmış ve sonunda olmak istediği yere geldiğinde burjuvazinin gerçek yüzünü görmüştü. Deniz Güzellemeleri, Güneşin Utancı, Hayatın Badesi ve niceleri... Bunlar yeni yazılmamıştı...
'Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü.' Tıpkı bizim Martin Eden'ı okurken hissettiğimiz gibi.
Yazar, Çete Lideri ve Denizci Martin Eden, artık haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği liman olmayan bir gemiydi.
Ve sonunda, ne yazık ki, hayatı büyük bir hata, utanç verici bir maskaralık olarak görmeye başladı.
"Karanlığın içindeydi artık. Bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi..."
○°
·
253 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.